"Bahçe fantezisi diye bir şey duymuştum." Gözlerindeki ışık bir anda parlarken elimdeki bahçe planlaması kataloğunu masaya gelişi güzel attım.
Gözlerim uçsuz bucaksız, çeşit çeşit ağaçların bulunduğu bahçedeydi. Yazgı ise fantezilerle dolu bir adamdı.
"Nasıl bir fanteziymiş bu?" Elini bacağıma attığında sinsice gülümsedim.
"Nasıl fantezilerden hoşlanırsın?" Eli kasığımda gezintiye çıkarken boynuma öpücük bıraktı. Utanmasam inleyecektim.
"Seninle yaşadığımız fanteziler." Kendimi tutamayıp kibar bir kahkaha attığımda başını karnıma bıraktı.
"Bence deneyebiliriz."Ellerimi saçlarında gezdirmeye başladığımda tekrar bahçeye baktım. Her çeşit ağacın bulunduğu bahçe özenle bakılıyordu. Tek bir yabancı ot yoktu. Denizin huzur verici sesi kulaklarıma dolarken hemen yan koltukta ki Barlas'ın pusetine uzandım.
Huzur içinde uyuyordu.
"Deneyelim." Yazgı başını gökyüzüne çevirdiğinde yeşil gözleri canlılıkla patladı. Tehlikeli şeyler düşündüğü kesindi.
Bedenini kucağımdan kaldırdığında hızlıca Barlas'ı öpüp eve girdi.
"E hiçbir şey söylemeden mi gidiyorsun?" Kendi kendime gülerken Barlas'ı da alıp eve geçtim.
Elena salonda, elindeki dergileri karıştırırken dudaklarında gurur gülümsemesi vardı. Dikkatle sayfaları incelerken karşı koltuğa oturdum. Barlas'ın küçük bedeni kucağımdaydı ve bebeksi kokusunu doya doya içime çekiyordum.
"Esila şuna bakmalısın." Dergiyi uzattığında Barlas'ı bırakmayacağım için mahcupca gülümsedim. Aynı şekilde gülümsediğinde ayağa kalkıp yanıma oturdu.
Dergiye baktığımda dudaklarım memnuniyetle kıvrıldı.
Örnek mücevherlerin hepsinde ismim yazıyordu. Elizabeth'in mücevher kataloğu olmalıydı.
"Bundan haberin var mıydı?"
Mücevherlerin her biri harikaydı ve Yazgı'nın bunu yaptırabileceği hiç aklıma gelmezdi.
"Yazgı çıktı mı?" Başını olumlu anlamda salladığında kataloğu masaya gelişi güzel attım. Katalog kapağı kendiliğinden kapandığında işte şimdi gerçekten şaşırmıştım.
Esila. Büyük süslü harflerle yazılı ismimi gördüğümde Barlas'ı kibarca koltuğa bırakıp kataloğu tekrar elime aldım. Esila'nın altında aynı yazıyla fakat küçük harflerle gem yazıyordu.
Esila Gem.
"Nasıl yani?" İsmim marka ismiydi.
"Esila?" Başımı kaldırdığımda Arven'le Sarp'ı elindeki poşetlerle salona girerken gördüm. Elena odasına çıkıyordu.
"Bundan haberiniz var mı?" Kataloğu gösterdiğimde Arven gülümsedi.
"Senin yok mu?" Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Esila Gem. Çok güzel mücevher takılar... Esila gerçekten harika değiller mi?" Aklım karışmıştı.
"Elizabeth devam ediyor mu?"
"Evet. Çok yakında iki sağlam rakip olurlar." Sarp elindeki poşetleri hizmetliye verdiğinde yeğenini kucağına aldı.
"Bende sevmek istiyorum." Barlas'ı halası ve amcasına bırakıp yatak odasına çıktım. (Sarp Yazgı'nın çocukluk arkadaşı o yüzden amca.)
Yazgı değişiyordu. Hemde fazlasıyla.
"Esila hanım bir isteğiniz var mıydı?" Karşımdaki hizmetliye başımı yerden kaldırmadan cevap verdim.
![](https://img.wattpad.com/cover/213589888-288-k679233.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRET +18
Teen Fiction"Adım Yazgı Karadağ." Adını tane tane, vurgulayarak söyledi. "Ölüm seni korkutmuyorsa..." Dedi üzerimdeki vücuduyla daha çok ezerek. "Günlerce inletirim seni altımda! Ölmek için yalvarırsın!" (Duyar kasan embesiller uzaklaşsın. Zorla okutmuyoruz.)