Yoongi
Beni kapattıkları yerden çıkmaya çalışmamın hiçbir faydası yoktu.Parmaklıkları bırakıp geriye adımladım ve sırtımı duvara yaslayarak yere oturdum.
Bacaklarımı göğsüme kadar çekerek bir elimi etrafına sardım.Diğer elimi boynuma uzatarak kolyemi tuttum.
Sirius.
Bana güç veren tek şey buydu zira onu anımsatıyordu.
Abimle karşılaşacağımızı düşünmemiştim.Buraya geleceğimizi nereden biliyordu?Haritası yoktu.
Duyduğum adım sesleriyle bakışlarımı parmaklıklara çevirdim.Karanlığın içinde pelerinini gördüğümde kaşlarımı çatarak ayağa kalktım.
"Taeri."
Parmaklıklara yaklaştığımda sinirlenmiştim.Etrafa bakınıp bana döndü.
"Prens Min-"
"Bize nasıl ihanet edersin?"
"Zorundaydım."
"Dinlemek istemiy-"
"Park Sejun ve Jungkook'u bulacaktı."
Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı.
"Ne?"
"Kral Min Sanethon'a geldi,sanırım beni görmek istedi.Onlarla kaldığım hana yetişemeden ben onu buldum ve engel oldum."
"İyiler değil mi?"
"Evet,endişelenmeyin."
Parmaklıkları tuttum.
"Hoseok ve tayfa nerede?"
"Kral Min onunla konuşuyor.Tayfa..."
Bakışlarını önüne çevirdiğinde biraz daha yaklaştım.
"Tayfa?"
"Üzgünüm."
"N-ne?"
Kafasını iki yana salladığında dolu gözlerimle baktım.
"Üzgünüm de ne demek?"
"Gitmem gerek."
Taeri kafasını öne eğerek yürümeye başladığında görüşüm bulanıklaştı.
Birkaç damla yaşım aktığında devamı da gelmişti.Ağlayarak yere oturdum ve buradan nasıl çıkacağımı düşünmeye başladım.
---
Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum.Meşalelerin loş ışıklarında beliren gölgeye baktım.
Onu tamamen görene kadar bekledim.Abim olduğunu anladığımda yaşlı gözlerimi sildim.Muhafızlardan biri parmaklıkları açtığında içeri girdi.Arkasına dönüp kafasıyla "git" işareti yaptı.
Muhafız uzaklaştığında yanıma yaklaştı ve elindekileri bıraktı.Yemek olduğunu gördüğümde bakışlarımı yine duvara çevirdim.
"Biraz da olsa ye."
Cevap vermedim.Yemek dolu tası tam önüme koyduğunda elimle ittim.
"Konuşmayacak mısın?"
Bir şey demeden önüme döndüm.
"Onu merak etmiyor musun?"
Söylediği şeyle bakışlarım yüzünü bulmuştu.Tek kelime etmezdim fakat bahsettiği kişi Hoseok'tu.
"Ona bir şey yaptıysan-"
"Henüz yapmadım."
"Yapamayacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire and rose | Sope
FanfictionKralın emriyle ganimetlerine el konulan korsan red head öfkelenir ve anlaşma için prensi kaçırmaya karar verir. "İkimiz de kırmızıyız fakat farklı tonlarıyız.Ben yakıcı ve yıkıcı bir ateşim,sen ise gül kadar zarif ve narinsin."