2 gün sonra
Hoseok
Hava kararmaya yakın Estenard'a gelmiştik.Burası barışçıl ve küçük bir ülkeydi.Limana yaklaştığımızda rahat bir şekilde dümeni bırakıp geminin kıçına yürüdüm.
Yoongi de benimle beraber gelerek demiri çekmeme yardım etti.Yelkenlerin halatını tek tek çözüp kapattım ve direklerine bağladım.
Ona baktığımda güldüm.Halatları ilk deneyişinde açamıyordu ve yanaklarını şişirerek kaşlarını çatıyordu.Yanına yaklaşarak artık dayanamadığım şeyi yaptım.
Yanağını ısırdığımda içine doldurduğu hava minik pembe dudaklarından çıkmıştı.Bana dönüp güldüğünde dudaklarına öpücük kondurup geri çekildim.
"Tayfa biraz zorlanıyor mu ne?"
"Asla."
Ona yardım etmeye çalıştığımda elimi tutup itti.
"Ben yapacağım Hoseok."
İki elimi de havaya kaldırarak geriye doğru birkaç adım attım.
"Pekala."
Nasıl olsa acelemiz yoktu.Arkamdaki direğe yaslandım ve kollarımı birbirine sararak işini halletmesini bekledim.Kendi kendine söylenerek halatları açıp direklere bağladı.
İşi bittiğinde ellerini birbirine sürterek yan bir gülüş attı.Gülerek sırtımı direkten ayırdım.Yanına adımladığımda ceketimin yakasını kavradı.
"Ceket sana çok yakışıyor."
"Öyle mi?"
"Öyle."
Alnına düşen saçlarını ayırırken siyah incilerine baktım.
"Ağrın var mı?"
"Hayır,çoktan geçti."
Gülümsediğinde yüzüne yaklaşacaktım ki bu sefer parmak uçlarında yükselip o bir öpücük kondurmuştu.Geri çekildiğinde elimi tuttu ve güvertede başladı.
Limana beraber atladığımızda dönüp ona baktım.
"Sanırım artık korkmuyorsun."
"Seninleyken korkularımı unutuyorum."
Diğer elimi saçlarına koyarak alnına bir öpücük kondurdum.Geri çekildiğimde göz göze geldik.Minik pembe dudaklarının kenarı kıvrılırken önüne döndü ve yürümeye devam ettik.
---
"Onu nasıl bulacağız?"
"Bilmiyorum.Tanıştığımızda pazar yerindeydik."
"Oraya gidip soralım."
Pazar yerine yürümeye başladık.İnsanlar ellerimize bakarken Yoongi daha sıkı tutuyordu.Gülümseyerek yürümeye devam ettim.Ne de olsa utanacak bir şeyimiz yoktu.
Kalabalığın içine girdiğimizde ellerimizi ayırdı,arkama döndüm.
"Ne oldu?"
"Ayrılıp soralım,daha kısa sürer."
"Yoon-"
"Seni bulurum."
Hızla kalabalığın içine karıştığında gözlerimle onu takip ettim.Kısa sürede onu kaybettiğimde içim rahat etmese de bir tezgahın önünde durdum.
"Chungha isminde biri tanıyor musun?"
Adam kafasını kaldırıp kıyafetlerime baktı.Beni baştan aşağı süzdükten sonra gözlerini kısarak baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire and rose | Sope
FanfictionKralın emriyle ganimetlerine el konulan korsan red head öfkelenir ve anlaşma için prensi kaçırmaya karar verir. "İkimiz de kırmızıyız fakat farklı tonlarıyız.Ben yakıcı ve yıkıcı bir ateşim,sen ise gül kadar zarif ve narinsin."