Avucumdaki pusulaya bakıp yön belirlemeye çalışırken gözlerim avuç içimdeki yara izine kaydı.Pusulayı kapatıp cebime koydum ve ize baktım.
Bu dostluk bir ömür sürsün.
Elimi kapatıp sıktım."Beni öldürecek kadar düşmansın demek Seokjin."
"Bir şey mi dediniz bayım?"
Sesin geldiği yöne döndüğümde prensi gördüm.O ve yaveri gemiye bindikleri andan beri ayrılmıyorlardı.Geminin baş kısmında rota oluşturmaya çalışırken tam yanımdalardı.
Kafamı iki yana salladım.
"Demedim."
Yaralı kolum ağrıyordu ve uyuşuktu.Sağlam elimle yaralı kolumu tuttum.Üzerimde hala bir semsemlik vardı.Güvertede yürürken başımın dönmesiyle elimi gemi direğine yasladım.
"Kaptan!"
Jisung koşarak yanıma geldi ve kolumdan tuttu.
"İyi misin?"
"İyiyim."
"Seni kamarana götüreyim,biraz daha dinlen."
Yarama değmemeye çalışarak San da diğer koluma girdi.Güvertenin ortasındaki merdivenlerden indiğimizde gözlerim yarı kapalıydı.Kamarama ilerlerken gözlerim tamamen kapandı.Sonrası kocaman bir karanlıktı.
---
Gözlerimi yavaş yavaş araladığımda prensi yanıbaşımda gördüm.Yerimde doğrulmaya çalıştığımda kalktı ve omuzlarımdan tutup tekrar yatırdı.
"Henüz iyileşmediniz,kalkmayın."
Geri yattığımda yanımda duran yarısı çatlak aynadaki görüntüme baktım.Şapkam yoktu.Kuruyan boğazımla zorlukla yutkundum.
"Şapkam..."
Prens pelerininin içinden elini arkasına götürdü ve şapkamı çıkarıp bana uzattı.
"Handan hızla çıktığımız için unutmuşsunuz fakat ben aldım."
Sağlam kolumu uzatıp şapkamı aldım ve yanıma koydum.Ayağa kalkıp odanın içinde bir oraya bir buraya yürümeye başladı.Etrafı incelemeye daldığında derin bir nefes verdim.
"Otur,başımı döndürüyorsun."
Yatağımın baş ucunda duran siyah kumaş kaplı koltuğa oturdu.Dudaklarım çok kurumuştu.Yalayıp ıslattım.Gözlerim hala yarı açıktı.
"Su..."
Yavaşça eğilip kulağını yüzüme yaklaştırdı.
"Bir şey mi dediniz?"
"Susadım."
Kafasını kaldırıp ayağa kalktı.
"Ah,ne kadar ahmağım.Bol su içmeniz gerek zira bu çiçek vücuttaki suyu tüketiyor.Üzgünüm unutmuşum."
Kapıyı açıp kamaramdan çıktı.Karşı kamaranın kapısı açıldığında San'la göz göze geldim.İçeri girip yanıma adımladı.
"Kaptan iyi misin?"
"İyiyim San.Neredeyiz?"
"Gizemli Deniz'deyiz."
"Ne?"
"Gittiğimiz rotada birkaç alabora olmuş korsan gemisi vardı.Sen baygındın ve kararı ben vermek zorunda kaldım."
"Elbette,mühim değil."
Prens elinde bir tas suyla içeri girdiğinde San'a baktı.
"Kalkmasına yardımcı olur musun?"
San sağlam kolumdan tutup beni biraz kaldırdı.Prens yatağın kenarına oturup tası uzattı.Yüzümü yaklaştırdığımda biraz eğdi ve suyun hepsini bitirene kadar kana kana içmemi sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire and rose | Sope
FanfictionKralın emriyle ganimetlerine el konulan korsan red head öfkelenir ve anlaşma için prensi kaçırmaya karar verir. "İkimiz de kırmızıyız fakat farklı tonlarıyız.Ben yakıcı ve yıkıcı bir ateşim,sen ise gül kadar zarif ve narinsin."