"Fermuarı çeker misiniz?" Sırtımda hissettiğim titreyen parmakları umursamadan aynadaki görüntüme tekrar baktım. Kırmızı, yırtmacı neredeyse kasığımda biten bir elbiseydi.
Makyajım ve saçım güzel bir akşam için oldukça idealdi. Yazgı iki gün önce Amerika'ya şirket açılışı için gitmişti ve geri döner dönmez güzel bir akşam yaşatacağına söz vermişti.
Seçtiği elbisenin oldukça şık ve seksi bir duruşu vardı. Yemeğe götüreceğini düşünüyordum fakat Yazgı ters köşe yapmaya bayılırdı.
"Esila hanım araba sizi bekliyor. Hazırsanız inmenize yardım edebilirim." Küçük pırlantalı çantamı elime alırken gözlerimi zarif kadına çevirdim.
"Gerek yok. Teşekkürler."
Barlas'ı uyandırmamak adına odasına girmeden salona indiğimde korumalar kapıda bekliyordu. Arabalar bahçede hazırlanmış abartılı bir şekilde üç araba çalışıyordu.
"Esila hanım ortadaki araba sizin için hazırlandı." Koruma eliyle arabayı gösterirken sorgusuz siyah Range Rovera doğru adımladım.
~
Karanlık yolda nereye gittiğimizden habersiz bir şekilde yolun sağındaki ağaçları izlerken stresten parmağımdaki yüzükle oynuyordum.
Şu an endişeli de olsam bir aptallık yapmayacaktım. Orman yolunun bitiminde ışıklarla aydınlatılmış tek katlı lüks evi görmemle rahat bir nefes aldım.
Önünde Yazgı'nın arabası ve korumaları vardı. Araba evin bahçesinde durduğunda kapının açılmasını beklemeden kendim indim.
"Esila Hanım, Yazgı Bey evde sizi bekliyor." Evin merdivenlerini adımlarken neden dağ evinde olduğumuzu sorgulamadan edemiyordum. Cama yansıyan kırmızı loş ışıkla kaşlarımı kaldırmadan edemedim.
Kapıya iki kere vurduğumda bahçeyi aydınlatan araba farlarına başımı hafifçe çevirdim. Altı araba vardı ve Yazgı'nın arabası hariç diğer arabalar bahçeyi terk ediyordu.
Yalnız kalmamızı istiyordu.
Kapının açılmayacağını anladığımda kapı kolunu sıkıca tutarak içeride göreceğim manzaraya kendimi hazırladım.
İçerisi oldukça hoş bir kokuyla hoşgeldin diyordu. Yazgı'nın kokusuydu.
Salona indiğimde büfenin başında elindeki içki şişesini başına diken Yazgı'yla karşılaşmayı beklemiyordum.
Yüzümdeki heyecan yerini buz gibi bir ifadeye bırakırken vücuduma ateş ve öfke hızla nüfuz etti.
"Bana güzel bir akşam geçireceğiz dediğin bu mu?!" Elindeki şişeyi alıp yere atarken kolumu sıkıca tuttu. Yüzünde içkinin verdiği bir gülümseme vardı.
Gözleri bütün bedenimde gezinirken beğendiğini açık bir şekilde belli ederek kaşlarını kaldırdı ardından aramızda santimler bırakana kadar yaklaşıp dudaklarını yalayarak konuştu.
"Güzel bir gece geçireceğiz karıcığım." Büyük elleriyle yüzümü kavradığında hızla dudaklarımızı birleştirdi. Ağzıma dolan içkinin ağır tadı midemi bulandırırken itmeye çalıştım fakat güçlü bedenini uzaklaştırmak zordu.
Dudakları arsızca dudaklarımda hakimiyetini sürdürürken bir elini belime diğer elini kalçama atıp kucağına kaldırdı.
Hiçbir şekilde engel olamıyordum. Omuzlarından itmeye çalışsamda bedenine sımsıkı bastırdığından sadece eylemde kalıyordu.
Dudaklarımızı nefes almak için hafif araladığında bunu fırsat bilerek yüzümü uzaklaştırdım.
"Yazgı bırak!" Güçsüz çıkan sesime itaat etmeden tekrar dudaklarımızı birleştirdi. Kendinde değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRET +18
Teen Fiction"Adım Yazgı Karadağ." Adını tane tane, vurgulayarak söyledi. "Ölüm seni korkutmuyorsa..." Dedi üzerimdeki vücuduyla daha çok ezerek. "Günlerce inletirim seni altımda! Ölmek için yalvarırsın!" (Duyar kasan embesiller uzaklaşsın. Zorla okutmuyoruz.)