18 yıl önce
Sabah gözlerimi hissettiğim yemek kokularıyla açtım.Yatağımda doğruldum ve Sejun amcanın bana yemek yapmak için geldiğini anladım.Jimin yine babasını göndermişti.
Her yalnız kaldığımda bunu yapıyordu.
Gözlerimi ovuşturup denizi gören pencereden dışarı baktım.Siyah inciyi görmemle gülümsedim.Gelen Sejun amca değil günlerdir evde olmayan babamdı.
Yataktan hızla kalkıp odadan çıktım ve mutfağa adımladım.Babam saç bandını çıkarıp bağladığı uzun sarı saçlarını serbest bıraktığında koşarak sırtına atladım.
"Baba!"
Kollarımı boynuna sardığımda güldü.Sesini bile özlemiştim.
Bir eliyle kollarımı tuttu.Diğer elini arkasına uzatarak sırtımdan tuttu ve beni ters çevirerek yere serdi.Bunu hep yapıyordu.
Ona öylece baktığımda gülümseyerek beni gıdıklamaya başladı.Mutlu görünüyordu.Gamzeleri ortaya çıktığında ben de gülümsemeden edemedim.
Kahkahalarımız evimizi dolduruyordu.
Gülmekten karnım ağrıdığında ellerini tutup yattığım yerden doğruldum.Gözüm alnındaki ize takıldığında oraya baktığımı fark etti.Elimi uzatacağım sırada saçıyla kapattı ve ayağa kalktı.
"Hadi bir şeyler yiyelim."
"Baba alnın-"
"Mühim bir şey değil."
"Ne zaman gitsen bir yarayla geliyorsun.Endişeleniyorum."
Yuvarlak masanın etrafındaki sandalyelerden birine yan bir şekilde oturdum.Kollarımı birbirine bağlayıp sandalyenin sırtına koydum ve yemek pişiren babama baktım.
"Ben iyiyim evlat.Endişe edecek bir şey yok."
Onu izlemeye başladım.İri cüssesi ve uzun boyuyla herkesi yürüyüşüyle bile korkutuyordu.Heybetli bir adamdı.
Kaslı kolları,uzun sarı saçları ve yakışıklı yüzüyle yaşına rağmen genç kadınların bile yüreğini çarptırırdı.Birçok kez müdahale etmek zorunda bile kalmıştım.
Babamı kimseyle paylaşamam ben.
Yemekleri tabaklara koyup masaya yerleştirdiğinde karşıma oturdu.Kafamı yasladığım kolumdan kaldırıp babama baktım.
"Baba."
"Efendim oğlum."
"Büyüyünce senin gibi olacağım."
Lokmasını yuttuktan sonra bana baktı.Kaşığı bırakıp gözlerini kıstı.
"Benim gibi?"
"Cesur,zeki,savaşçı,ülkesini seven iyi bir baba ve efsane bir korsan."
Gözleri dolduğunda yanlış bir şey söyleyip söylemediğimi düşündüm.Kaşığı bırakıp şaşkın bakışlarımla ona baktım.
Bir eli saçlarımı buldu.
"Sana iyi bir baba olamıyorum biliyorum."
Sandalyeden kalkıp boynuna sarıldım.
"Sen bu dünyadaki en mükemmel babasın."
Gülümseyerek kollarımı tuttuğunda gülümsedim.Kısa bir süre sonra kafamı kaldırdığımda beni yanındaki sandalyeye oturttu ve ellerimi tuttu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire and rose | Sope
FanfictionKralın emriyle ganimetlerine el konulan korsan red head öfkelenir ve anlaşma için prensi kaçırmaya karar verir. "İkimiz de kırmızıyız fakat farklı tonlarıyız.Ben yakıcı ve yıkıcı bir ateşim,sen ise gül kadar zarif ve narinsin."