16

16.8K 1.2K 285
                                    

Gelecekteki manit: Eray. (08.02)

Eray: Efendim.

Gelecekteki manit: Gittin mi okula?

Eray: Yok daha çıkmadım evden.

Eray: Birazdan çıkacağım.

Gelecekteki manit: İyi o zaman.

Gelecekteki manit: Seni aradığım zaman aşağı in, beraber gidelim.

Eray: Kendim gidebilirim.

Gelecekteki manit: Aynı yere gidiyoruz zaten Eray.

Gelecekteki manit: Sende geldiğin zaman araba daha fazla benzin yakmıyor.

Eray: Bizim okula mı geliyorsun?

Eray: Neden?

Gelecekteki manit: Sabahları daha mı salak oluyorsun ne?

Gelecekteki manit: Staj yapacağım ya hani sizin okulda.

Eray: Aklımdan çıkmış.

Eray: Bu kadar erken olmak zorunda mıydı yaaa.//

Gelecekteki manit: Neyse ben evden çıkıyorum sende hazırlanıyor musun ne yapıyorsan yap.

Gelecekteki manit: Aradığımda da aşağı inersin.

Eray: Emrin olur patron.

Gelecekteki manit: Salak çocuk.

********

Elimdeki tosttan kalan son parçayı da ağzıma atarak hızla odama koştum. Daha üstümü giyinmemiştim.

Dolabımdan siyah bir sweat ve okul üniformasını aldım. O iğrenç üniformayla dolanmayı sevmiyordum o yüzden üstüne sweat giyinecektim. 

Elimdekileri üstüme geçirdikten sonra aynanın karşısına geçip saçlarımı düzelttim. Komodinin üstündeki parfümü elime aldım. Sıkmaktan vazgeçip geri yerine koydum.

Aynadaki son halime baktım. ''Taş gibisin be oğlum.''

Mutfaktan gelen telefonumun sesiyle masamdaki çantamı aldım. Mutfağa gidip telefonumda alarak evden çıktım. 

''Kapının önündeyim.'' 

''Geliyoruum.'' dedim heyecanla. Telefonu suratıma kapatmasıyla şokla birkaç saniye duraksadım. Ama beklerse daha çok kızacağını düşünüp adeta uçuşa geçmiştim. Merdivenleri üçerli üçerli indikten sonra nefes nefese kalmıştım. Ne vardı yani bir kerede asansör benim olduğum katta dursa.

Kapının önündeki tanıdık arabaya ilerledim. Ön koltuk dolu olduğu için arkaya geçtim. ''Günaydıın.'' dedim büyük bir enerjiyle. 

Efe kısaca ''Günaydın.'' Demiş ve arabayı çalıştırmıştı. Bakışlarımı öbür çocuğa çevirdim. Uyuyordu galiba.

''Bu kim?'' dedim çocuğu incelerken.

''Cihan.'' Dedi Efe yanında oturan çocuğa kısa bir bakış atarak. Aslıyla birleşip beni Efeyle tanıştıran koca gönüllü insan sensin demek ha. Vay bee.

Okula gidene kadar arabada Cihan'ın homurtuları dışında ses çıkmamıştı. Efe arabayı okulun önüne park etmiş ve yanındaki bedeni uyandırmaya çalışıyordu.

''Lan Cihan kalksana. Şhtt kime diyorum, kalksana oğlum.'' Efe Cihan'ı dürterek uyandırmaya çalışıyordu. Ama Cihan birkaç mırıltı çıkarıp uyumaya devam etmişti.

''Hay seninle gelen aklımı sikeyim.'' demiş ve Cihan'ın bacağına vurmuştu Efe. Cihan yerinden sıçramış ve Besmele çekmişti. O kadar komik gözüküyordu ki. Dayanamayıp kahkaha attığımda Efe bana bakmış ve gülümsemişti.

Efe bana gülümsemişti..

''Hadi inelim artık arabadan yoksa geç kalacağız.'' Efe arabadan indiği zaman peşinden bende inmiştim. Cihan ise hâlâ uykulu olduğu için yavaş hareket ediyordu. Efe ise sinirle Cihan'a bakıyordu. 

Yanına giderek bakışlarının bana dönmesi için boğazımı temizledim. Bakışlarını anında bana dönmüştü. ''Çocuk yeni uyandı, bakma öyle öldürecek gibi.''

Omuz silkti. Bakışlarımı yüzünden alıp bahçeye çevirdim. Sıla ve Ceylin okuldan giriyordular. Efeyi görseler anında yanına gelecekleri için bakışlarımı hızla Efeye çevirdim. Bir şey yapmam lazımdı.

''Hadi sizi öğretmenler odasına götüreyim. Dersin başlamasına az kaldı.'' dedim Efe'nin kolunu tutup çekiştirerek. 

''Sakin ol güzelim. Gideceğiz şimdi.'' 

Güzelim..

Efe bana güzelim dedi. Ne tarafa öleyim ben.

Erime moduna girmek üzereyken hızla kendimi toparladım. Tamam Efeyi görecektiler ama ne kadar geç o kadar iyi.

Cihanda yanımıza geldiği zaman okuldan içeri girmiştik. Onları öğretmenler odasının önüne getirdiğimde Efe elini saçlarıma atarak karıştırdı. 

''Sağ ol Eray, hadi git sende sınıfına. Geç kalma.'' Mal gibi kalakaldığımda Efe gülerek parmağını alnıma koyarak beni geriye ittirdi gülerek. ''Git hadi geç kalacaksın.''

Bu kadar güzel gülme şerefsiz. Kalbim duracak.

Sınıfa gittiğimde sınıfın çoğu gelmişti. İlker daha gelmemişti, Uygar ise  sırasında uyukluyordu.

''Günaydın!'' dedim büyük bir enerjiyle sınıfa dalarak. Uygar gözlerini aralayarak ''Günaydın aşkım.'' demiş ve uyuklamaya devam etmişti.

Uygar'ın arkasındaki sırama geçerek yayıldım. Bugün keyfim yerindeydi. Hem de ilk ders edebiyat olmasına rağmen.

Bugün matematik dersimiz var mıydı bizim? Allahım lütfen olsun. Daha önce matematik dersi için dua edeceğimi söyleseler götümle gülerdim. Hayat bu işte neler yaptırıyor insana.

''Kiraz!'' dedim en önde oturan kıza. ''He gülüm.'' Demişti karşılık olarak. 

''Matematik dersimiz var mı bizim bugün?''  Elini çenesinin altına koyarak düşünmeye başladı. ''Üçüncü ve dördüncü ders galiba.''

''Anladım.'' dedim önüme dönerek. 

''Niye sordun?'' 

''Hiiiç öylesine.'' dedim daha fazla sorgulamasını istemeyerek. Ki sorgulasa verecek cevabım bile yoktu.

Gözlerimi ölü gibi olan sınıfta gezdirdim. ''Az enerjik olun lan. Ölü balık gibi bakıyorsunuz.'' Dedim gülerek. Tabi ki sınıftakiler beni umursamamıştı. İt sürüsü sizi ne olacak.

Çantamdan edebiyat kitabımı çıkardım ve en son ne işlediğimize göz attım. Zeki öğrenciydim oğlum ben. Matematik özürlüsü olmamı saymazsak tabii..

------------

Selam çukulatalarım.. Nasıldı bölüm, beğendiniz mi? Öbür bölüm buradan devam edeceğiz. Devamını da eklersem bölüm çok uzun olurdu ve bende siz sıkılırsınız diye ikiye bölmeye karar verdim. Öbür bölümü de yazdığım zaman yayımlayacağım. Hepiinize kocaman öpçük :**

Fikirleri alayım..

Gökkuşağını ve Beren reisi sevin..

Oyun bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin