21. Bölüm

32 14 0
                                    

"EZRA!"

Mağaranın tamamında kendi isminin hışım dolu bir ses tonu ile çağırılması hayra alamet olamazdı. Ses o kadar gürdü ki, sabahın köründe herkes uyanmış olsa gerekti. Odasının kapısının, aynı nüklüer patlama gibi bir sesle açılması sonucunda panikleyip ne yapacağını bilemeyen Ezra, ilk önce sıçramış sonra da kapıdaki iki kişiye bakıyordu. Önden, Ateş Ejderhası'nın halefi Lucas ve arkadan da, toprak Ejderhası'nın halefi, aynı zamanda Lucas'ın ikizi olan Michael, içeriye dalmıştı.

Lucas, ikizinin aksine çok sinirliydi ve odaya girer girmez, Ezra'nın yakasından tutup kaldırmış ve ona hesap sorarcasına bakıyordu.

"Lucas sakinleş biraz. Kızı öldürecekmişsin gibi bakıyorsun."

"Kes sesini Michael! Geçit kitabını bu gerizekalı çaldı!"

"Ezra ne olduğunu anlayınca, Lucas'ın elinden kendisini kurtardı ve üstünü silkeledi.

" Ne kitabından bahsediyorsunuz? "

Bu sefer Michael, yuvarlak çerçeveli metal gözlüğünü çıkartıp kardeşine vermiş ve kollarını sıvamıştı.

" Ezra, eğer kitabın başına bir zarar geldiyse sonu, senin için iyi olmaz!"

Ezra bir Lucas'a bir de Michael'a  baktı ve bir adım attı.

"herşeyi geçtim, bana verilen bu odaya alacaklı gibi girmeniz sadece bir kitap için mi?"

Ellerini beline koydu ve sırtını dikleştirerek tekrar konuşmaya başladı.

"Merak etmeyin. Ödünç alınan eşyalara nasıl bakılması gerektiğini biliyorum. Çok değerli kitabınız da şu devlerin mitolojisini anlatan kitap olsa gerek." gözlerini yatağının üstüne çevirdi. Kitaptaki kanlı yazı silinmişti ve yerine sadece eski başlık vardı." işte burada."

Kitabı aldı ve Lucas'a uzattı."Sanırım kitabınızı yemediğimi görmüşsünüzüdür?"

Lucas hışımla Ezra'nın verdiği kitaba bakıyordu. Kitabı kızın elinden çekerek aldı ve ikizine verdi.

"Ne düşündüğünü biliyorum. Noah anlattı. Oraya asla gidemezsin. Senin gibi bir sürtüğün ölmesi yüzünden efendimin eline düşüp de geberene kadar işkence görmeye niyetli değilim."

"Ölmeye niyetim yok, gelecekteki ağabeyim."

"Eğer bana ağabey diyorsan, ağabeyinin sözüne uy ve buradan dışarıya adım atma."

"Ne yazık ki sen, bu zamanda benim ağabeyim değilsin. Tanımadığım manyak herifin tekisin."

"Seni-"

Tam Ezra'ya bir adım atıp baş parmağını tehdit eder gibi kaldırıp üzerine yürüyecekti ki, Michael ikizinin omzundan tuttu ve kulağına birşeyler fısıldadı. Her ne fısıldadıysa durmuştu ve arkasına dönüp odadan çıkmıştı. Odadan çıkarken Michael de bir saniyeliğine başını Ezra'ya çevirdi ve tehdit edercesine baktı ve odadan çıktı.

Bu iki manyağın estirdiği rüzgarın son bulmasına şükrediyordu ki yaptığı aptallığın farkına vardı. Kitabı onlara vermişti ve artık intikam hayalleri batmanın eşiğindeydi. Ne yapacağını bilemeden odanın içinde dört dönüyordu.

***

Iwory'nin yanına gitti derhal. Ona merak ettiğinden dolayı o kitabı aldığını ama ikizlerin, onun elinden kitabı alıp bağıra çağıra gittiklerini söyledi ve Iwory'den o kitabı istedi. Iwory kitabı ona verdiğinde de sanki küçük bir çocuk gibi masumca gülümsedi ve teşekkür edip odasına gitti.

Yatağına oturdu ve kitabı yatağın üstüne koydu. Kalın kapağı kaldırdı ve diğer sayfaları da hızla geçti. Yazıların en son olduğu sayfaya ulaştı ve o soruyu tekrar okudu.

Portallar sadece hak edenler tarafından açılabilir. Hak ettiğine emin misin? Günahsız bir insanoğlu henüz yaratılmadı ve sen, insan solu! Günahsız olduğunu iddia edebilir misin? Eğer gerçekten temiz kalpliysen, bana nasıl kanıtlayabilirsin? Yoksa pis bir kandan gelen, adi bir insanoğlu musun?

Aklına gelen ilk şeyi denedi. Duvara monte edilmiş, gardırobunun hemen yanındaki çalışma masasının üstündeki iki kapaklı dolaptan küçük hançerini,  hat kalemini, içi boş mürekkep hokkasını ve pansuman aletlerini çıkarttı. Hançerle eline derin bir kesik attıktan sonra hokkayı kanı ile doldurdu. Kanın durması için eline pansuman yaptıktan sonra kalemi kan dolu mürekkep hokkasına batırıp kalemi kitaba yaklaştırdı.

'Acaba ben gerçekten temiz kalpli bir insan mıyım?' diye geçirdi içinden. Bu sırada bir damla kan kitaba damlamıştı. Kan ilk seferki gibi dallı budaklı bir ağaçmışçasına dört bir yana ilerliyordu. Bu şekiller bütün sayfayı doldurmadan önce yazmalıydı ama bir türlü elini hareket ettiremiyordu. Sadece eli değil. Adeta tüm vücudu felç gibiydi. Aklında ne olduğunu bilmediği düşünceler hüküm sürmüş, bütün vücudunu ele geçirmişti.

İkinci damla da düştü.

Hayatında nefret ve intikamdan başka duygu barındırmayan birisi nasıl olur da kendisinin dünyanın en saf ve temiz kalpli insanı ilan edebilirdi?

  Hayır, bu olamazdı!

Kitabın yarısından fazlası desenlerle kaplanmıştı.

Bir saniye, iki saniye, beş saniye... Sanki bir asır boyunca azap çekiyormuş gibiydi. Ama sonra, bir anda kabustan uyanmış gibi hissetti. O bir kaç saniye ona azap gibi gelmişti ve kitabın neredeyse tamamı desenlerle kaplanmak üzereydi. Kalemi tekrar mürekkep hokkasına batırdı ve desenlerin henüz ulaşmadığı kalan o küçük yere kalemini değdirdi.

"Evet."

Sadece yarım saniyede desenlerin hızla yok oluşunu izledi. Geriye sadece 'evet' yazısı kalmıştı. Bir girdap misali yok olmuştu desenler. Ve daha önce yazan yazıyı da silip süpürmüş, yerine farklı bir yazı delmişti.

"Eline kalemi alan herkes isteğini yazabilir.
Önemli olan yazdıklarını gerçekleştirmektir.
Pist boşaldı! Saha sana ait.
İyi düşün, nedir seni insanların en temizi kılan? "

'en temiz değil ama, beni insanların en çirkini yapan şey, kalbimin nefret ile dolmuş olması' diye geçirdi içinden.

Öhöhöö- ş-şey b-ben biraz g-geç bölüm attığımı fark ettim de- H-hayır düşündüğünüz gibi değil! Keyfi değil bu! Bölümün yarısını yazdıktan sonra tıkandım. Aradığım bir kelime vardı ve bir türlü o kelimeyi bulamıyordum. Şükür ki sonunda buldum🤝

Günaydın, tünaydın ve iyi akşamlar sevgili okurlarım <3 lütfen bölümü oylamayı ve hikaye hakkında görüşlerinizi söylemeyi unutmayın <⁠(⁠ ̄⁠︶⁠ ̄⁠)⁠>

Piece Of Memories Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin