Hoseok
Siyah incilerinde hüzün vardı söylediklerinin aksine.
Neden hüzünlüydü?Neden bana gülmüyordu ki?Gülmeyi en çok o hak ediyordu halbuki.
İstemeden o cümleleri kurduğunu biliyordum.Onu çok iyi tanıyordum.
Odadan çıktığında peşinden gitmek için çıktım.Koridor boyunca yürüyüp merdivenlerden inmek üzereyken gördüğüm muhafızlarla geri döndümEn yakınımdaki odaya girerek kapı aralığından baktım.Çıktığım odaya girdiklerinde bekledim.
Kısa sürede çıktıklarında yürümeye devam ettiler.Kapıyı kapatıp sessizleştim.Bir süre sonra adım seslerinin kesildiğini işittiğimde kapıyı açıp hızlı adımlarla geldiğim odaya girdim.Gitmek istemiyordum fakat yakalanırsam onu görmem zorlaşacaktı.
Odanın penceresine koşup kancasını pencereye taktığım halata tutundum.Ayaklarımı aşağı sallandırarak duvara koydum ve inmeye başladım.Büyük salonun penceresine ayaklarımı dayadığımda içeri baktım.
Kalabalık bir alana toplanmıştı.Gözlerimi kısıp incelemeye başladım.Seokjin'in kucağında Yoongi'yi baygın görünce ellerim gücünü kaybetti.
Halatı bıraktığımda dikenli bitkilerin içine düştüm.Yüz üstü kapaklandığım yerden kalktığımda ayağımda ve yüzümde hissettiğim acıyı umursamadan pencereye yaklaştım.
İkisi de ortalıkta yoktu.Halata tutunup çıkacağım sırada kolumun tutulmasıyla arkama döndüm.
"Gitmemiz gerek."
"Bırak beni San."
"Kaptan-"
"Yoongi bayıldı."
"Ne?"
"Onu görmeliyim."
"Ona burada iyi bakarlar."
Yukarı baktığımda halatı elimden çekti.
"İçeri çok zor girdik,etraf muhafız kaynıyor.Yakalanırsak onu hiç göremezsin."
"Abi!"
Jisung'un sesini duyduğumda karanlığın içinden beliren görüntüsüne baktım.Hızlı adımlarla yanımıza yaklaştı.
"Gitmeliyiz."
Yukarı bakıp yine onlara döndüm.Haklılardı,gitmemiz gerekliydi.
Yürümeye başladığımda ayağımda hissettiğim ağrıyla durdum.San ve Jisung koluma girerek yürümeme yardımcı oldular.
Sarayın bahçesinden çıkıp ayarladığımız at arabalarından birine bindik.Jisung yanıma oturduğunda San arabayı sürmeye başladı.Elimi burnuma götürdüğümde kanadığını gördüm.Jisung cebinden çıkardığı mendille sildi.
"Biraz kesilmiş."
"Mühim değil."
Aklım hala ondaydı.Neden bayılmıştı?Yine nefes almakta zorlanıyor muydu?
Yanında olmalıydım.Onu ben kucaklamalıydım ve iyi olana kadar ona ben bakmalıydım.
Aklımdaki düşüncelerle gözlerimi yumdum ve iyi olmasını umdum.
---
Kısa bir süre sonra konaklamak için yerleştiğimiz hana vardık.At arabasından inerken Jisung koluma girip bana yine yardım etti.Handan içeri girdiğimizde ilk odanın kapısını açtılar.İçeri girdiğimizde beni yatağa oturttular.
"Ayağın için bir şeyler bulup geleceğim."
Jisung odadan çıktığında San yatağın kenarına oturdu.Ona döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire and rose | Sope
FanfictionKralın emriyle ganimetlerine el konulan korsan red head öfkelenir ve anlaşma için prensi kaçırmaya karar verir. "İkimiz de kırmızıyız fakat farklı tonlarıyız.Ben yakıcı ve yıkıcı bir ateşim,sen ise gül kadar zarif ve narinsin."