MEDYA: Esila Denizer
Gözlerimi sonbaharın kasvetli bir sabahına açtığımda aklımdaki tek düşünce buradan kurtulmaktı.
Saat öğlene doğru gelirken lavaboya girip kısa süren banyonun ardından üzerimi değiştirdim. Uzun zaman sonra kendimi zinde hissediyordum yada güçlü durabilmek için uydurduğum bir bahaneydi.
Odadan çıkmak istemiyordum fakat zaman burada geçmeyecekti. Yazgı bazı katı kuralları görmezden gelmeye başlamıştı. Yada umursamıyordu.
Artık kilitlenilmeyen kapıyı açıp adımlarımı salona çevirdiğimde evin sessizliği korkutucuydu. Yazgı'nın çalışma odasında olduğunu düşünürken salonda olmasına şaşırmıştım. Koltukta oturmuş karşıya bakıyordu, önünde bitmiş onlarca içki şişesi vardı.
Yavaş adımlarımı koltuğa çevirdiğimde geldiğimi farketmiş fakat tepki vermemişti.
"Acınası haldesin." Neden içtiğini merak etmiyordum fakat devrilmeyen Karadağ'ın bedeni acınası halde koltukta yayılıyordu.
Bakışlarını yavaşça bana çevirdiğinde gözlerinin kızardığını gördüm.Cevap vermeden zorlanarak ayağa kalktı. Attığı her adım düşmeye meyilli duruyordu. Üstündeki takım elbisesi perişan haldeydi. Ceketini koltuğa atmış gömleğinin düğmeleri açık, uçları kırışmıştı.
Duvara tutunarak gitmesi ve sarsak adımları düşeceğine işaret verirken daha fazla yerimde oturamayarak kolunun altına girdim.
Bu hareketimle durmuş ve kızarmış gözlerini bana çevrilmişti."Esin."
"Neden yardım ediyorum ki geber!" Öfkeyle uzaklaşacağım sırada omzumdaki kolunu bastırıp uzaklaşmamı engelledi ve adım atmaya devam etti.
Onu itmeyi düşünmüştüm fakat sarhoştu ve sabaha kadar yerden kalkamayacağı kesindi. Bu haline acıyarak baktım.
Odaya çıktığımızda lavaboya adımladı. Kendine gelmek istiyor olmalıydı. İkimizden de ses çıkmıyordu yada konuşacak bir şey yoktu. Suyu soğuk ayarda açtığımda bedenini küvete ittip geri çekildim.
Bunları yapmam fazla gereksizdi ama hiç iyi görünmüyordu gözleri ne kadar acı çektiğini kanıtlıyordu ama ben ona yardım edemezdim.
Gerçi buna yardım etmek değil itaat etmek denirdi.
Sessizlik hakimdi, gözleri yüzümü karış karış inceliyordu. Yazgı Karadağ dışarıdan fazlasıyla güçlü görünürken aslında içinde kıyametler kopuyordu.
Onu kimse göremiyor, anlayamıyordu çünkü kimsenin ona yakın olmasını istemiyordu. Herkes ondan nefret etsin, korkuyla baksın istiyordu.
"Fazla acı çekiyorsun." Kendine gelmeye çalışırken başını hayır anlamında salladı.
"Acı çekmiyorum." Sesi bu durumda bile güçlü çıkıyordu. İlk defa yalan söylemişti. Ondan uzakta kollarımı birbirine dolamış yukarıdan yüzüne kibirle bakıyordum.
Tüm bedeni ıslak, saçları alnına düşmüştü. Başını dik tutamayınca duvara yasladı ve gözleri tekrar delici etkisini aldı.
"Bu güçlü bedenin yerle bir olmasını herkes çok istiyor!" Dedi gözlerini kapatırken. Gözlerim yukarı çıkıp inen adem elmasına kaydığında yutkundum.
"Herkes senden ölesiye korkuyor. Sen devrilmezsin." Kapalı gözlerini tekrar açtığında dudakları hafif kıvrıldı. Bu kelimeleri benden duyması hoşuna gitmiş olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRET +18
Teen Fiction"Adım Yazgı Karadağ." Adını tane tane, vurgulayarak söyledi. "Ölüm seni korkutmuyorsa..." Dedi üzerimdeki vücuduyla daha çok ezerek. "Günlerce inletirim seni altımda! Ölmek için yalvarırsın!" (Duyar kasan embesiller uzaklaşsın. Zorla okutmuyoruz.)