Bu Yazgı benim tanıdığım Yazgı değildi. Cani, zorba ve düşüncesiz halinden çok uzaktı...
Yataktan kalktığımda duş almak için banyoya adımladım. Saat dokuza yirmi beş vardı. Barlas'ın beslenme saati daha gelmemişti.
Ilık suyu açtığımda jakuziye çıplak bedenimi bıraktım. Yeni evimiz oldukça büyük ve eskisine tezat görkemliydi.
Korumalar ve güvenlik sistemleri en üst düzeyde olduğu için oldukça rahattım fakat içimi kemiren tek düşünce bu evin yeni Karadağ Malikanesi olmasıydı.
Yazgı'nın evinde yaşanan silahlı saldırıdan sonra çok sıkı önlemler almıştı ve bir daha yaşanmasına müsade etmeyecekti.
Malikanenin, geniş bir arazide ormanla denizin arasında uzun duvarlarla korunan geniş bir bahçesi vardı. Duvarlar ormanın arkasını sarıyor malikaneyle yeşilliği ayırmıyordu. Yatak odaları orman manzarasına bakarken diğer odalara deniz manzarası eşlik ediyordu.
Diğer evin geçmişi ne kadar karanlık olursa olsun bu evin geleceği aydınlık kalacaktı.
Bedenimin dinlendiğine tatmin olduktan sonra jakuziden çıkıp odaya ilerledim. Giysi odasına üzerimdeki bornozla girdiğimde aynanın karşısına geçtim.
Küçüklüğümden beri ilgisini hiçbir erkeğin cekemediği bir kız olmuştum. Kimsenin beni tatmin edemeyeceğini düşünürdüm. Tâki Karadağ'la tanışana kadar.
Bornozu omuzlarımdan yere saldığımda gözlerim bedenimde gezindi. Bedenine ve kendine aşık bir kadındım.
Başarı, hırs ve güzellik hepsi benim için çok önemliydi.
Mutlu bir çocukluk geçirmemiştim ama çocukluğuma da küs değildim.
Bornozu omuzlarımdan yere saldığımda dolabı açıp sütyen takımlarıma baktım. Rengarenk çekmecenin içinde gözlerimi kapatıp parmaklarımı gezdirdim.
"Hm sen." Parmaklarım bir takımın üzerinde durduğunda gözlerimi açtım.
Mor. Bu rengi seviyordum.
Aynanın karşısına geçtiğimde vücuduma uzun uzun baktım. Yeni doğum yapmış bir kadına göre kilo fazlalığım yoktu. Denizer kadınları olarak bizim genetiğimizde bu vardı.
Acınası bir durumdu fakat kötü günler geride kalmıştı. Umarım.
Üzerimi giydiğimde uzun siyah saçlarımı boynuma atıp parfümümü sıktım. Odadan çıktığımda Barlas'ı görmek için karşı odaya geçtim. Uyuyordu.
Odası erkek bir bebeğe göre dizayn edilmişti. Mavi renk sıkıcı bir şekilde odayı esir almış olsada hoş bir deniz esintisi manzarasıyla bütünleşiyordu.
Gizem hemşireliğe ara verip Barlas için neredeyse kul köle oluyordu. Ona minnettardım.
Uyuyan bebeğimi uyandırmadan minik burnunu öptüğümde kapıyı yavaşça kapattıp merdivenlere doğru yöneldim. Sanki ev bu gün boş gibiydi. Yazgı neredeydi? Diğer çalışanlar? Arven?
Karadağ Malikanesi üç katlı ve oldukça genişti. Yazgı bu evin inşasını hapisten çıktığı gibi başlatmıştı ve her odasını kendi zevkine göre şekillendirmişti.
Arven artık bizimle beraber yaşıyordu. Tek başına o iğrenç anılarla dolu eski Karadağ Malikanesinde kalmayı istemiyordu. Bu ev oldukça donanımlıydı ve her şeyden önce kendi geçmişlerini hatırlatmıyordu.
Geçmişleri onları güçlü kılıyor, asla deviremiyordu. Arven, Cihangir Karadağ'ın öldüğü haberini aldığında hiçbir tepki vermedi.
Neden babamı öldürdün yada nasıl kendi babanı öldürürsün? gibi bir tepki beklesemde hiçbir tepki vermemişti. Her şeyin farkındaydı ve babasının bu muhtemel sonu hakettiğini biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRET +18
Teen Fiction"Adım Yazgı Karadağ." Adını tane tane, vurgulayarak söyledi. "Ölüm seni korkutmuyorsa..." Dedi üzerimdeki vücuduyla daha çok ezerek. "Günlerce inletirim seni altımda! Ölmek için yalvarırsın!" (Duyar kasan embesiller uzaklaşsın. Zorla okutmuyoruz.)