2 gün sonra
Yoongi
Gemide geçen zaman boyunca haritayı düşünüp durdum.
Arpakça hakim olduğum bir dil sayılmazdı.Başka dillere merak saldığımda alfabesini öğrenmiştim yalnızca.Üzerinde şifreler olduğu açıktı.
Hoseok hızlı adımlarla yürürken elini sıkı sıkı tuttum ve onu takip ettim.Gemiden indiğimizden beri kaşları çatıktı.Neye öfkelendiğini biliyordum.
Bay Park'ın ve tayfanın kaldığı hana geldiğimizde içim içimi kemiriyordu.Kapıyı gürültülü bir şekilde açıp içeri adımladı.Elimi bıraktığında peşinden koştum.
"Hoseok!"
Ortak alana girdiğimizde herkesin uyanmış olduğunu ve masanın etrafında kahvaltı yaptığını gördük.Herkes bize çevirdi bakışlarını.
"Hoşgeldi-"
Hoseok Shamy'yi geçip masanın sonunda oturan Taeri'nin yanına adımladı.Kolundan tutup onu kaldırarak duvara yasladı ve bir elini boynuna sardı.
Kolunu tuttum.
"Yapma!"
Öfkeli bakışları beni buldu.
"Karışma."
Kolunu çektiğinde San ayağa kalktı.
"Neler oluyor?"
Hoseok Taeri'ye döndü.
"Biliyordun değil mi?"
Taeri kafasını salladığında bunu anlayabilmiştim.O her şeyi biliyordu fakat engelleyemiyordu.
"Abi" dedi Jisung.
"Neyi biliyordu?"
Hoseok Taeri'nin boynundaki elini sıklaştırdı.
"Chungha'nın öleceğini."
Herkesin yüzünde şaşkın bir ifade olduğunda yutkunarak ikisine baktım.Hoseok dişlerini sıktı.
"Biliyordun ve engellemedin."
"Chungha öldü mü?"
Shamy'nin sorduğu soruya kafamı salladığımda Wooyoung'la göz göze geldim.O da herkes gibi şaşkındı.Bir şey diyeceği sırada kafamı iki yana salladım,sustu.
"Engelleyemezdim" dedi Taeri.
"Neden?"
"Olacakları değiştiremem.Bunu anlayamıyor musun?Kadere müdahale edemem.Kim Chungha'nın kaderi orada ölmekti ve öldü."
Hoseok'un elini tuttuğumda diğer eli hala Taeri'nin boynundaydı.Çektiğimde yavaşça elini indirdi.Bana döndüğünde üzgün bakışlarını gördüm.Benim de gözlerim dolmuştu.
Diğerlerinin gözlerinin üzerimizde olmasını önemsemeden onu peşimde sürükleyerek kaldığımız odaya götürdüm.İçeri girdiğimizde yatağa oturtup ellerini tuttum.
Öylece ellerimize baktığında yüzüne yaklaştım.
"Onu anlıyorum Hoseok.Bir şeyleri bilip müdahale edememek kötü hissettiriyor olmalı.Zaten bunun acısını yaşıyor bir de biz üzerine gitmeyelim."
Kısa bir süre bana baktıktan sonra kafasını salladı.
"Yine de...Kabullenemiyorum."
"Haklısın" dedim yanına oturarak.
"Fakat onu düşündüğümde ona da hak veriyorum ve üzülüyorum."
Elimi yüzüne koydum.
"Kaderi değiştirecek en ufak bir müdahalesi yasak olmalı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire and rose | Sope
FanfictionKralın emriyle ganimetlerine el konulan korsan red head öfkelenir ve anlaşma için prensi kaçırmaya karar verir. "İkimiz de kırmızıyız fakat farklı tonlarıyız.Ben yakıcı ve yıkıcı bir ateşim,sen ise gül kadar zarif ve narinsin."