Oyun bxb

25

Bugün okula gelmeyi hiç istemiyordum. Çünkü bugün matematik dersine gelecekti Efe. O konuşmadan sonra görmemiştim bir daha onu. Bazen konuşmadığımızı unutuyor ve sohbetine giriyordum. O kadar alışmıştım ki ona. Boşluğa düşmüş gibiydim.

Son anda karar değişip okula gelmiştim. Ona acı çektiğimi belli etmeyecektim.

Nefes nefese sınıfa girdiğimde bütün bakışlar bana dönmüştü. Sırama ilerleyip bedenimi sıraya attım. Yorulmuştum..

''Günaydın canım sınıfım.'' dedim gülümseyerek. Herkesin ağzından 'günaydın' mırıltıları çıkmıştı. Ölü balık gibiydiler resmen.

''Bakıyorum da çok enerjiksiniz bugün Eray bey.'' Kiraz'ın gülümseyerek söylediği şeyle bende gülümsedim. Eski halimi dönmüştüm. 

''Her zamanki halim Vişne.'' Büyükçe göz devirdi. ''Ha ha ha, çok komiksin bakıyorum da.'' 

Gülerek İlker'e döndüğümde uyukluyordu sıranın üstünde. ''Pişt Ülker kalksana hoca gelecek şimdi.'' Ülker dedim de canım muhallebi çekti. 

''Dua et sana kıyamıyorum yoksa ölmüştüm şimdiye.'' Başını sıranın üstünden kaldırmış omzuma yaslamıştı. Elimi beline koydum. Uygar bugün annesiyle hastaneye gideceği için gelmemişti. O yüzden rahattım.

Boşta olan elimle telefonumu çıkararak hoca gelinceye kadar uğraşmaya başladım. Kapının açılmasıyla içeri Cihan ve Dilara hoca girdi. O yoktu sanırım.

Cihan gözlerini sınıfta dolaştırmaya başlayınca göz göze gelmiştik. Bakışlarını benden çekerek omzumda uyuklayan İlker'e baktı. Son kez bana bakarak Dilara hocayla beraber arka sıraya doğru ilerlediler.

Gelmemişti gerçekten. Yüzüme bakmaya yüzü yoktu belki de.

''Efendim Kaan abi.'' sınıf çok sessiz olduğu için Cihan'ın sesi buraya kadar geliyordu. Efe'nin abisi olan Kaan mıydı?

''Ben hocaya söylerim abi gelmesin.'' Gelmeyecek miydi? Bana ne ki ne bok yiyorsa yesindi. Artık umurumda bile değildi. 

''Tamam abi sen ikna etmeye çalış gelmesin o.'' Neden gelmesin? Bir şeyler mi oluyordu? 

 Dilara ''Gelmeyecek mi Efe?'' demişti mırıldanarak. Üzgün görünüyordu. Efe'den hoşlanıyordu sanırım o da. 

''Gelmese daha iyi olur ama biliyorsun huyunu gelir o salak.'' dedi Cihan sinirle mırıldanarak.

Kolumdan dürtülmemle İlker'e döndüm. ''Efendim.'' dedim elimdeki telefonumu sıranın üstüne koyarak. 

''İki saattir ekranı kapalı olan telefona bakıyorsun. İyi misin sen?'' Arkayı dinliyordum telefonun kapandığını bile fark etmemiştim ki.

''İyiyim.'' dedim inanması için gülümseyerek. Konusu geçince bile böyle oluyorsam yüzünü gördüğüm zaman ne yapacaktım. Hiç bir fikrim yoktu. 

Hocanın sınıfa girmesiyle İlker'in şüpheci bakışlarından kurtulmuştum. Hoca 'oturun' demiş ve hemen yoklamayı almaya başlamıştı. 

''Eray Zorlu.'' Sıranın bana gelmesiyle 'burada' diye bağırmıştım. Biraz fazla bağırmış olacağım ki Sinan hoca sabır çekerek yoklamayı almaya devam etmişti. Nihayet yoklama bittiğinde Sinan hoca ''Bugün dersi Cihan hocanızdan dinleyeceğiz. Gel bakalım Cihan.'' 

Cihan kendinden emin gülümsemesiyle tahtaya gelmişti. Aslında gideri vardı Cihan'ın da. Neler düşünüyorum ben. Offf..

''Cihan hocanız bugün limit konusuna giriş yapacak.'' demiş ve öğretmenler masasına oturmuştu Sinan hoca. Cihan derin bir nefes alarak anlatmaya başladı. Çok heyecanlı görünüyordu.

Nihayet birinci ders bitmiş ve teneffüs olmuştu. Cihanda Efe kadar olamasa da güzel anlatıyordu. Hoca sınıftan çıkmıştı ama Cihan ve Dilara çıkmamıştı.

İlker yanımda Cihan'ın ona teneffüsten sonra çözdüreceği soruyu çözmeye çalışıyordu. ''Çözebildin mi?'' dedim defterini incelerken. Kafasını iki yana sallayarak dudaklarını büzdü. 

''Hayır.'' defterini önüme çektim ve soruya baktım. Bu konuya Efeyle beraber çalışmıştık. Belki yapabilirdim. Soruyu incelemeye başladım. Sanırım yapabilirdim. 

Elindeki kalemini aldım ve soruyu çözmek için uğraşmaya başladım. 

''Buldum.'' Heyecanla kafamı kaldırmamla İlkerle yüz yüze gelmiştik. Salak gibi kalmıştım. O da geri çekilmiyordu. Kapı gürültüyle kapanınca irkilerek gelen kişiye baktım. Efe..

Ondan tarafa bakmamla göz göze gelmiştik. Çok solgun ve yorgun görünüyordu. Çökmüştü resmen. Bakışlarını benden alarak yanımdaki İlker'e çevirdi. Kaşları çatılmıştı.

"Efe! Gelme dedim sana değil mi?" Cihan hızla Efe'nin yanına gelerek onu arka tarafa doğru çekiştirip Dilara'nın yanındaki sıraya oturttu.

"Dinlenseydin keşke biraz." Dilara mırıldanarak konuşmuştu.

"İyiyim ben abartmayın." Efe gözlerini devirerek konuşmuştu. Bakışlarını yanındaki ikiliden çekip sınıfta dolandırmaya başladı. Hemen önüme dönerek sanki iki saattir onu izlemiyormuşum gibi İlker'e baktım. Çatık kaşlarıyla bana bakıyordu.

"Bir şey mi oldu?"

"Yok." dedi ve önüne döndü. Buna ne olmuştu şimdi aga.

Ders zili çalınca Sinan hoca saniyesinde içeri girmişti. Kapının önünde bekliyordu herhalde adam.

Efe hocaya bakarak "Hoş geldin Efe, geçmiş olsun." demişti.

"Hoş buldum."

Geçmiş olsun mu? Neyi vardı ki onun?

Neden onu umursuyorum ki hâlâ onu. Hemde duygularımla oynamasına rağmen. Ne kadar salaktım ben. Birde ondan vazgeçeceğim diyordum.

Kalbim düşüncelerimin aksine onu görünce deli gibi atmaya başlamıştı.

Cihan tahtaya kalkarak İlker'i de tahtaya çağırdı soruyu çözmesi için.

Siktir ben sadece soruyu çözmüştüm. Nasıl çözüldüğünü İlker'e anlatmamıştım ki.

"Hocam ben çözemedim ama Eray çözdü. O çözsün."

Hızla kafamı döndürerek İlker'e baktım. Ne sik saçmalıyorsun sen yaa.

"Öyle mi? Gel bakalım o zaman Eray." Hoflayarak tahtaya çıktım ve soruyu çözdüm. Umarım yanlış değildir. Umarım...

"Aferin." Yerime giderken Efe'nin gurur dolu bakışlarıyla karşılaşmıştım. Ona baktığımı fark ettiğinde hemen bakışlarını kaçırmıştı.

Birkaç saniye bile olsa konuştuğumuz zamanlarda ki gibi hissetmiştim.

Neden böyle olmuştu ki?

"Oğlum ne dikiliyorsun orada yerine geçsene." Sinan hocanın konuşmasıyla tüm sınıf kahkaha atmıştı. Hızla giderek yerime oturdum.

İyice salaklaşmıştım. İlker'e baktığımda sanki bir şeyleri anlamış gibi yüzüme bakıyordu.

Şimdi sıçmıştım işte..

Selam çukulatalarım.. Nasıldı bölüm, beğendiniz mi? Çok sövmeyin bana haa. Hepinize kocaman öpçük :***

Burayada shiplerinizi yazın bakim.

Fikirleri alayım..

Gökkuşağını ve Beren reisi sevin..