Üzerimdeki "soylu" kıyafetleri rahat hissettirmese de rolümü iyi oynamaya çalışıyordum.
Burada olmak için epey çaba sarf etmiştim.Bir elimle elini narin bir şekilde tutup diğeriyle belini rahatsız ettirmeyecek kadar kavramıştım.
Bir yandan anlattıklarını dinlerken diğer yandan eşiyle göz göze geldim.Bilirsiniz,soylular kibar ve naziktir.Eşiyle dans etmem Kral Zhuang için sorun değildi.
Planımı bilse buna izin verir miydi?
Elbette hayır.
Kral Zhuang kibarca selam verdiğinde karşılık verdim.San,salonun diğer ucunda duruyordu.Aramızda yaşanan kısa bakışmada kafasını iki yana salladı.Henüz işimizin bitmediğini anladım.
Kraliçe Zhuang'a döndüğümde bir süre gözlerime baktı.Başından beri benden etkilendiğini anladım ve bütün akşam bunu kullandım.
Gülümsedi.
"Sizi ilk defa görüyorum."
"Uzun süredir burada değildim.Henüz gelebildim."
"Ne işle meşgulsünüz?"
Yavaşça kulağına yaklaştım.
"Size bir sır verebilir miyim?"
Sesi benimki gibi kısıktı.
"Elbette."
"Korsanım."
Kulağından ayrılıp yüzüne baktığımda hafif sesli bir kahkaha sundu.
"O barbarlardan olamazsınız."
Kafasını iki yana sallayarak gülmeye devam etti.
"Bay Xuan,beni epey güldürdünüz."
Gülümsedim.
"Sizin gibi güzel bir kadını güldürmek,benim için bir onur."
Utangaç bir şekilde gülmeye devam ettiğinde gözlerini kaçırdı.Eşine rağmen bütün gün benimle ilgilendi ve iltifat etti.
Ona fark ettirmemeye çalışarak tekrar Kral Zhuang'a baktım.Gözlerim bir San'da bir ondaydı.Bitemeyen müzikte dans ediyorduk.
Bir süre sonra salona hışımla giren asker kralın yanına yaklaştı ve kulağına eğilip bir şeyler söylemeye başladı.Kral Zhuang'ın kaşları çatıldı.
Sanırım buraya kadardı.Onları en fazla bu kadar oyalayabilmiştim.
Kral ayağa kalkıp salonu terk ettiğinde San'la göz göze geldim.Tuttuğu içki bardağından son yudumunu aldı.Yanından geçen hizmetlinin elindeki tepsiye bırakıp bana doğru yürümeye başladı.
Kraliçe Zhuang'ın hareketime uyum sağlayan adımlarını geriye yönlendirerek dansa devam ettim.San ona çarpıp yere düşürdüğünde onunla beraber ben de düştüm.Tam üzerindeydim ve yüzüm boynundaydı.
Bir elimi boynuna sararak kafasını yerden kaldırdım,diğer elimi de kulağıyla boynunun arasına yerleştirdim.Yeterince naziktim.
"İyi misiniz?"
Gözlerime baktı ve kafasını salladı.Birkaç saniye duraksadıktan sonra üzerinden kalkarak elimi uzattım.Elimi tuttuğunda yavaşça yerden kaldırdım.
San arkasını döndü.
"Özür dilerim efendim."
"Dikkat etsene!Tanrı aşkına!"
Kraliçe elbisesini düzeltirken San kafasıyla kapıyı gösterdi.Kafamı salladığımda yürümeye başladı.Kraliçe Zhuang'ın elini nazikçe öptüm ve bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire and rose | Sope
FanficKralın emriyle ganimetlerine el konulan korsan red head öfkelenir ve anlaşma için prensi kaçırmaya karar verir. "İkimiz de kırmızıyız fakat farklı tonlarıyız.Ben yakıcı ve yıkıcı bir ateşim,sen ise gül kadar zarif ve narinsin."