18. Bölüm

29 16 0
                                    


'Vicdan azabı falan mı çekmem gerekiyordu?'

derin bir nefes aldı.

'İyi de neden vicdan azabı çekeyim?'

bu sefer de Noah'ın çaresiz yüzü görüp gülümsemesine engel olamamıştı.

'tamam, biliyorum. Onlar benim gelecekteki kardeşlerim. Böyle davranmamalıyım. Ee, ama o da beni hassas noktamdan bıçakladı. Asıl vicdan azabı çekmesi gereken o!'

'Ah, işte bu rafta bir yerlerde olması gerekiyor.'

Efsanevi yaratıklar ve tarih

Tarihin en büyük ejderleri

Tek boynuzlular

Gülümseyen zıpırların tarihi

'Bu kitabı kesin okumalıyım bir ara. Nasıl bir yaratık olduklarını merak ettim.'

Gülümsemesini durdurmadan hayal etmeye başladı. Kahkaha atarak zıplayan canlılar. Oldukça komik olmalı herhalde....

'neyse diğer kitaplara bakalım.'

Parmağını tekrardan kitapların üzerinde gezdirdi.

İnsan başlı atların tarihi ve özellikleri

Deniz kızları

Büyücüler

Devler ve alemler

'işte bu! Devler ve alemler.'

Kitabı aldı, ne olur ne olmaz diye etrafına bakındı ve etrafın sakin olduğunu görünce kütüphanenin kapıya doğru olan tarafına gidip çalışma masalarının üstündeki kitap kılıflarından birisini alıp Noah'ın yanına gitti.

'fazla sert davrandığımı kabul ediyorum.'

Noah'ı bıraktığı hole geri döndüğünde, Noah sırtını duvara yaslamış ve yüzünden akan kanları giysisinin kolunun ucuyla siliyordu. Ezra hafif ve gerçek olmayan bir öksürükle Noah'ın dikkatini çekmeye çalıştı.

"ne var?"

"E, şey... Yüzün kanıyor?"

"Aa hadi ya neden ki?" kısa ve belli belirsiz gülmüştü bunu söyledikten sonra

"Üzgünüm... Fazla abarttım"

"yok ya. Haketmiştim."

Ezra Noah'ın başucuna kadar geldi ve onun boyuna indi. Alnı kan toplamıştı ve kaşının kenarından kan akıyordu. Gözleri kanlanmış ve dudağı da parçalanmıştı. Odanın köşesinde duvara yapıştırılan kare masanın üzerindeki ilk yardım çantasını almak için ayağa kalktı.

"Sen nasıl bir manyaksın? Önce dövüyorsun, sonra acıyorsun"

"o tür bir manyağım"

İlk yardım çantasını aldıktan sonra tekrar Noah'ın baş ucuna oturdu ve pansuman yapmaya başladı.

"Sanırım kafatasında kırık var"

"olmaması bir garip olurdu?"

"ve burnun da kırık gibi görünüyor."

"iyi, ne kadar güçlü olduğunu görüp de gururlanırsın."

"ormanın dışına çıkmalıyız. Büyü ile iyileştirebilirim."

"Peki"

Noah'ın kalkmasına yardım etti ve ölü ağaçlarla dolu ormanın dışındaki o çorak araziye vardılar. Hava aydınlanmaya başlamıştı bu sırada. Yol boyunca kimse konuşmamıştı. Ezra önden gidip kitaba göz atıyor, Noah ise başının dönmesinin de etkisiyle çarpık ve yavaş yürüyordu. Ormandan çıktıklarında ise ilk konuşan Noah oldu.

Piece Of Memories Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin