11

18.6K 1.2K 179
                                    

Eraydan

Kollarımı bedenimin altındaki yastığıma biraz daha sararak başımı yastığa sürttüm. Ne kadar sertti bu yastık böyle. Kulağımın olduğu yerden kalp atış sesleri duymamla kaşlarımı çattım. Ne yani benim yastığımın kalbi mi vardı?

Anlık gelen aydınlanmayla başımı yastık dediğim şeyden kaldırarak neye sarıldığımı anlamak için o taraf doğru döndüm. Uyuyan bir afetle karşılaşmayı hiç beklemiyordum. Arkadaşlar şuan yatağımda resmen bir afet var.

Durun şimdi size günün bomba sorusunu soracağım. Efe'nin benim yatağımda ne işi vardı?

Ben hiçbir bok hatırlamıyorum düne dair. En son hatırladığım şey Aslıyı arayıp beni almasını istemiştim. Tabi bunu söyledikten sonrada mal gibi arkadaşlarımın gazına gelerek biraz daha içmiştim.

Elimi ağrıyan başıma atarak ovuşturdum. Bakışlarımı yanımda uyuyan afete çevirdim. Kaşlarını çatmıştı. Uyurken bile mi sinirli olur bir insan?

Parmağımı çatık kaşların arasına koydum ve düzelttim. Şimdi daha iyiydi. Bir şeyler mırıldanmaya başlamasıyla uyanacağını anlamıştım. Başımı tekrar kalbinin üstüne koydum ve kollarımı bedenine sardım. Neden yaptığımı sormayın bende bilmiyorum çünkü.

Alttan alttan yüzüne bakıyordum. Gözlerini aralamasıyla hızla gözlerimi kapattım. 

Aradan biraz zaman geçmişti. Tam gözlerimi aralayıp ne yaptığına bakacaktım ki kollarımdan tutarak bedenimi kendisinden ayırdı. Aman Ziya bey niye tadımızı kaçırıyorsun.

Bedenimi dikkatlice yatağın üstüne koydu. Sanki yeni uyanmış gibi gözlerimi araladım. Benden iyi oyuncu olurdu haa.

Sanki onu yeni görmüş gibi ''Efe!'' Demiştim şaşkın çıkartmaya çalıştığım sesimle.

''Efe ya Efe.'' Dedi sinirle. Siktir keşke ben uyuma rolüme devam etseydim. Çünkü şuan büyük bir azarın beni beklediğini hissediyordum.

''Ne işin var senin burada?'' Bunu rol gereği değil de gerçekten sormuştum. 

''Dün yaşına bakmadan kafayı bulurken iyiydi. Şimdi hatırlamıyor musun?'' Dedi sinirle. Demiştim ben size. Keşke uyuma numarasına devam etseydim.

''Şey ya..'' Dedim diyecek bir şey bulamadığım için.

''O kadar içki senin neyine acaba. Daha ben bu yaşımda bir kere bile içmemişim. Ama sen..'' Sinirli bakışlarını yüzümde dolandırıyordu. 

Hepsi o salak arkadaşlarım yüzündendi. Beni öyle bir gaza getirmiştiler ki, bende salak gibi içmiştim.

Birden başıma giren ağrıyla elimi başıma atmıştım. ''Salak çocuk.'' Bunu ağzından duymak garip hissettirmişti.  

''Gel önce bir şeyler yede ilaç iç.'' Yanıma gelerek bedenimi yataktan ayırdı. ''Nerede mutfak.'' Elimle gösterdiğim yere doğru ilerletmişti ikimizi de. 

Bu Efe mesajlardaki Efeyle aynı kişi miydi? 

Mutfak sandalyesine bedenimi bırakarak buzdolabının kapağını açtı. İçindekilere kısa bir göz attıktan sonra peynir ve domates çıkarmıştı.

''Ekmekler nerede?'' Dedi bedenini bana döndürürken. Masanın üstündeki ekmek sepetinden ekmek alarak ona uzatmıştım.

''Ben bunu hazırlayana kadar sende elini yüzünü yıka da gel hadi.'' Görmese bile başımı sallayarak onay vermiş ve mutfaktan çıkmıştım. 

Kendimi çok garip hissediyordum. Uzun zaman olmuştu birisi benimle bu derece ilgilenmeyeli. Alışık değildim ben. Bu zamana kadar sadece ben vardım. Şimdi Efe'nin yaptıkları ise çok garip hissettirmişti. 

''Oyalanmada gel hadi Eray!'' 

Hızlıca banyoya girerek elimi yüzümü yıkayıp ağzımı çalkaladım. Yandaki havluyla da yüzümü e ellerimi kurulayıp geri yerine bıraktım.

Mutfağa geri gittiğimde elindeki sandviçi  ve suyu masaya koyuyordu. ''Elimden ancak bu geldi. İdare ediver.''

''Sorun yok alışkınım. Teşekkür ederim.'' Dedim gülümseyerek yüzüne bakarken. Bana ufak bir tebessüm göndermiş ve tekrar yüzünü eski ifadesiz haline çevirmişti.

''Sen yemeyecek misin?'' Dedim elimdeki sandviçten bir ısırık alırken. ''Sen ye ben aç değilim.'' Kafamı sallayarak bir yudum su içtim.

''Dün seni yorduysam özür dilerim.'' Kim bilir neler yapmıştım. Aslı içince saçmaladığımı ve sapıttığımı söylemişti. Umarım kötü bir şey yapmamışımdır. Zaten Efe benden pek hoşlanmıyordu. 

''Sorun yok. Bir daha o kadar içme.'' 

Kafamı salladım ''İçmem zaten, ilk defa çok içtim bu kadar.'' Dedim sakince. Gerçekten de öyleydi. Bu sefer salak arkadaşlarımın gazına gelerek fazla içmiştim.

''Tek mi yaşıyorsun sen?'' Dedi konudan bağımsız bir şekilde. 

''Evet.'' Dedim mırıldanarak. İki yıldır tek yaşıyordum. Babamı hiç tanımamıştım, annemde iki yıl önce evlenmiş ve beni bir başıma bu evde bırakarak başka şehre taşınmıştı yeni kocasıyla. Her ay düzenli olarak para gönderse de bir kere bile beni ziyarete gelmemişti.

Zaten annem sevmezdi beni. Beraber yaşadığımız zamanlar bile tektim ben. Annem varla yok arasındaydı. Evlenince de komple silmişti beni. 

Efe modumun düştüğünü anlamış olacak ki daha fazla soru sormamıştı. Derin bir nefes aldım. Kaçan iştahım sandviçi Efe'nin hazırladığı aklıma gelince geri gelmişti. Elimdeki ekmeği dünyanın en güzel yemeğini yiyormuşçasına büyük bir iştahla yemeye başladım.

Son lokmayı da ağzıma atarak suyu kafama diktim. Bakışlarımı Efe çevirdiğimde gülümseyerek bana bakıyordu. Ona bakmamla boğazını temizleyerek yüzündeki gülümsemeyi sildi. 

''İlaç var mı? Yoksa alıp geleyim.'' Eczane dolabından bir ağrıkesici alıp geri mutfağa döndüm. Sürahiden bir bardak su doldurup ilacı içtim. 

''Aferin salak çocuk.''

Gözlerimi devirme isteğime engel olamadım. 

''Saat kaç ya?'' Dedim mırıldanarak. Telefonunu cebinden çıkartarak ekranı açtı. ''07.43''

İlk defa bir cumartesi günü bu kadar erken kalkmıştım. Telefonunu geri cebine koyacaktı ki telefonu çalmaya başladı. Kimin aradığına bakarak açtı ve kulağına dayadı telefonu.

''Unutmadım yenge, geleceğim birazdan.'' Neyi unutmamıştı acaba.

''Tamam geleceğim birazdan görüşürüz.'' telefonu kapatarak cebine koydu. Bakışlarını bana çevirerek ''Ben artık gideyim.'' Dedi mırıldanarak.

Ne kadar gitmesini istemesem de başımı sallayarak ''Sen bilirsin.'' Demiştim. Önce Efe peşinden de ben çıkmıştım mutfaktan. Dış kapının önüne geldiğimiz zaman hiç beklemeden kapıyı açtı ve ayakkabılarını giyindi.

''Tekrardan teşekkür ederim.'' Dedim mırıldanarak. 

''Daha fazla teşekkür etmene gerek yok Eray, görüşürüz.'' dedi asansörün düğmesine basarken. 

''Görüşürüz değil mi?'' Ağzımın içinde konuşmuştum. Duymamıştı büyük ihtimalle, zaten bende duyması için söylememiştim. ''Görüşürüz.'' Demiş ve asansöre binmişti.

---------------

Selam çukulatalarım.. Nasıldı bölüm, beğendiniz mi? Nasıl ilerliyor kitap? Sıkıcı mı yoksa eğlenceli mi? Ya da ne bileyim işte sizi rahatsız eden bir şey var mı kitapta. Hepinize kocaman öpçük :**

Fikirleri alayım..

Gökkuşağını ve Beren reisi sevin..

Oyun bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin