3.0

68.7K 2.3K 399
                                    

Medya: Esila KARADAĞ

İçimdeki yangın hiç dinmeyekmiş gibi bedenimi de etkisi altına alıyordu. Vücudumun yandığını hissediyordum.

Barlas'ın odasına girdiğimde Gizem'in onu uyuttuğunu gördüm. Yanına gidip burnuna minik bir öpücük bıraktığımda yüzümde tebessüm belirdi. Anne olmak...

"Esila hanım siz iyi misiniz?" Gözlerim Barlas'tan Gizem'in gülümseyen yüzüne döndü. Başımı belli belirsiz salladığımda gözüme üçlü komodinin üstündeki sarı peluş ayı takıldı.

Benim sarı peluş ayım! Çocukluğum boyunca elimden bırakmadığım sarı peluş ayım!

Hızla elime aldığımda anlamsız bakışlarımı üzerinde gezdirdim.

"Bu nasıl geldi?"

"Efendim anneniz Filiz Hanım Barlas için hediye etti, diğer oyuncaklarla beraber." Komodinin üzerindeki diğer oyuncaklarda bakışlarımı kısaca gezdirdiğimde tekrar peluşa baktım.

"Ne zaman?"

"Yazgı Beyin akşam yemeği için çağırdığı gün." Nasıl şimdiye kadar görememiştim?

Filiz Denizer öylesine oyuncak alan bir kadın değildi. Onu iyi tanıyordum. Peluşun her tarafını incelediğimde kolunun altındaki küçük yırtığın dikildiğini gördüm.

Peluş elimde odadan çıktığımda Yazgı'nın yatak odasından çıktığını gördüm. Gözleri kısa süre yüzüme odaklı kalsa da sonrasında peluşa sabitlendi. Onu umursamadan odaya geçtiğimde elindeki laptopla çalışma odasına devam etti.

Peluşun ağırlığı eskiye nazaran artmıştı, içinde bir şey vardı. Annemin aklından ne geçiyordu?

Yeni dikilmiş yırtığı bulduğumda var gücümle asılıp yırttım. Pamuklarla birlikte yere düşen telefona gözlerim kocaman baktım.

Delirmiş olamazdı.

Telefon eski model ve küçüktü.

Tek numara kayıtlıydı. Annemin. Hiç düşünmeden ismine bastığımda ikinci çalışta açtı.

"Bu ne demek oluyor?"

"Esila telefonu bulacağını biliyor-"

"Sen aptal mısın? Ben değil Yazgı bulsaydı şuan neler olabileceğini tahmin edebiliyor musun?"

"Yazgı zeki bir adam ama bu kadar ince düşünceli değildir. Esila lütfen beni dinle." Derin bir nefes aldım. Yazgı'nın zekasını hafife alıyordu fakat telefondan haberi olsa ortalığı ateşe verirdi.

"Yazgı çok büyük şeylerin peşinde ucunda hem sen hem Barlas zarar görecek." Güldüm. Kahkaha atarken gözümden yaş geldiğinin farkında bile değildim.

"Ne zaman böyle düşünceli bir anne oldunuz Filiz Denizer?" Sesimdeki alay tınısı ona inanmadığımı belli ediyordu.

"Esila olayın ciddiyetine varmalısın!"

"Tıpkı eskiden olduğu gibi beni düşünme, başımın çaresine bakabilirim."

"Esila ölebilirsin!" Duyduklarımla yüzüm ciddileşti.
"Barlas'ta."

Sanki o an dünyada gülecek hiçbir şey kalmadı. Söylediği kelimeler göğüs kafesime saplanmış bir ok gibiydi. Nefes aldıkça canımı yakıyordu.

Bana değil Barlas'a zarar gelecek düşüncesi bile delirtiyordu.

Yazgı buna izin vermezdi.

Telefonu kapatıp koltuğa fırlattığımda vücudumdaki yangın harlandı. Koltuğun arkasına düşen küçük çelik parçadan duyduklarım canımı bu kadar yakamazdı değil mi?

NEFRET  +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin