1.9

110K 2.9K 922
                                    

Bu eve geri dönmeyi kesinlikle istemiyordum, buna mecbur bırakılışımı asla unutmayacaktım.

Yazgı'dan ve Karadağ'ların hepsinden nefret ediyordum. Öğrendiklerim midemi bulandırıyor en çokta Cihangir Karadağ'ın geçmişte Elizabeth'e yaptıklarını sindiremiyordum.

İnsan en yakın dostunu zevk için sırtından vurur muydu? Cihangir en iğrenç şekilde vurmuştu.

Elizabeth bu günahta en masum kişiydi. Yaşadıkları çok ağırdı ve zihnime kazınmaması için düşünmek istemedim.

Hamilelik yüzünden hormanlarımın kontrolünü yitirmiştim. Ağlamamak için dolan gözlerimi silerken odanın kapısı açıldı.

Yazgı solmuş yüzüyle içeri girerken gözleri bomboş bakıyordu. Kravatını boynundan çıkarıp atarken gözleri beni buldu.

Ona bakmak bile midemi bulandırıyordu...

"Söyle bakmayı kes!" Adımları bana dönerken yeşilliklerindeki karanlık tüylerimi ürpertti. Ondan korkmuyordum. Konuşmak istemedim.

Yatağın yanında durduğunda tepkimi ölçmeye çalıştı.

"Ne duydun?" Derin nefesi solurken yatağa oturdu.
"Ne anlattı o piç sana!" Gözleri anlık karnımdaki elime kaydı ardından tekrar gözlerimi buldu. Gözleri kıpkırmızıydı.

"Senin en başta anlatman gerekenleri!" Yüzümü biraz ona yaklaştırdım. Öfkeyle güldüğünde saçlarını çekiştirdi.

"Ne anlattı?"

"Senin ve Karadağ'ların ne kadar iğrenç insanlar olduğunu!" Öfkeyle yataktan kalktığında etrafa zarar vermemek için kendini tuttu.

"Düşmanımın sana anlattıklarına inanıyor musun?!" Bağırarak konuşması beni korkutmadı.
"Karımsın ve bana inanmalısın!"

"Biliyordum her şeyi. O anlatmadan önce de biliyordum. O sadece detay verdi." Saçımı gelişi güzel düzeltirken onu umursamadım.

"Hepsini unut! Annemin ölümüne Hakan Ataman'la Cihangir neden oldu! Hakan piçinin karısı Sinem Cihangir'le yurtdışına kaçtı. Kendi rızasıyla!" Sanki o anı tekrar yaşıyormuş gibiydi öfkesini dindirmeye çalıştı.

"O zamanlar daha bu işleri elime almamıştım. Annem istemiyor beni uzak tutuyordu! Cihangir onu ortadan kaldırmadan yeraltının başına geçmeyeceğimi biliyordu!" Öfkesini dizginlemek için bir kaç saniye bekledi.

"O annemi hiç sevmedi. Çok kez aldattı, defalarca dövdü. Annemi zorla içirdiği haplarla kendi psikolojisinden şühelendirdi. Aklına gelebilecek her şeyi yaptı. İlişkilerinde saygı yoktu." Kendini dizginlemeye çalıştıkca boynundaki damarlar belirginleşti. Onu durdurmadım fakat anlattıklarına zaten hakimdim.

"Daha yirmi bir yaşındaydım. Esin'e körü körüne aşıktım. Hakan Ataman kızını örgütleyip üzerime saldı. Herkes bir şey söylüyordu. Elizabeth'in Ataman piçiyle kaçtığını, Cihangir'i terk ettiğini söylüyordu." Saçlarını öfkesini bastırmak ister gibi karıştırdı. Bu çok sık yaptığı bir hareketti.

"Terk edilme hissi. Öfkesini kontrol edemeyen bir çocuk. Elizabeth kız kardeşinin yanına gitmiş, kimsenin haberi yoktu. Maria ve Koray'ın düğününde geldi-" Sözünü kestim.

"O gün o kadar güzeldi ki toprağın bile kabul etmeyeceği bir güzellikteydi." Yazgı'nın kızarmış gözünden bir damla düştüğünde şaşırmadan edemedim.

"Çok güzel gülümseyerek yanınıza geldiğinde ona sarılmanızı bekliyordu! Sen ne yaptın?" Başı yere baktığı için dağınık saçları yüzünü kapatıyordu.

NEFRET  +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin