Bir süredir soğukta sarılmış öylece duruyorduk.Üşüyor muydum?Hayır.Bana sıkı sıkı sarılmış küçük bedeni vücudumun yanmasına sebep olmuştu.
Elimi saçından ayıramıyordum ve kaç defa o güzel kokusuyla ciğerlerimi doldurduğumu bilmiyordum.
"Hanım evladı."
Gülümseyerek kafasını kaldırdı.
"Evet bayım."
"Üşüyeceksin."
"Üşümüyorum."
Yüzüne öylece baktığımda bakışları bir an dudaklarıma kaymıştı.Yine gözlerime baktığında bu sefer benim bakışlarım dudaklarını buldu.
Birbirimize çekiliyorduk.Ona yaklaşmaya başladığımda o da bana yaklaştı.Nefeslerimiz birbirine karışacak kadar yakınlaştığımızda gülümsemesi durdu ve kafasını çevirdi.
"Şey...Üşüdüm ben."
Ellerini kollarına götürüp sıvazlamaya başladığında yanakları kızardı.Benden başka her yere bakıyordu.Utandığını anladığımda gülümseyerek bakışlarımı önüme çevirdim.
Büyücünün bizi izlediğini gördüğümde kaşlarımın çatıldığının farkındaydım.Beni fark ettiğinde yürümeye başladı.Bu adama güvenmiyordum.Prensi endişelendirmemeliydim zaten ondan hoşlanmıyordu.
Yanıma baktım.
"Hana döne-"
"Eğlenceye gidelim."
"Hani istemiyordun."
"Şimdi istiyorum,evet."
Yürümeye başladığında gülerek onu takip ettim.Bir anda durunca hızlı adımlarla yanına gittim ve kolunu tuttum.
"İyi misin?"
Kafasını kaldırdığında gözleri gözlerimi buldu.
"Nereye gideceğimi bilmiyorum ki.Benim sizi takip etmem gerek."
Kolumu uzattım."Takip etmek yerine benimle yürümek ister misin?"
Gülümseyerek kafasını salladı ve kollarıyla kolumu sardı.Kafasını omzuna yasladığında yavaş adımlarla yürümeye başladık.
Onunlayken hissettiğim mutluluk başkaydı.Hayatımda daha önce bunu yaşamamıştım.Sıcak ve samimi hissediyordum.
En mühimi ise huzurluydum.
"Yorulduğunda söyle."
"Tamam bayım."
Durduğumda kafasını omzumdan kaldırıp bana baktı.
"Ne oldu?"
"Bana bayım demene gerek yok."
"Bir prens böyle konuşmalıdır."
Onunla tanıştığım zamanı anımsadığımda yüzüne bakakaldım.O hatırlamasa da mühim değildi.Söylediği şeye gülümsedim.
"Bir prens bir korsana bayım dememelidir."
"Size denebilir."
Yine koluma sarıldığında yürümeye devam ettik.Çok geçmeden müzik seslerini duyduğumuzda eğlencenin yapıldığı hana ilerledik.
---
Hana geldiğimizde kapısına tıklattım.
Küçük bölmeden bakan adam bizi süzerken hanım evladı kolumu bıraktı.Kapı açıldığında içeri girer girmez yüzümüze vuran sıcaklık iyi hissettirmişti.Pelerinlerimizi çıkarıp içeri yürüdük.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire and rose | Sope
Fiksi PenggemarKralın emriyle ganimetlerine el konulan korsan red head öfkelenir ve anlaşma için prensi kaçırmaya karar verir. "İkimiz de kırmızıyız fakat farklı tonlarıyız.Ben yakıcı ve yıkıcı bir ateşim,sen ise gül kadar zarif ve narinsin."