Bütün kameralar zeynepi çekmekteydi. Derin bir sessizlik vardı. Gözlüklerinin altından süzülüyordu zeynepin göz yaşları. Kerem bir adım arkasında bekliyordu zeynepi. Herkez dağılmıştı sonunda. Kerem zeynepin yanına gelmişti.
"Gidelim mi?" Dedi fısıltı kadar sessiz çıkan sesiyle.
"Bana en son ne dedi biliyor musun?"
"Ne?" Dedi kerem yutkunurken.
"Bibirinizi yanlız bırakmayın dedi. Sen ve ben.." keremin çenesi tiremeye başlamıştı. Gözlerini havaya dikti ve dudağını kemirmeye başladı. "Ve en tuhafıda babamda aynısını söylemişti. Tek istedikleri benim senin yanında olmamdı. Ve sen her kötü günümde yanımda oldun." Kereme dönmüstü ki kerem zorla kücücük bir tebessüm iliştirdi yüzüne. " ben artık kimseye güvenemem kerem."
"Neden?"
"Güven tamdır,Ölcüsü olmaz. Kaybettin mi hepsini birden kaybedersin."
"Geçmişi unutmazsan bir geleceğin olmaz."
"Nasıl güvenebilirim kerem."
"Ben kimseye benzemem. Seni yanlız bırakmam."
"Zaten hep öyle diyenler aldatmıyor mu insanı? İlk öyle diyenler gidiyor zaten."
"Ben sözümde durarım." Zeynep bir hışınla kereme dönmüstü ki başının dönmesinden kolayı başını sıkıştırdo ve yığıldı yere. Kerem hemen eğildi ve kaldırdı başını.
"Zeynep,zeynep iyi misin?" Zeynepi kucağına aldıktan sonra ağır adımlarla ayrıldı oradan. Ve hastaneye götürdü zeynepi. Zeynepe rahatlatıcı bir serum takılmıştı. Kerem ise doktorun yanındaydı. Doktora bu bayılmaların sık sık olduğunu söylemişti ve bunun için bir sürü tahlil yapmışlardı.
"Sonuç ne?" Dedi kerem. Doktor durup kağıtlara bir kez daha baktı. Ve döndü kereme.
"Hiç." Şaşırdı kerem.
"Nasıl hiç?"
"Hiçbirşeyi yok işte. Bu bayılmalar tamamen piskolojik olabilir. Yada anlattığınız üzere fazla yorgun ve hadiselerden dolayı oldukça piskolojisi bozulmuş olmalı."
"Ne yapmam gerek?"
"Dinlenmesini sağla. Bu olayları unutamasa da kısa sürede buna alışmasını sağla. Vede bir piskiyatriste götür."
"Piskiyatrist mi?"
"Evet. Zaten onlar sana nasıl davranman gerektiğini söyleyecektir."
"Peki." Dedi kerem düşünceli bir şekilde.
"Zeynep hanım kendine gelince çıkabilirsiniz."
"Teşekkürler." Dedi kerem ayağa kalkarken. Zeynepin yanına gitmişti ve beklemeye başladı. Bir süre sonra araladı gözünü zeynep.
"Kerem?" Dedi sonra. Kerem hemen başına gitti
"Efendim."
"Neden buraya geldik ki?"
"Zeynep oldukça kötü haldeydin. Dinlenmen şart."
"Eve gitmek istiyorum." Dedi zeynep doğrulurken.
"Tamam bi saniye." Kerem hemşireye çagırdıktan sonra hemşire zeynepin serumunu çıkarmıştı. Zeynep koridorda ilerlerken kolundaki bant yapışkanını çıkarmaya çalışıyordu.
"Sen iyi misin?" Dedi kerem.
"Bilmem." Dedi zeynep kafasını kolundan ayırmazken. Eve geldiklerinde zeynep koltuğa fırlattı kendini keremde yanına oturmuştu. Zeynep kurumuş olan gözyaşlarını sildi ve derin bir nefes aldı.
"Bu koca evde yapayalnız kaldım." Dedl tekrardan hıçkırıklara boğulurken. Kerem zeynepe sarıldı.
"Şisisit tamam canım. Geçecek.." zeynep kereme dönüp baktıktan sonra keremin dizlerine yattı. Göz yaşları keremib dizlerini ıslatıyordu ama kerem hiç şikayetçi değildi bu durumdan. Zeynep sımsıkı kapamıştı gözlerini.
"Sen sakın gitme." Dedi sonra. Kerem elini zeynepin sacına getirmişti ama kararsızdı. "Sen çok iyi blr dostsun" dedi zeynep. O anda geri çekti kerem elini. Ve napacağını şaşırdı. Sonra doktorun söyledikleri geldi aklına. Bir piskiyatris bulmalıydı. Bir süre sonra Akselin piskiyatrist olduğunu hatırladı. Zeynepi ona emanet edebilirdi. Ayrıca işinde de oldukça iyiydi hem bu durumdan zeynepin de haberi olmaması gerekiyordu. Gizliden gizliye tefavi edebilirdi. Durup zeynepe baktıktan sonra "sana çorba getirmemi ister misin?" Dedi. Zeynep doğruldu ve kereme baktı.
"Çorba mı?"
"Hıhı."
"Kerem çorba hastalara yapılır. Ben hasta değilim ki ben sadece yastayım." Dedi zeynep gülümserken. Kerem zeynepin gülümsemesi üzerine sevinmişti. Uzun zamandır onu böyle görmüyordu.
"İşte bu. Seni hep böyle görmek istiyorum ben."
"Neyle?"
"Böyle gülmeni istiyorum işte." Zeynep başını öne eğmişti. Kerem gülümseyip kalktı ve mutfağa gitti. Çorbayı ısıtmak için aygaza koyduktan sonra telefonunu çıkardı.
"Alo kardeşim?"
"Kerem nerdesin abi sen? Sen burda bekle ben gelicem dedin. İki gündür senin evdeyim."
"Kusura bakma abi. Zeybepin yanında olmam gerekti. Annesi vefat etti biliyorsun."
"Ag evet unutmuşum."
"Zaten bende seni bunun için aramıştım."
"Neden?"
"Zeynep diyorum bi sana görünse."
"Anlıyorum."
"Ne dersin?"
"Olur abi tabi sen gel o zaman buraya zeyneple."
"Nerdesin sen?"
"Senin evde."
"He tamam,tamam biz geliyoruz o zaman. Ama zeynep bilmeyecek."
"Tamam merak etme. Hadi gorusuruz." Kerem telefonu kapattıktan sonra corbayı tepsiye yerlestirdi ve iceri goturmek icin arkasını dondugunde zeyneple karsılastı.
"Kiminle konusuyordun?" Dedi zeynep
"Hic bi arkadas"
"Peki benden sakladıgınız sey ne?" Dedi zeynep kaslarını catarken.
"Hic,hicbir sey." Dedi kerem telasla.
"Bide bana guvenebilirsin diyorsun."
"Zeynep bak.."
"Ne? Ne saklıyorsun benden kerem!"
"Tamam söyleyeceğim. Ama sakin ol lütfen."
"Ben sakinim!"
"Tamam. Doktor bir piskiyatriste görünmeni söyledi. Tabi senin kabul etmeyeceğini bildiğim için.."
"Elbette kabul etmeyeceğim. Benim dertlerimden kime ne?"
"Zeynep.."
"Kerem tamam. Bu konu kapandı.. piskiyatris falan istemiyorum."
"Peki."
"Gizli bir piskiyatris asla!"
"Tamam."
"Güzel. Ben çorba içmeyeceğim.."
"Neden?"
"Aç değilim."
"Güzel nasıl istersen. O zaman bana gidiyoruz."
"Hayır ya gitmiyoruz."
"Gidiyoruz." Kerem zeynepin kolundan cekistirdikten sonra zeynepi eve goturmustu. Kapıyı melis acmıstı ve zeynep basını one eğdi.
"Abi? Nerelerdesin sen?" Zeynep saskın bir halde kaldırdı başını 'abi' demişti.
"Geldim işte." Dedi kerem içeri girerken.
"Sen zeynep olmalısın." Dedi melis. "Hoşgeldin." Zeynep hafifce gülümsedi ve girdi içeri. Etrafa bakındıktan sonra keremin arkasından ilerledi.
"Merhaba zeynep. Ben aksel." Dedi aksel elini uzatırken. Zeynepte elini uzattı ve sıkıştırdıktan sonra koltuğa oturdu.
"Nasılsın?" Dedi aksel.
"İyi." Dedi zeynep sadece. Konuşmuyordu. Bir süre sonra zeynep elinde yiyeceklerle gelmişti. Ve doldurduğu masaya cağırmıştı herkezi. Zeynep aç olmadığını söyledi keremin kulağına ama kerem zorla oturtmuştu zeynepi sofraya. Bu sırada aksel zeynepin hareketlerini gözetliyordu. Keremden başka kimseyle konuşmaması ve iştahsızlığı çekmişti dikkatini. Kerem mutfağa gittiğinde akselde peşinden gitmişti.
"Ee ne diyorsun abi?" Dedi kerem.
"Bir çok olay yaşamış ve bu olaylardan sonra bu çesit tıranvalar çok normal fakat hasar almaması gerekiyor."
"Nasıl bir hasar?"
"Ruhen. Yani içine kapanık biri olabilir, ve yemek yemediğinden hastalanabilir. Ayrıca ani ataklar onu krize bile sokabilir. Sık sık bayılmaları ise buna bağlıyorum. Bu bayılmalar bir süre sonra ciddi krizlere bağlayabilir."
"Nasıl ya? Napmam gerek?"
"Sana güveniyor. Onu dinle.. beni dinlemez. Olayları,hislerini sana anlatmasını sağla. Bunu ancak sen başarabilirsin." Kerem durdu ve düşündü madem sadece kereme güveniyordu o zaman neden kaçınıyordu Keremden. Keremin kafasında milyonlarca soru işareti oluşmuştu. Zeynep için her şeyi yapabilirdi. Zeynepin yanından asla ayrılmayacaktı bu Cihanın kereme olan vasiyetiydi. Kereminde zeynepin yanından ayrılmaya niyeti yoktu zaten. Onunlayken mutluydu. Herseyi unuyordu.. kendi dertleri geride kalıyordu ve sadece zeynepin gülüşü beliriyordu. Hep içine dokunuyordu o gülüs. Ama o gülüşün tekrardan belirmesi sarttı ama nasıl?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden Ask
Romance'Mutluluk nasıl bi'şey?' * Bir aldatılış sonrası Karşılaşan kalpleri kırık iki insanın hikayesi.. Hikaye danısmanı ve kapak tasarımı ; Tutku * OYUNCULAR; -Zeynep- Hande Doğandemir -Kerem- Kerem Bürsin -Bora- Can Sipahi -Barış- İsmail E. Sasmaz -Meli...