Vurulduğun zaman ölümden korkmak için çok geç.
"Sen ne işe yarıyorsun!? Barlas baş ucunda ağlarken sen uyuyor musun! Çabuk evimi terk edip kendine yeni bir iş ara!" Barlas'ı hemşireden aldığımda yeni gelen bakıcıyı da kovdum.
Gitgide Karadağ'a benziyordum yada deliriyordum.
Uyuyan bebeğime baktığımda onun bunları haketmediğini birkez daha yeniledim. Minik burnuna öpücük bıraktığımda yumuşak beşiğine bıraktım.
"Yeni birini bulmalarını söyle Gizem."
"Efendim isterse-" Cümlesini devam ettirmeyip sustuğunda durup yüzüne bıkkınlıkla baktım.
"İstersem ne?"
"Bu kovulan beşinci bakıcı. İsterseniz Barlas'a ben bakıcılık yapabilirim. Bebeklerle ilgili bilgim oldukça fazla."
"Düşüneceğim." Odadan ayrılırken kapıda bekleyen hemşire Gizem'in masum yüzüne kısa bir bakış attım.
Benim kurtarıcımdı.
Öfkemi kontrol edemiyor Barlas'a zarar vermekten çok korkuyordum. Çalışma odasının kapısına geldiğimde kısa süre boş koridorun sessizliğini dinledim.
Kapıyı çalmadan açtığımda Yazgı'nın bakışları delici şekilde yüzümde gezindi.
"Niye buradasın?" Kapıyı yavaşça kapattığımda eski evdeki çalışma odasında bıçakla bacağımı yaraladığı aklıma geldi. Ve sonraki katliam.
Ellerim öfkeyle titremeye başladığında kapıdan kayıtsız bakışlarımı çekerken Yazgı bunu anlamış gibi eliyle burun kemerini sıktı.
"İyi olup olmadığını merak ettim." Karşısındaki sandalyeye oturduğumda yüzümdeki bakışlarını önündeki dosyalara indirdi.
"İyiyim karıcığım."
Perdeler odaya sızan rüzgardan deli
gibi sallanıyordu. Siyah bulutlar yağmuru daha fazla taşıyamayacak, yer yüzüne şiddetle salacak gibiydi."Ben iyi değilim. Sana baktığımda mutlu olamayacağımızı görebiliyorum." Penceredeki gözlerimi ona çevirdim. Yazgı kurduğum bu cüretkar cümleyle başını yavaşça kaldırdı.
"Yorgunsun. Git dinlen." Tekrar dosyalara döndüğünde bıkkınlıkla ayağa kalktım.
"Beni umursamıyorsun bile!"
"Derdin ne senin?" Bu sefer öfkeyle başını kaldırdığında gözleri yanıyordu.
"Sen benide melek olan kızımızı da umursamıyorsun fakat ben onun yasını tutacağım! Senin gibi sorumsuz bir ebeveyn olmayacağım!" Yüzünde acınası bir ifade belirdi.
"Onu geri getiremem. Senin kadar bende üzülüyorum." Histerik bir kahkaha attım.
"Üzülüyorsun öyle mi? Mezarına gittin mi peki!?"
"Esila sakinleş." Ayağa kalkmak istedi fakat bedenindeki yaralar buna izin vermedi. Dişlerini sıkarak yerine oturdu.
"Onun mezarına gitmek istiyorum."
"Seni oraya götürecekler."
"Sende geleceksin." Ne halde olduğu umrumda değildi. Öfkeyle elini masaya vurduğunda söyleyeceği sözleri yuttu.
Yazgı birkaç saniye bana baktı. Sonra gözlerini kapattı ve derin bir nefes alarak başıyla onayladı.
Aldığım cevapla tatmin olduğumda kibirli yüzünü görmemek için ayağa kalktığımda durdurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRET +18
Teen Fiction"Adım Yazgı Karadağ." Adını tane tane, vurgulayarak söyledi. "Ölüm seni korkutmuyorsa..." Dedi üzerimdeki vücuduyla daha çok ezerek. "Günlerce inletirim seni altımda! Ölmek için yalvarırsın!" (Duyar kasan embesiller uzaklaşsın. Zorla okutmuyoruz.)