Bu aptal yerde neden bulunduğumu düşünerek odama gittim. Büyük bir çanta çıkartıp içine birkaç elbise, bakım malzemeleri ve daha yeni tanıştığım makyaj malzemelerinden doldurdum. Yolda ihtiyacım olduğunu düşündüğüm şeyler çantama sığabilmişti.
O kadar sinirliydim ki belki de düzgün düşünemiyordum. Ama bu şu anda buradan ayrılma isteğimi harlıyordu. Bu iğrenç yerden nefret ediyordum. Herkesin benden nefret etmesinden nefret ediyorum. Onların bakışlarından, ses tonlarından, yanlarına gittiğimde değiştirdikleri duruşlarından, aşağılayıcı tarzlarından, kısaca onların HERŞEYİNDEN NEFRET EDİYORUM!
Ne diye onlarla iyi anlaşmaya çalıştığımı göremiyorlar?
Sadece kalkık burunlarını indirselerdi benim ne kadar çok çabaladığımı görebilirlerdi.
Bu aptal dünyadaki işimi halletmek istiyorum artık. Ben sadece intikam için yetiştirildim. Efendi Drake Benden bu saçmalıklara tahammül etmemi nasıl bekleyebilir?!
Bu saçmalıklara artık tahammül etmemeyi seçiyorum. Gerçek yolculuğuma şu andan itibaren başlıyorum.
***
Sinirden dudaklarımı ısırıp derisini kavlatarak odamdan çıktım. Çok Hızlı adımlarla yürüyordum ve boynuma astığım çantamı da sıkıca tutuyordum. Saçlarım şu anda örgülü şekilde bağlı olmasaydı elektriklenip uçacaktı ve bu da benim daha da sinirlenmeme sebep olacaktı. Neyseki saçlarım bağlı.
Adımlarımı bir saniye bile yavaşlatmadan ve kulaklarımı dünyaya kapatıp yürüyordum. İçimdeki kaosu dindirmeye çalışıyordum ve bu cidden çok zordu. Gözlerim sadece yeri görüyordu. Belki de birileri bana seslenmişti ama duymuyordum. İçimdeki kaos sesleri buna engel oluyordu. Görmüyordum. Gözlerim nefrete boyanmıştı. Sadece yürüyordum.
Asansöre varınca onu çağırdım. Kapısı açılınca da yine hiçbir şeyi duymadan bindim. Celladımın kim olacağını düşündüm bir anlığına. Yine de kaos buna bir saniyeden daha fazla izin vermedi.
Asansöre bindiğimde soluklanmak için oturdum. Yavaş yavaş yüzeye çıkıyorduk. Bu da birkaç dakika zamanım olduğu anlamına geliyordu. Tıpkı bir savaşın ortasında, artık kılıç ve gülle atılma sesleri gelmemesini dileyen bir savaşçı gibi hissediyordum.
Aklımdaki kaosun son bulmasını dileyerek etrafıma bakındım. Gözlerimi perdeleyen nefret şeffaflaşmıştı. Asansörün içine göz gezdirdim. İçeriyi aydınlatan tek şey bir yağdanlıktı. Yağı bitmek üzereydi ama ben yüzeye ulaşana kadar idare ederdi.
Tavanda belli belirsiz, az çok seçilen işlemeler vardı. Sanırım bir şey anlatması gerekiyordu. Fakat hem şu anda bunu anlamak istememeyişim hem de yetersiz ışık yüzünden ne olduğunu çözmeyi es geçtim. Duvarlarda sadece köşelerde dört kalın direk vardı. Kenarlar ise boştu. İstesem mağranın taşlarına değebilirdim. Ayağa kalkamayacak kadar yorulmuş olmam ve elimi kaybetme tehlikesini göz önünde bulundurunca, bunu da es geçtim. Yer ise mermerdi. Yer yer siyah desenleri vardı ve sadece bu kadardı. Başka bir özelliği yoktu.
Ben etrafa bakarken yüzeye geldi asansör. Yoğun ışık yüzünden gözlerimi kapatmak zorunda kaldım. Birkaç saniye sonra güneşe alışıp gözlerimi açtım ve nereye gittiğimi bilmeden, öylesine kuru ağaçlar ormanına daldım.
Kendimi biraz olsun sakinleştirebilmeyi başarmıştım. Artık yarım saat öncesine göre daha düzenli nefes alıyordum ve beynimin içindeki kaosu biraz da olsa durdurmayı başarabilmiştim.
Kendimi mutlu hissetmek istiyordum çünkü mutlu hissetmek ve mutlu hissetmeyi istemek herkesin hakkı.
nereye gittiğimi bilmeden yürüdüğüm sırada büyü yapmamı engelleyici duvarı aştığımı fark ettim. Artık büyü kullanabilirdim. Tüm bu saçmalıklardan sonraki tek isteğim gökyüzünde bir o yana bir bu yana özgürce savrulmaktı.
Kanatlarımın geri gelmesi için kullandığım büyülü sözleri mırıldandım.
Küçüklüğümden beridir o kadar çok çağırdım ki kanatlarımı, artık kanatlarım sırtımdan çıktığı zaman canımı acıtmıyor. Aslında düşününce, o zamanlar çok fazla acı çekiyordum.
Açtım kanatlarımı, özgürce uçabilmek için. Kuşlar gibi olabilmek için. Ama kuşlar özgür müydü ki?
SELAMLAR SEVGİLİ OKURLARIM. BU BÖLÜM FAZLA KISA OLDU AMA TELAFİ OLARAK BİR SONRAKİ BÖLÜM NORMALDEN DAHA UZUN OLACAK. BU KİTAP İÇİN GERÇEKTEN UMUTLUYUM VE EMİNİM Kİ HEDEFLEDİĞİM KİTLEYE ULAŞACAĞIZ🤍 LÜTFEN BÖLÜMÜ OYLAMAYI VE DÜŞÜNCELERİNİZİ YAZMAYI UNUTMAYIN.
GÜNAYDIN, TÜNAYDIN VE İYİ AKŞAMLAR♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piece Of Memories
FantasyKadın onaylamaz şekilde bana baktığında benim için endişelendiğini gözlerinde görüyordum. Benim beş yaşımda kaybettiğim gözlerimin parıltısı, tam aksine kadının gözlerinden taşıyordu adeta. Yaşam enerjisi, herkese bulaşan bir hastalık gibi iken ben...