İçinde olduğum karmaşa endişe miydi yoksa tarifi edilemez başka bir duygu muydu bilmiyordum.
"Sikeyim! Yazgı."
Korkulu gözlerle yerdeki onlarca bedenin arasında gözüm onu arıyordu. Ölmüş müydü?
Titreyen bacaklarım ve karnımdaki sancılar bakmaya bile korktuğum cesetlerin arasında adım atmayı zorlaştırıyordu. Sesim sanki yok olmuş bir daha hiç konuşamayacakmışım gibi kısılmıştı.
Kan kokusu midemi bulandırıyordu
"Nerdesin?!" Sesin fırtına öncesi sessizliği sürdüren evde yankılanırken kimseden ses çıkmıyordu.
Ağlamak istemiyordum.
Saatler öncesinde her şey Yazgı'nın kontrolü dışında ilerlemişti. Düşmanının bu kadar hızlı hareket edebileceğini düşünemeyip uyuşuk davranmıştı. Fakat Yazgı'nın gücü onları korkuturdu değil mi?
"Y-yardım edecek kimse yok mu?" Karnıma ara ara gelen sancılar dayanılacak gibi değildi.
Yerde yatan onlarca cesetle birlikte yanlız kaldığımı ve beni kimsenin duymadığını anladığımda vücudum sıcağa rağmen titremeye başladı. Sakin olmaya çalışırken aslında nefeslerimi kontrol edemiyordum.
Yazgı kendi kadar güçlü sayılabilecek birinin elindeydi yada burada ölüydü.
Midemdeki baskı daha da arttı.
Geniş salona zar zor geçtiğimde buğulu gözlerimden görebildiğim tek şey beyaz zeminin kan gölü olması ve burada canice öldürülmüş bedenlerdi.
Nefes almayı unuttuğumda gözlerimi sımsıkı kapattım. Cansız bedenleri görmek idtemiyordum. Sesimi duyacak bir kişi bile yoktu. Karnıma sarılırken ayakta durmaya çalıştım.
Artık gözyaşlarımı tutmadım. Hıçkırıklarımın arasında omuzlarım bile sallanıyordu.
Boğazım yırtılırcasına bağırdığımda kimse sesimi duymadı.
Gökyüzü her zamanki kasfetine bir de yağmur bulutlarını eklemişti. Tuttuğum nefesimi rahatsız şekilde bırakırken bakmaya bile korktuğum bedenlere gözüm kaydı.
Hepsi Karadağ'ı şüphesiz koruyacak adamlardı. Gözümden akan yaşlar arasında onun iyi olmasını her şeyden çok istiyordum.
Bunu onun için değil bu cehennemde tek kalmamak ve mental sağlığım için istiyordum.
Yazgı Karadağ, o bipolar adam böyle basit bir ölümü haketmiyordu.
Aldığım nefes boğazımı yırtacaktı.
Karnıma giren şiddetli sancıyla çığlık attığımda ayakta durabilmek için duvara tutunmaya çalıştım.
"AHH!"
Bedenimi kasıp kavuran sancı tüm bedenimi ele geçirmek ister gibi yayılırken kendimi yere bıraktım.
Davul görünümdeki karnım nefes alırken bile geriliyordu. Bebek olan bitenin farkındaymış gibi duruma ayak uyduruyor, acısını gösteriyordu.
Yüzümü acıyla buruşturduğumda aklımdaki tek düşünce tıpkı Yazgı'nın beni bu cehennemde yanlız bırakması gibi onunda beni bırakma ihtimaliydi.
Ona bir şey olmasını istemiyordum fakat gittikçe artan acı ve ağrılarım onu benden koparacağını haykırmak ister gibi dışarı vuruyordu.
"Y-Yazgı lütfen b-eni kurtar." Başımı yere bıraktığımda acıyla baş edebilmek imkansızdı. Hıçkırıkların arasında konuşmak bile imkansızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRET +18
Teen Fiction"Adım Yazgı Karadağ." Adını tane tane, vurgulayarak söyledi. "Ölüm seni korkutmuyorsa..." Dedi üzerimdeki vücuduyla daha çok ezerek. "Günlerce inletirim seni altımda! Ölmek için yalvarırsın!" (Duyar kasan embesiller uzaklaşsın. Zorla okutmuyoruz.)