Herkes salonda beklentiyle dakikaları geçirirken Esila yorgun bedenini koltuğa bıraktı.
Denizer'ler ve Karadağ'lar şuan aynı evde Yazgı'nın mücadelesini bekliyorlardı.
Kazanmalıydı. Düşmanlarını ezebilmek için hayatta kalmalıydı.
Arven Yazgı'nın ameliyat edildiği odanın kapısında küçücük aralıktan olup biteni izliyordu. Cihangir Karadağ tekli koltukta gözlerini şömineye sabitlemiş düşünceli görünüyordu.
Tek varisi oğlunun ölüm düşüncesi ona işkence ediyordu.
Kenan ve Filiz Denizer ise salonun bir köşesinde endişeyle etrafı izliyorlardı. Yazgı çok kan kaybetmişti ve gereken kanı Filiz Denizer vermişti. Bu herkesi şaşırtmıştı.
Yazgı Esila'ya sarıldıktan hemen sonra bilincini kaybetmişti. Dakikalar sonra Filiz Denizer sayesinde ambulans ve polisler onları bulmuş hemen Yazgı'yı bu eve getirmişti.
Bu ev Karadağ Malikanesiydi. Her türlü donanıma sahipti. Eşsiz ve büyüleyiciydi.
Hastaneye götürmeleri için Esila kendini parçalamıştı fakat Filiz Denizer bir yardım daha yapmış polislerin bulaşmaması için otoritesini kullanmıştı.
Artık Yazgı'ya hiçbir kanun işlemezdi.
Bu iyiliğin nedenini kimse anlayamıyordu. Esila bu durumu düşünecek halde değildi.
Koltuktaki zayıf bedeni hareketsizdi. Gözleri Cihangir gibi şöminedeki çatırdayan odunlarda sabitliydi.
"Abi! ABİM! ONA BİR ŞEY OLUYOR!" Arven'in çığlıklarıyla herkesin gözleri korkuyla ona döndü.
"Kalbi duruyor." Salonda yankılanan doktorun sesiyle herkes nefesini tuttu.
"Hayır. Hayır! Abim ölemez!" Arven'i tutan Filiz Denizer onu zor zabdediyordu.
Cihangir elleriyle yüzünü kapatırken diğer oğlunu da kaybetmiş olmanın acısını tatmak istemiyordu. Bir gün sonunu getireceğini bilse de dünyaya böyle bir varis getirmesi her zaman omuzlarını kabartmıştı.
Esila ayağa kalktığında Kenan Denizer onu tutup göğsüne bastırdı. Belki de ilk defa böylesine şefkatle ona sarılıyordu. Esila ağlamıyor hiçbir tepki veremiyordu. Onu kaybetmenin acısını tarif edemezdi.
Koskoca evde hıçkırıklar ve sessizce ağlamalar sığarken doktor canla başla kalp mesajına devam ediyordu. Defibrilatördeki düz çizgiler değişmiyordu.
"Ona bir şey olmasın doktor. Lütfen?"
Yazgı Karadağ her şeyin daha başındaydı.
Şimdi böyle acizce bırakıp gidemezdi.
Pes etmemeliydi.
Esila babasından ayrılıp odanın kapısına doğru adımladı.
Onlar çoktan vedalaşmıştı.Aralık kapıdan güçsüz bedenine baktığında içi burkuldu. Boğazına takılan yumruyu umursamadı. Ağlamıyordu fakat her an ağlayacak gibiydi. Güçlü durmaya çalışmasına gerek yoktu çünkü şuan buradaki en güçlü kişi Esila'ydı.
Yavaşça yanağından süzülen damlayı sildi. Hayır ağlamıyordu.
"Seni affediyorum Yazgı." Diye fısıldadığında sesi titremişti.
Onu affetmeyecekti ama affetmişti.
Bakışlarını buradan gitmek ister gibi kapıya çevirdiğinde dudaklarını birbirine bastırdı.
Arkasında bir enkaz yığını bırakırken merdivenlere doğru bir adım attı. Bedeni oldukça güçsüzdü.
İkinci adımı atacakken onu durduran şey malikanenin içinde acıklı acıklı çalan zil oldu. Gözleri beklentiyle kapıya döndüğünde hizmetlilerden biri açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRET +18
Teen Fiction"Adım Yazgı Karadağ." Adını tane tane, vurgulayarak söyledi. "Ölüm seni korkutmuyorsa..." Dedi üzerimdeki vücuduyla daha çok ezerek. "Günlerce inletirim seni altımda! Ölmek için yalvarırsın!" (Duyar kasan embesiller uzaklaşsın. Zorla okutmuyoruz.)