"BENİM İZNİM ALINMADAN NASIL BEBEĞİMİ ONUN ALMASINA İZİN VERİRSİNİZ!" Bütün engellere rağmen acıyla ayağa kalktığımda halsizlikle bayılacak gibi oldum.
"Esila hanım-"
"KESİN SESİNİZİ!"
Kimsenin dokunmasına izin vermeden yatağa tekrar otururken gözlerimi yere sabitledim.
Bebeğimi alıp gitmişti. Beni umursamadan burada bırakıp bebeğimle gitmişti!
"Hepiniz odadan çıkın!" Doktor tereddütte kalırken başımı kaldırıp gözlerimi yaşlılıktan buruşmuş yüzüne sabitledim.
"ODADAN SİKTİR OLUP GİDİN!"
Doktor kapıyı açtığında kapıdaki korumalara ve oldukça kalabalık olmalarına gözüm takıldı. Herkes odayı terk ettiğinde yatak başlığına yaslanıp karnımdaki dikiş acılarını umursamadan dizlerimi kendime çektim.
Nefes alamıyor en çokta kendime kızıyordum. Nasıl bu kadar kör olabilmiştim? Beni siklemeyen bir adamdan intikam alabilmek için hırsıma yenilip ona çocuk bile doğurmuşken beni böyle orta yerde bırakmıştı.
Ben kızımı kaybetmiştim. Daha yüzünü bile göremediğim, kucağıma almama fırsat bile tanımadan oğlumu da benden almıştı.
Nefretin rengi olmazdı fakat ona karşı katrandan daha koyu bir nefret besliyordum.
Hayatımı varlığıyla mahvetmesi yetmiyormuş gibi birde tek varlığım olduğunu düşündüğüm bebeklerimi benden almıştı.
Derin nefes almaya çalışırken üzerimdeki hastane kıyafetini yırtmak ister gibi vücudumdan çıkarttım.
Bedenimdeki dinmeyen acı ve mental sağlığımın tamamen çökmesine rağmen ağlayacak halde değildim. Öfke hepsine ağır basıyordu.
Kapıdan gelen sesler ve ardından açılan kapıyla gördüğüm silüet şaşırmama sebep oldu.
"Gizem?" Başı bükük hüzünle içeri girdi. Ağlamaktan gözleri kızarmıştı.
"Sizi tekrar gördüğüme sevindim Esila Hanım." Seruma öylesine dokunduğunda gözlerini bana değdirmekten çekiniyordu.
Masumluğunu birkez daha kıskandığımda yüzündeki gülümsemenin silinmiş olmasına acıdım.
"Gizem bebeğimi kaybettim." Yanağından süzülen damlayı aceleyle sildi.
"Bebeğiniz için üzgünüm." Odadan ayrılmak için adım attığında onu durdurdum.
"Neden böyle davranıyorsun? Sende mi beni yalnız bırakıyorsun?!"
"Bana verilen emri yerine getirmeliyim."
Yazgı'nın Allah belasını versin.
"Yazgı verdi değil mi bu emri?!" Korkuyla arkasına döndüğünde cevap vermek yerine kibarca gülümsedi.
"Bir isteğiniz olursa isteyebilirsiniz."
Yenilgiyle başımı olumlu anlamda salladım.
Senin hiç arkadaşın yok Esila.
Senin hiç kimsen yok.
"Bana telefonunu ver." Elimi telefonu vermesi için uzattım.
"Lütfen başımı belaya sokmayın."
"GİZEM BANA TELEFONUNU VER!"
Titreyen elleriyle telefonu uzattığında arama tuşlarını açıp ezberimde yıllardır olan numarayı tuşladım.
Üçüncü çalışan sonra açıldığında artık yoluma bakma zamanıydı.
"Avukat Filiz Denizer buyrun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRET +18
Teen Fiction"Adım Yazgı Karadağ." Adını tane tane, vurgulayarak söyledi. "Ölüm seni korkutmuyorsa..." Dedi üzerimdeki vücuduyla daha çok ezerek. "Günlerce inletirim seni altımda! Ölmek için yalvarırsın!" (Duyar kasan embesiller uzaklaşsın. Zorla okutmuyoruz.)