Harabe

500 79 200
                                        

Hoseok

Siyah inciye ayak bastığımda herkes gibi ben de sevinememiştim.Güvertede yere oturup kafamı ellerimin arasına aldım.

Yoongi hızlı adımlarla yürürken Wooyoung peşindeydi.İkisi de güvertedeki merdivenlerden aşağı indiğinde kafamı geriye attım.

San yanıma oturduğunda ağlamamak için kendimi sıktım.Tayfadaki kimseden ses çıkmıyordu.Herkes bir köşeye çekildiğinde gözlerimi kapattım.

Kaybımız vardı.

Jisung'u ziyaret edebileceğimiz bir mezarı bile olmayacaktı.

Düşünemiyordum.Bundan sonra ne yapmam gerektiğini ya da nasıl devam edeceğimi bilmiyordum.

---

Bir süre sonra gözlerimi açıp elimi kafamdan indirdim.Hava kararmaya başlıyordu.San hızla kalkarak yanımdan gitti.Barbossa ve Emily tam karşımdaydı.Zorlukla ayağa kalktığımda Barbossa yanıma yaklaştı.

"Ne oldu?"

Kafamı iki yana salladım,bir elini omzuma koydu.

"Hoseok-"

"Sonra."

Peşimden geleceği sırada elimi "dur" manasında kaldırdım.Arkamı dönüp güvertede yürümeye başladım.

"Hoseok mu?"

Emily şaşkın sesiyle Barbossa'ya sorduğunda "evet" dedi.

"Adı Hoseok."

Adımın öğrenilmesi artık mühim değildi.Merdivenlerden indiğimde buruşukların uyuduğu yerde San'ı gördüm.

Jisung'un yatağının yanında oturuyordu.Eli üzerine örttüğü battaniyede gezinirken gözlerim dolmuştu.

Yanına yaklaştığımda gözlerini sildi.Kalktığında yüz yüze geldik,bakışlarını kaçırdı.Elimi omzuna koyduğumda bana baktı.

"San..."

Kısa bir süre sessiz kaldıktan sonra kollarını açıp sarıldığında hemen karşılık verdim.Ağlamasını duyduğumda dişlerimi olabildiğince sıktım.

Kafasını omzuma koyduğunda gözlerimi kapattım bir defa daha.Bu acı nasıl geçerdi bilmiyordum.

Bir süre öylece birbirimize sığındık.

Derin bir nefes alıp kafasını kaldırdı ve gözlerini silerek yataklardan birinin üzerine oturdu.Hızla arkamı dönüp tuvalete adımladım.İçeri girdiğimde kapının önünde durup ellerimi sıktım ve sesimin duyulmamasını umarak ağlamaya başladım.

Bir elim kapının üzerindeyken diğerini olabildiğince sıkıyordum.Aklımda o cümleler yankılandı.

"Siyah incimi sana emanet ediyorum.Ona iyi bakacağını biliyorum."

"Canım pahasına koruyacağım."

Kapıdaki elimi çekip afama vurdum.

"Ahmak..."

Sırtımı yaslayıp kafamı kapıya dayadım.

"En önemli şey siyah inciymiş gibi konuşmamalıydın.Ahmaksın Hoseok,ahmaksın..."

Ellerimi sıkarak ağlamaya devam ettim.Başım ağrımaya başladığında boğazımdaki yumru beni zorlamaya başladı.Aynaya baktığımda berbat bir halde olduğumu gördüm.

Yüzümü yıkadım ve derin bir nefes aldım.Kısa bir süre orada durup kendimi toparladıktan sonra tuvaletten çıkıp kamarama doğru yürümeye başladım.Aralık olan kapıdan içeri girecekken Yoongi'nin ağlamasını duymamla duraksadım.

Fire and rose | SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin