Yoongi
Girdaba çekiliyorduk.Adını yeni öğrendiğim Bay Jung'la göz göze geldiğimde bakışlarındaki çaresizliği gördüm.
Ne yapacağını bilmiyordu.
Gemi girdaba yaklaştıkça sola doğru eğiliyordu.Herkes bir yere tutunmak için çabalarken Wooyoung'a baktım.San bir eliyle onu tutup diğer eliyle direklerden birini tutmuştu.
Jisung'a döndüğümde Shamy'nin kancalı elini tahta bir yere saplayarak diğer koluyla onu tuttuğunu gördüm.Bütün tayfa başının çaresine bakmıştı.
Geminin hızlanmasıyla kafamı çevirip baktım.Girdabın içine girmek üzereydik.Bay Jung'un yaralı kolunu tutmam daha sıkı tutunmamı engelliyordu.
Henüz tam iyileşmemişti ve ağrıtabilirdim.
Onunla göz göze geldiğimde tutunduğu halata elini döndürerek bir defa daha sardı.
"Kolumu bırak."
"B-bayım-"
"Bana güveniyor musun?"
Kafamı sallayıp ellerimi gevşettiğimde kolunu çekti.Düşeceğimi hissettiğimde gözlerimi kapattım fakat düşmemiştim.
Belimde hissettiğim koluyla gözlerimi açtım.Beni tuttuğunda ellerim omuzlarını buldu.Yüzü yüzümün tam önündeydi.
"Bana sarıl."
Kollarımı boynuna çıkarttım ve sarıldım.Kafamı omzuna koyup gözlerimi kapattım.
Göğsü göğsüme değiyordu.Kalp atışlarım göğüs kafesimi parçalayacak kadar hızlıydı.Korkudan olduğunun farkındaydım fakat Bay Jung'un kalp atışları neden hızlanmıştı?
O da korkuyor muydu?
Geminin tamamen yan bir şekilde durduğunu aşağı sallanmaya başladığımızda anlamıştım.Alt bedenim sallanıyordu.Ellerim kaymaya başladığında Bay Jung kulağıma yaklaştı.
"Sakın hanım evladı.Sakın bırakma."
Omzundaki kafamı hızlı hızlı salladım.Kolunu sıkı sıkı sarıp beni daha sağlam tuttu.
Sona yaklaştığımızı hisettiğimde kapalı gözlerimi bile alacak kadar parlak bir ışık hissettim.Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda Taeri'nin parlayan bedenini gördüm.
Yan yatan geminin içinde havada duruyordu.Ellerini iki yana açarak parmaklarını oynattı ve bir şeyler mırıldanmaya başladı.
Bay Jung'un eline baktığımda halatın kestiğini ve sıkı sarmasından morarmaya başladığını gördüm.Alt bedenimin yavaş yavaş düzeldiğini anladığımda kafamı arkaya çevirip baktım.
Gemi girdabın için gireceği sırada durmuştu ve yukarı çıkıyordu.Taeri'ye baktığımda düzelmeye başlayan gemiyle onun da tahta zeminde düz durmaya başladığını gördüm.
Gemi denizin üzerinde düzeldiğinde hala parlayan bedeniyle bizi girdaptan uzaklaştırıp başka bir rotaya getirdi.Her şey normalde döndüğünde herkes tutuntuğu yerden ayrılıp birbirini inceledi.
Kafamı omzundan kaldırdığımda Bay Jung'la göz göze geldim.Koyu kahve gözleri ne hoştu.Kalp atışlarımın hızlanmasını yine hissettiğimde derin bir nefes aldım.
"Bayım..."
O da benim gibi yalnızca gözlerime bakıyordu.
"Söyle."
"Kalbiniz çok...Hızlı atıyor."
"Korktum" dedi derin bir nefes alırken.
"Seninki de hızlı atıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire and rose | Sope
FanfictionKralın emriyle ganimetlerine el konulan korsan red head öfkelenir ve anlaşma için prensi kaçırmaya karar verir. "İkimiz de kırmızıyız fakat farklı tonlarıyız.Ben yakıcı ve yıkıcı bir ateşim,sen ise gül kadar zarif ve narinsin."