"Michael! Iwory! Kitap yok! Ezra denen gerizekalı da yok!"
Lucas sinirle, toplantı odasında konuşan Iwory ve Michael'e bağırmaya başladı.
Lucas'ın sinirli söylemleri karşısında Iwory, gözlerini kaçırmış ve sanki onu duymamışçasına oturduğu sandalyenin kolunda işaret parmağı ile desenler çizmeye başladı.
"Iwory, bu konu hakkında ne biliyorsun?"
''Eeee şey ben sadece merak ettiğini düşündüm. Sonuçta o bizden birisi ve-"
" SAÇMALAMAYI KES" Diye kükredi adeta. Normal bir insan eğer orada olsaydı büyük ihtimalle kulak zarı patlardı. "O BİZDEN BİRİSİ DEĞİL. VE ASLA OLMAYACAK." Bu sefer sesi bir önceki cümlesine göre daha az çıkmıştı ama hala aynı korkunç yüzü ve otoriter ses tonu duruyordu.
"Kaybetmenin ve efendisinin gözünden düşmenin bu nedenle milyonlarca kez ölmeyi dileyene kadar işkence görmenin ne demek olduğunu bilmeyen bir kız çocuğu bizden biri olamaz." artık bağırmıyordu. Aksine sesi cılız bile çıkmıştı. Suratı asılmış, gözlerini yerdeki bir noktadan ayıramıyordu. Otoritesinden eser kalmamıştı. Yaşadıklarını düşünüyordu.
Sonrasında ise sustu. Sadece Lucas değil, herkes. Herkes bunun doğru olduğunu biliyordu. Ezra'nın asla onlardan olmayacağını...
Uzun sessizliği Noah bozdu. Yerinden kalktı ve sanki Lucas'ın kaybettiği otoriteyi bulmuş gibi özgüvenli bir şekilde konuştu.
"Millet! Yeter artık. Ezra'yı sevseniz de sevmeseniz de efendiler onu bize gönderdi ve eğer şimdi Ezra'yı bulamaz ve başına bir dert açarsa efendilerin gazabına uğrayacağız. Bu nedenle de gidip onu bulalım."
Herkes efendiler lafını duyunca gözlerini Noah'a çevirdi ve endişeli bakışlar ile onu dinledi. Endişeleri tabii ki Ezra'ya değildi. Kendileri için endişeleniyorlardı. Ama sonuçta bir şeyler için endişelendiklerinden Ezra'yı bulacaklardı. Bulmak zorundalardı.
Saatler önce;
Ezra:
Gece yarısı herkesin uyuduğu bir saatte bel çantama birkaç hançer biraz barut birkaç farklı zehir koydum. Su mataramı da elbisemin kemer bölümündeki bölmelerden birisine geçirdim. Diğer bölmelerden birisine de pansuman vesaire için bir kaç ilk yardım eşyası koydum. Hava karanlık olacağından biraz kibrit ve içinde mum olan bir lamba aldım. Kitabı da alıp mağaradan çıktım. Uçurumdan olabildiğince uzaklaşınca yere oturdum ve lambayı yakıp kitabı açtım. Bir hançer ile parmağımı kesip kitaba akıttım. Kitapta yeni bir paragraf belirdi.
"demek tekrar görüşüyoruz kendisini en saf ilan eden ölümlü. Sanırım tekrar kanını akıtmanın nedeni yolu bilmiyor olman. Ama sanma bu yolun kolay olduğunu. Zorlu yolculuk seni bekleyecek. Hadi benden bir kıyak cesaretin nedeniyle. Biraz daha kan bahşet bana, sana bir harita vereyim."
Bu satırları okuduktan sonra bir an bile düşünmeden sayfayı çevirdim ve yanımda duran küçük hançeri avuç içime bastırdım. Akan kanı kitabın boş sayfasına doğrulttuğumda ilk kez olduğu gibi sayfanın üstünde desenli şekilde hareket etmeye başladı. Sonunda da bir haritaya dönüştü.
Kitabın üstündeki kan, kitabı kapattığımda kaybolacağı için onu zihnime kaydettim ve kitabı kapatıp hançeri bel çantama koydum. Elime pansuman yaptım ve kitabı da alıp yola koyuldum. İleri görüş büyüsü sayesinde kitaptaki haritanın aynen rotasını takip ediyordum.
Ancak öğlene doğru haritanın sonunda işaretlenen yere varabildim. İleri görüş büyüsünü tersine çevirdim ve etkisini yitirdiğinde gözlerim mor ve ışık saçan halden tekrar normal hale geldiğinde etrafımda devasa bir bozkır, bozkırın tam ortasına, boyu belki de atmosfer tabakasını bile geçmiş olan devasa bir ağaç gördüm. Diğer ağaçların tıpatıp aynısı ama kat ve kat büyüğüydü. Ağaç öyle büyüktü ki, yanına yaklaşınca karınca gibi kalmıştım.
Fazla oyalanmadan bir sonraki adımın ne olacağına bakmak için kitabı açtım. Tekrar aynı ritüeli yaptıktan sonra kitapta şu satırlar yazıyordu;
"ulu ağacı bulduğunu umut ediyorum. Eğer devler diyarına ulaşmak istiyorsan, ağaçkakan senin için bir portal inşaa etti. Onu bul :)"
'Ne? Az önce ne okudum? Ağaçkakan ne alaka?'
"Hadi canım!" diye biraz fazla sesli söylemiş olmalıyım ki sesim yankı yaptı.
'İyi ki fazla absürt bir şey söylemedim'
"o zaman bu devasa ağaçta portala benzer bir delik mi arayacağım? Yok daha neler! İşsiz miyim ben ya"
'evet işsizim. Ve işsizliğimi kanıtlamak üzereyim'
Bu düşünce sayesinde kendimi gülmekten alıkoyamadım. Yüzümde gülümsemenin izleri kaldığında da ileri görüş büyüsüyle arama başladım.
MİLLLLLEEEEĞĞĞTTT YAŞIYOR MUSUNUĞĞZZZ 728228299229 YIL SONRA YENİ BÖLÜM GELDİĞĞ
-Yaşamayanlar bildirimi duyunca diriliyormuş-
Beni özlemişsinizdir 😜
Günaydın, tünaydın, iyi akşamlar ve iyi geceler sevgili okurlarım <3
Bir sonraki bölümü eğer bir sorun çıkmadan yazabilirsem baya iyi şeyler planladım - ³- ayayayayayya spoi versem mi ki ya da yok vermiycem heyecanlanın hihiihihihih bir sonraki bölümde görüşürüüüzzz yorum yapmayı ve bölümleri oylamayı unutmayınnnn!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piece Of Memories
Viễn tưởngKadın onaylamaz şekilde bana baktığında benim için endişelendiğini gözlerinde görüyordum. Benim beş yaşımda kaybettiğim gözlerimin parıltısı, tam aksine kadının gözlerinden taşıyordu adeta. Yaşam enerjisi, herkese bulaşan bir hastalık gibi iken ben...