Fire and rose | Sope

Prens

Saraydan atıldığımda üzerimi düzeltip bildiğim ormanın içinde yürümeye başladım.

"Kendi ellerinle düşman yarattın Kral Min.Sana bunu ödeteceğim."

---

Uzun süren yolculuk sonunda limana varmıştım.Buruşuklar,San ve Jisung'u gördüğümde onlara doğru yürüdüm.Jisung beni görür görmez koşarak sarıldı.

"Kaptan iyi misin?"

"İyiyim Jisung."

San'a ve tayfaya döndüm.

"Siyah inci nerede?"

"Götürdüler."

"Nereye?"

"Bilmiyorum."

"Kahretsin!"

Şapkamı çıkarıp denize karşı bir yere oturdum.Tayfa etrafıma toplandığında düşünmeye başladım.

Aylardır süren yolculuklar ve uğradığımız limanlar,tehlikeye attığımız hayatlar...Hepsinin bir hiç olmasına izin vermeyecektim.

"Kaptan-"

"Sus,düşünüyorum."

San'a baktığımda kafasıyla işaret etti.Ayağa kalkıp tayfadan biraz uzaklaştık.Yürürken bir anda duraksadı.

"Onunla neden ters düştün?"

"Attığım yemi yutmadı.Geri adım atamazdım."

"Dostluğunu kullansaydın."

Etrafa bakındım.Tayfadakilerin duyabilecekleri bir mesafe yoktu aramızda.Yine de San'a yaklaştım.

"Onunla uzun yıllardır dost değilim."

Elini kafasına götürdü.

"Ne yapacağız?"

"Paralar-"

"Her şeyi aldılar."

Duvara yaslanıp bir elimi alnıma götürdüm.Düşün Hoseok,düşün,düşün,düş-

Kısa bir süre sonra gülmeye başladığımda buruşuklar sesimi duyup bize doğru yürüdü ve etrafımı sardı.Elimi alnımdan indirip şapkamı taktığımda Jisung da dahil hepsi karşımdaydı.

Shamy gülerek tayfaya baktı.

"Kaptan bir şey buldu."

"Evet Shamy,buldum."

San gözlerini kıstı."Ne planlıyorsun?"

Hepsine tek tek baktıktan sonra konuştum.

"Prensi kaçıracağız."

Herkes birbirine baktı ve aynı anda bağırdı.

"Ne?!"

Etrafa bakındım.

"Sessiz olun ahmaklar."

Yürümeye başladığımda hepsi peşime takıldı.Sağ tarafımda Jisung,sol tarafımda San,buruşuklar ise arkamdaydı.

"Kaptan."

Dönüp Jisung'a baktım.

"Söyle."

"Prensi kaçırmak...Bunu hakikaten yapacak mıyız?"

Önüme dönüp yürümeye devam ettim.

"Evet."

San güldü."Tek bir silahımız yok,kalacak yerimiz yok,paramız hiç yok ve prensi kaçıracağız.Zekice."