Çıkış

75 33 1
                                    

Bütün ejderha efendilerinin canlarına karşılık sekiz can bulunması istenmişti. Sekiz canı bulmuşlardı ama, hiç birinin gücü, mührü kırmaya yetmedi. Mührü, dokuzuncu halef yani sen kırabilirdin sadece. Bu yüzden efendilerin hepsi sana güçlerini bahşettiler. Sana borçlu oldukları için.

"beni sadece ihtiyaçları için kullandılar"

Kalp atışlarım hızlanmış, dudak derim ısırılmaktan kanamış ve titremeye başlamıştım. Ayakta zor duruyordum ve tutunacak bir yere ihtiyacım var gibiydi.

'Güçlü dur. Sakin kal. Yere düşme'

Sadece bunlar geçiyordu aklımdan. Bedenim zihnime kulaklarını tıkamış, gözlerim yağmur damlaları dibi sel olup akacakmış, ellerim sanki bana inat tutunacak bir şey arıyor gibiydi. İşte o an bedenim ve ruhum arasındaki taht kavgasını sonlandırıp son hükmü veren zihnim oldu. Gözlerimi sımsıkı yumdum, ayağımı yere sağlamca bastım derin nefesimi yavaşça alıp bir - iki saniye tuttuktan sonra gözlerimi açtım ve herkesin gözlerinin üzerimde olduğunu fark ettim. Bana acır ve küçümser bakışların altında beni magma tabakasına kadar düşürmek isteyen bir hal vardı. Gözlerinde tek acıma duygusundaki kümseyici bakış yerine yardım etmek isteyen duyguları barındıran kişi Iwory'ydi. Tabii sonuçta saf iyilikti o kız. Tam ayağa kalkıp yanıma gelecekken bir el kolunu sıkıca tutup geri yerine oturttu. Boris. Başından beri gözlerimden çekmediği öldürmek ister gibi bakışları bu sefer Iwory'ye dönüktü. Kızın kolunu tuttuğu eliyle bu sefer kızın çenesini sıkıca kavrayıp kendisine bakmasını sağladı.

"Başta söylediğim şey hala geçerli. Salak olmasaydın söylediklerimi tekrarlattırmazdın."

Kızın çene kasları kırılacakmış gibiydi. O kadar sert tutuyordu ki kızı bu kaçınılmaz son olacaktı. Ama Iwory'nin acıdan akan göz yaşlarını fark edince kızı bıraktı ve herkesin kendisini süzdüğünü fark edince de tekrar bana bakıp, diğerlerinin de bakışlarının bana yönelmesini sağladı.

"Bilgilendirme için teşekkür ederim" İÇİMDEKİ FIRTINALARI BİLMEDİĞİNİZ İÇİN ŞANSLISINIZ YOKSA HEPİNİZİ ÖLDÜRÜRDÜM.

"Ama artık ayrılmam gerek. Buranın çıkışı ne tarafta acaba?" BURADA BİRAZ DAHA KALMAYACAĞIM. APTALLIKLARINIZA KATLANMAK İSTEMİYORUM.

"geldiğin yerden çıkabilirsin."

Hayretle arkamı döndüm daha sözünün ortalarındayken. Konuşan kişi Boris'ti. Daha iki saniye önce Iwory'nin çenesini kırmasına ramak kalan kişi! Şu anda nasıl oluyor da nefret ya da iğrenme değil de çoşkuyla fısıldayabiliyordu bunları? Evet. Fısıldaması coşkulu idi. Tabii ki. Nedeni olmadan nefret ettiği kız gidiyor. Mutlu olması gerek değil mi.

"Teşekkür ederim" sesim coşkudan mahsun çıkmıştı. Böyle hayal etmemiştim ses tonumu. Çoşkulu, mutluluk dolu belki çocuksu çıksın istemiştim ama sanki sesim robot gibi çıkmıştı. Bütün duygulardan ırak...

Öhöm. Şimdi ben dakikalarca düştüğüm uçurumu tımanacak mıyım? Evet. Sanırım buraya gelmekle büyük aptallık ettim. Farkındayım. Bir daha asla buraya gelmeyeceğim. Bir grup aptalı geride bıraktım ve intikamıma geri döndüm.

'evet' diye mırıldandım kendi kendime e harflerini uzatarak. Uzun elbisemin saklanmış olan bir cebine daha önce Efendi Amenity'nin verdiği tırmanma eldivenlerini çıkarttım ve hızlıca ellerime geçirdim. Etraf zifiri karanlıktı ve yeryüzü görünmüyordu.

***

15. Bölüme gelmişiz ağağağağa çok mutluyum umarım bu hikaye güzel bir yere gelir!!!

Günaydın, tünaydın ve iyi akşamlar sevgili okurlarım :)

Piece Of Memories Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin