Bundan yarım asır önce idi. Alev kızılı saçları ile, insana korku salan bakışları ile veliaht olmasına rağmen diğer prenseslerin aksine savaştan savaşa koşan, girdiği her savaşta ülkesine zafer getiren bir prenses vardı.
Bu prenses kadınlar arasında 'bir kadın hiç savaşır mı?' düşüncesi ile cık cıklanırdı. Kardeşleri ve annesi de bu düşüncede idi.
Henüz 15 yaşında, 1. Dünya savaşında büyük başarı elde etmişti.
17 yaşında, bir oğlana sevdalandı bu prenses. Sevdalandığı oğlan, en büyük düşmanlarının oğlu idi. Ama gönül bu. Söz dinlemiyor maalesef...
Prenses sevdasını 3 ay boyunda içinde yaşamıştı. Her gece o oğlanı düşünüyor, tutkulu düşler kuruyordu. En sonunda kararını verdi, mustakbel yavuklusunu görmeye ve duygularını açmaya gitmeye karar verdi. Hava kararınca Saraydan kaçtı ve düşman krallığa gitti.
Vardığında gece yarısını biraz geçmişti. Adamın odasına gizlice girdi.yatağın başına oturdu ve adamın başını okşamaya başladı. Ardından kulağına
"Sevgili Aden, uyanmalısın"
Diye 3 kez fısıldadı.
Prens Aden uyandı ve karşısında duran kız ile göz göze geldi. Bir kaç saniye bile sürse, gözleri adeta birbirine kenetlenmişti.
Prens aden durumlarının farkına varıp yatağında doğruldu.
"Prenses Victoria? Burada ne işiniz var?"
3 ay önce Victoria'nın babası, babası ile Aden'i krallığa davet etmişti. O gün ayak üstü sadece bir an göz göze gelmişlerdi. O günde beri Aden, bu tanrısal güzelliğin sahibini bir an bile aklından çıkaramıyordu. Her gece aynı Victoria gibi o da cazip hayaller kuruyordu Victoria Hakkında.
Victoria da durumlarının farkında vardı. Kendisini sevip sevmediğini, onu tanıyıp tanımadığını bilmediği bir adamın odasına uygunsuz bir zamanda girmişti. Toparlandı ve konuştu.
"Prens Aden, sizinle bir şey konuşmam gerekiyor."
Aden'in büyüleyici mavilikte gözlerine bakarken, Aden söylediğini onayladı ve dışarıda beklemesini rica etti. (Çocuk üstünü değiştirecek pijama ile mi çıksın prensesin yanına)
Aden rüyada olduğınu düşünüyordu. Sonuçta düşman kızının, odasına kadar gelip de bir şey konuşmak istemesi gerçek olamazdı. Eğer gerçekse bütün bunlar, Victoria bir tuzak kurmuş olmalıydı. Ama gözlerinde bir tuzaktan daha çok, aşk havası vardı. Bütün düşüncelerini aklının bir köşesine itti ve Victoria'nın yanına gitti.
"Prens Aden, Sizinle Çok Önemli Bir Konu Hakkında Konuşmalıyım."
"sizi dinliyorum, Prenses Victoria."
"3 ay önce babam sizi krallığımıza çağırmıştı, anımsıyor musunuz?"
"evet, o günü hatırlıyorum."
"size çocukça gelebilir ama, ben o gün, sizi gördüğüm andan itibaren, sizi aklımdan çıkartamıyorum."
"inanır mısınız prensesim, aynı durum bende de söz konusu. Sizi aklımdan bir türlü çıkartamıyorum."
O günden sonra, Victoria ile Aden'in gizli sevdası başlamıştı.
Gündüzleri düşman, geceleri aşık olan iki adet gençtiler. Bir yıl boyunca gece görüşmeleri devam etti. Victoria geceleri uyumuyor, hali ile gündüzleri yorgun düşüyordu. Kılıç antrenmanlarında performansı düşmüştü. Bulduğu her boş zamanda dinleniyor ya da şekerleme yapıyordu. Bu durum herkesin gözüne batmaya başlamıştı. Kralın da....
Bir gece kızı ile bu durum ile ilgili konuşmak için Victoria'nın odasına doğru yol alırken, kızının dışarı çıktığını gördü. Kızının nereye gittiğini öğrenmek için takip etti. Haklı idi. Son zamanlarda kızı çok değişmişti. Bir baba olarak kızının ne yaptığını bilmeliydi. Yakın zamanlarda eğer bir savaş çıkarsa, Victoria ne yapacaktı? böyle giderse ya 5 dakika içinde ölür ya da esir düşerdi.
Kral, kızını Aden ile el el tutuştuğunu gördüğünde, kızının sevdasını anlamıştı. Gözlerinden adeta Aşk fışkırıyordu. Sevdanın bu ışığını görmemek imkansızdı. Âmâ birisi bile görebilirdi bu ışığı.
Kral, kızını bırakıp tekrar krallığa döndü. Bu sevdayı kesinlikle onaylamıyordu. Kızı düşman erine sevdalanamazdı. Sırf bir sevda yüzünden 100 yıllık kan davası sonlanamazdı.
Çareyi, kızını evermekte buldu kral. Ertesi sabah, Ezeli dostu olan komşu krallığa bir mejtup yazdı. Mektubunda, kızını prens arthjr ile evlendirmek istediğini yazmıştı. Zaten Arthur, Victoria'ya deli gibi aşıktı. Bir önceki yıl, Victoria ile evlenmek için izin almaya gitmişti. Ama kral, kızının daha küçük olduğunu söylemiş ve izin vermemişti. Ama kızının düşman ile evlenmesindense Arthur gibi bir dostu ile evlenmeliydi.
- bazı anlaşılmayan kelimeler olabilir-
Âmâ - görme engeli olan kişi
Yavuklu - sevdalı
Er - kullanım alanına göre değişir. Erkek ya da adam anlamında kullanılmış bu öyküde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piece Of Memories
FantasiKadın onaylamaz şekilde bana baktığında benim için endişelendiğini gözlerinde görüyordum. Benim beş yaşımda kaybettiğim gözlerimin parıltısı, tam aksine kadının gözlerinden taşıyordu adeta. Yaşam enerjisi, herkese bulaşan bir hastalık gibi iken ben...