MEDYA: Yazgı Karadağ
Gözlerimi zonklayan başımın ağrısıyla açtığımda yabancı bir odada, yabancı bir yatakta yatıyordum. Başım deli gibi dönüyordu.
Odaya hakim olan mükemmel bir koku vardı. İnsanı baştan çıkaracak bir kokuydu bu...
Yatakta oturur pozisyona geldiğimde tek hatırladığım dün bizimkilerle kulübe gittiğimizdi. Yataktan kalktığımda düşünmeye çalıştım fakat tamamen karanlıktı. Başımı sıkıca tuttuğumda saçlarımı çekiştirerek bıraktım.
Ne olmuştu bana? Burası neresiydi?
Gösterişli bir ev olduğu bulunduğum odadan belli oluyordu. Siyah ve gri renklerinin hakim olduğu oda tam bir erkek odasıydı.
Benim bu evde ne işim vardı?
Sarsak adımlarla odadan çıkıp koridorun sağ tarafındaki merdivenlere adımladım. Evde başkasına ait hiçbir ses yoktu. Çıkan tek ses ayak seslerimdi. Bunu umursamadan salona doğru çıplak ayaklarımla yürüdüm.
Bahçe kapısı olduğunu düşündüğüm büyük cam kapının önünde elinde tuttuğu içki kadehiyle dışarıyı izleyen adam vardı.
Kimdi? Beni buraya getirmesinin bir nedeni olmalıydı ve herhangi bir yerimde bir şey olmadığına göre bana zarar vermeyeceti.
Korktuğumu belli edersem kaybederdim.
Umursamaz Esila olarak büyük krem koltuğa doğru adımladım. Ayakta dikilen adam geldiğimi fark ederek tepkimi izlemeye başladı.
Gözleri nefret doluydu.
Rahat tavırlarla koltuğa yerleşip masanın üstünden el sallayan sigara paketini elime alıp bir dalını parmaklarımın arasına yerleştirip yaktım.
Derin bir nefesi içime çekerken bakışlarımı adama çevirdim. Gözlerini kısmış beni izliyordu.
Fazla yakışıklıydı. Sessizliği bozan taraf ben oldum."Kimsin sen? Ne işim var burada?"
Asıl vermem gereken tepkiyi aldığında yavaş adımlarla karşımdaki koltuğun yaslanma yerine kollarını koyup heybetli vücudunun ağırlığını koltuğa verdi. Gözleri çatık kaşlarının altında kısık kalıyordu fakat yeşil olduklarını anlamamak imkansızdı.
"Seni bıraktığım gibi bulmak isterdim Esila Denizer."
"Ne saçmalıyorsun?"
Delici bakışları bacaklarıma kaydığında elbisenin olması gereken yerden yukarı kaydığını fark ettim.
Çekinmeden bacaklarıma arsızca bakmak onu rahatsız etmiyorsa kendini toplaması gereken kişi ben değildim.
"Sorumun cevabı bu değil."
"Beni tanımıyor olmana şaşırdım." Verdiği cevaba göz devirirken parmaklarımın arasındaki sigaradan derin bir nefes daha aldım.
"Sorumun cevabı bu değil."
Cevap vermek yerine yaslandığı yerden dikleşerek tepeden yüzüme baktı tepeden diyorum çünkü boyu fazla uzundu.
"Uyandığın odaya gidip duş al ve üstündeki bez parçasından kurtulup buraya gel."
Emir dolu cümlesi ve üzerimdeki binleri verdiğim elbiseye bez parçası demesi sinirimi bozmuş en çokta sorularıma cevap vermemesi deli etmişti.
"Tanımadıklarımdan emir almıyorum... Gerçi kimseden almıyorum!" Bu kadar itaatsiz olmam onu sinirlendirmişti.
"Cevabını almak için çok zamanımız var. Şimdi sana dediklerimi yap!" Sert ve otoriter ses tonu irkilmeme neden olurken elimdeki sigarayı masanın üstündeki objenin içine bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRET +18
Teen Fiction"Adım Yazgı Karadağ." Adını tane tane, vurgulayarak söyledi. "Ölüm seni korkutmuyorsa..." Dedi üzerimdeki vücuduyla daha çok ezerek. "Günlerce inletirim seni altımda! Ölmek için yalvarırsın!" (Duyar kasan embesiller uzaklaşsın. Zorla okutmuyoruz.)