Oyun bxb

26

Okuldan sonra İlkerle bizim eve gelmiştik. Gelmiştik gelmesine ama geldiğimizden beri konuşmaması beni bir hayli geriyordu. 

Bir şeyleri anlamıştı ya da şüphelenmişti. Bilmiyorum..

''Onu seviyorsun değil mi Eray?'' Uzun süren sessizlikten sonra konuşmasıyla irkilmiştim.

''Ha, ne?'' dedim verecek cevap bulamayarak. Ne tepki vereceğini kestiremiyordum ve onu kaybetmekte istemiyordum. 

''Efeyi diyorum seviyor musun?'' dedi sorusunu yineleyerek. 

''Neden soruyorsun?'' Bakışlarımı o hariç her tarafta gezdiriyordum. Yüzündeki o iğrenme ifadesini görecek gücüm yoktu.

''Arkadaşın değil miyim ben senin?'' 

Kafamı salladım. Arkadaştan da öteydi İlker benim için. O yüzden onu kaybetmek istemiyordum. Ne onu ne de Uygar'ı.

''Öylesin.'' dedim ağzımın içinde mırıldanarak. Hâlâ bakışlarımı o hariç her tarafta gezdiriyordum. Elini çeneme atarak yüzümü yüzüne çevirerek göz göze gelmemizi sağladı. Yüzünde iğrenme belirtisi olmaması beni bir nebzede olsa rahatlatmıştı.

''O zaman söyle onu seviyor musun?'' 

Cevap vermeden gözlerimi gözlerinden çekerek arkasındaki tabloya baktım. Bu soruya verecek cevabım yoktu işte.

''Eray! Gözlerime bak ve cevap ver o çocuğu seviyor musun?'' Israrcı konuşmasıyla kaçışım olmadığını anladım. Umarım sende benden iğrenmezsin İlker.

''Hoşlanıyorum.'' dedim mırıldanarak. Bakışları sertleşti.

''Ne var aranızda?'' 

''Hiçbir şey yok.'' İlişkimizi kesmeseydi belki olabilirdi. Hem de ona ondan hoşlandığımı söyleyeceğim gün kesmişti ilişkimizi. İyi ki o gün ilk ben konuşmamıştım da ilk konuşma sırasını ona vermiştim. 

''Benden çekindiğin için..'' duraksadı birkaç saniye. Sonra cümlesini tamamladı. ''Yalan söylemiyorsun değil mi?'' 

''Gerçekten aramızda hiçbir şey yok İlker.'' dedim hızlıca. Kafasını salladı. Çenemdeki elinden kurtularak önüme döndüm. Birkaç dakika boyunca hiç konuşmadı. Bu beni germeye yetmişte artmıştı bile.

''O seni sevmiyor mu?'' 

Dudaklarımı büzerek kafamı iki yana salladım. Keşke sevseydi beni, birazcık bile olsa kabulümdü sevgisi. 

''Benimle olan tüm ilişkisini kesti.'' Üzgün çıkan sesime lanet etmiştim. 

''Homobofik mi yoksa, o yüzden mi kesti seninle olan ilişkisini.'' Kafamı 'hayır' anlamında iki yana salladım. Öyle olduğunu sanmıyordum. Eğer öyle olsaydı neden beni öpsündü ki. Öpmezdi değil mi?

''Senin bütün takıldıkların kız değil miydi? Yoksa yönelimini saklamak için mi kızlarla takılıyordun?'' 

''Hayır yönelimimi saklamak için değildi tabi ki, o kızları beğendiğim için onlarla takılıyordum. Ayrıca ben Efeyle tanışana kadar hiçbir erkeğe karşı bir şey hissetmemiştim. O ilkti..''

İlker kafasını sallayarak elini saçlarına atarak karıştırdı. Yüzüme bakmıyordu. Ağır mı gelmişti öğrendikleri. Benden uzaklaşmazdı değil mi? Emin olmam gerekiyordu bundan.

''İlker.''

''Efendim.'' dedi yüzüme bile bakmadan. Al işte uzaklaşacak benden. Hayatımda değer verdiğim birini daha kaybedeceğim. Buna dayanamazdım işte. 

Önce hiç tanımadığım babam sonra annem sonra Efe. Şimdi de İlker'i kaybedemem.

''Eray.'' 

İlker çenemden tutarak yüzümü yüzünü çevirdi. Elini yanaklarıma koyarak ne zaman aktığını anlamadığım göz yaşlarımı sildi. O sildikçe yerine yenileri akıyordu ama umursamadan tekrar siliyordu.