3 gün sonra
Yoongi
Gelmiştik.
Nicheon limanına yaklaşırken kolyemi sıkı sıkı tutuyordum.Göğsümdeki ağrı gün geçtikçe azalmıyor,aksine artıyordu.
3 gündür onunla mesafeli olmak beni yormuştu.
Bir yanda herkesin nefret ettiği fakat benim canımdan can olan abimin ölümü,diğer yanda ilk ve tek aşkımın kalbimi söküşü...
Gözlerim doldu yine.Ağlamamak için dudaklarımı birbirine bastırdım.Limana yaklaştığımızda yanımda hissettiğim bedene baktım.
"Wooyoung."
"Bir şey mi oldu?"
"Gelmek zorunda değilsin."
"Neden bahsediyorsun?"
Tamamen ona döndüm.
"Kırgınlığım ve üzüntüm başka şeyler düşünmeme sebep oldu.San ve sen-"
"Onunla konuştum."
"Wooyoung-"
"Tek dostumu yalnız bırakmayacağım."
Dolu gözlerimle kolunu tuttum.
"Teşekkür ederim fakat-"
"Hadi gidelim."
Geminin kenarına yürümeye başladığında onu takip ettim.San orada bekliyordu.İkisi vedalaşırken arkama baktım.
Hoseok dahil bütün tayfa buradaydı.Zorlukla yutkundum.
"Kayıplarınız ve yaralarınız için üzgünüm.Bugüne kadar yaptığınız her şey için müteşekkirim.Umarım bir gün hepsini bir nebze de olsa telafi edebilirim."
"Tayfadan biriydin ve bize bir şey borçlu değilsin."
Buruşuklardan biri konuştuğunda ona döndüm.Burukça gülümsedi.
"Kendinize iyi bakın,Kral Min."
Eğilerek selam verdi.
"Yoldaşlığınız için minnettarız.Bize çok şey kattınız."
Diğer buruşuklar da eğilmeye başladığında kafamı iki yana salladım.
"Yapmayın."
San da selam verdiğinde Hoseok'u buldu bakışlarım.Onu sarayın koridorlarında ilk gördüğüm günkü gibi eğildi.
Wooyoung gemiden atladığında ona son kez baktım.
Kafasını kaldırdığında göz göze geldik.Buruşuklar ve San dağıldığında adımları bana yaklaşmaya başladı.
Önümde durduğunda görüşüm bir daha bulanıklaştı.Bana öylece baktığında ağrıyan göğsümle derin bir nefes aldım.
Bir şey söyleyecek gibiydi fakat cümleler ağzından dökülemiyordu,benim gibi.
Konuşmadığında bakışlarımı yere çevirdim.Bana bir adım daha attığında yerdeki görüş alanıma ayakları girdi.
Ellerimi birbirine yaklaştırıp parmaklarımla oynamaya başladığımda gülmesini duydum.
"Bunu yapmanı özleyeceğim."
Sesi kısıktı.
"Çok özleyeceğim."
Kafamı kaldırdım yavaşça,gözlerine baktım usulca.O kadar güzeldi ki...
"Bekleyeceğim."
Koyu kahveleri dolmuştu benimki gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire and rose | Sope
FanfictionKralın emriyle ganimetlerine el konulan korsan red head öfkelenir ve anlaşma için prensi kaçırmaya karar verir. "İkimiz de kırmızıyız fakat farklı tonlarıyız.Ben yakıcı ve yıkıcı bir ateşim,sen ise gül kadar zarif ve narinsin."