Medyadaki Masal...
Odaya giren sabah güneşiyle gözlerimi araladım. Dün akşam olanlar aklıma geldikçe korkuyordum. Pamir hala daha bana sıkı bir şekilde sarılmış bir vaziyette uyuyordu. Beni yalnız bırakmadığı için ona minnettardım. Yanağına sulu bir öpücük kondurup uyandırmaya çalıştım. Gözlerini kısıp kendine gelmeye çalıştı. Kollarından kurtulup yanında oturdum.
"Günaydın."
"Sana aydın tabi. Mışıl mışıl uyudun. Olan bana oldu her tarafım tutuldu" dedi homurdanarak. Başladı gene gıcıklığa.
"Aman sakın geç kalma gıcıklık yapmaya" dedim gözlerimi devirerek. Dudakları alayla yukarı doğru kıvrıldı ve yatağımdan kalkıp odamdan çıktı. Bende arkasından kalkıp perdeyi çektim ve pencereyi açtım. Dün geceye rağmen hava gayet güzeldi. Bursa'nın havası hiç belli olmuyor. Nisan ayını neredeyse bitirmemize rağmen hala daha yağmur yağıyor. Bir gün sıcak bir gün soğuk.
Odanın havalanması için bir müddet pencereyi açık bıraktım ve bende dolabıma yönelip formalarımı aldım. Bugün pazartesiydi ve biz okula gitmek zorundaydık. Hızlı bir şekilde hazırlandıktan sonra banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım ve saçlarımı tependen topuz yaptım. Bugün hiç saçlarımla uğraşmaya niyetim yoktu.
Odanın penceresini kapatıp bugün ki ders kitaplarımı ve defterimi çantama koydum. Telefonumu da aldıktan sonra odadan çıktım. Mutfağa baktığımda hiçbir hareketlenme yoktu. Çantamı kapının kenarına bırakıp oturma odasına geçtim. Pamir Bey yayılmış koltukta oturuyor.
"Bir gün de şu kahvaltıyı sen hazırlasan ne olur sanki?" diye hayıflandım.
"Erkek adam kahvaltı mı hazırlarmış kızım sen yapacaksın tabi" dedi sinir bozucu bir şekilde.
"Teyzemlerin yanından ayrılalım diyen sendin. Böyle yapacağını bilseydim ben teyzemle kalırdım. Şimdi o bana mis gibi kahvaltı hazırlamış beni uyandırmıştı."
"Öff be gene ne çok konuştun farkında mısın?"
"Allah Allah. Ne halin varsa gör be. Ben gidiyorum" dedim ve salondan çıktım. Çantamı aldıktan sonra evden çıktım ve yoldan geçen bir taksiyi durdurdum.
Bir haftadır aynı kavgayı yapmaktan sıkılmıştım. Bu arada teyzem derken Melike teyzemden yani Açelyanın annesi olan teyzemden bahsetmiyorum. Açelyanın bana yaptıklarından sonra orada kalmak istememiştik ve teyzemde bize hak vermişti. Böylece bizde Büşra teyzemle kalmaya başlamıştık.
Bir hafta önce on sekizimize basmamızla Pamir Bey artık teyzemle kalmak istemedi. Annem ve babam oldukça zengindi ve bize oldukça yüklü bir miras bıraktılar. Biz on sekiz yaşımıza girene kadar o para bankada durdu ve on sekizimize girdiğimizde artık kullanabilir olduk. Pamir de bunu fırsat bilip bize bir ev aldı. Artık başkalarının evinde değil kendi evinde yaşamak istemiş beyefendi.
Okula geldiğimde düşüncelerimden ayrıldım ve taksiciye ücretini verip indim. Okulun girişinde gördüğüm Masala kocaman gülümseyerek yanına gittim. Bana kollarını açtığında hiç beklemeden sarıldım. Masal bu okuldaki en iyi ve tek arkadaşım diyebilirim.
"Nasılsın güzellik" dedi benden ayrılınca.
"İyi. Sen?"
"Bende iyiyim. Bir haftadır yoksun hayırsız insan bir telefonlarıma cevap verir bari" dedi ellerini beline koyarak. Böyle yapınca olduğundan daha sevimli oluyordu.
"Özür dilerim canım ya. Biz geçen hafta on sekiz yaşına girince..."
"Ne? Sen geçen hafta on sekiz yaşına girdin ve bunu bana söylemedin mi? Aşk olsun Maya. Gerçekten aşk olsun" dedi lafımı bölerek. Ben doğum günümü kimseye söylemezdim ki ama.
"Ah... Hadi ama şimdi bana bunun için kızmayacaksın değil mi? Kutlamayı sevmediğimi biliyorsun."
"Bu on sekizinci yaş günündü ama bu özel olmalıydı" dedi hala trip atarak.
"Tamam peki söz veriyorum bir gün okulu ekip birlikte kutlama yaparız olur mu?" dedim gönlünü almak amaçlı.
"Bak bu süper işte. Neyse ee ne oldu da gelmediniz geçen hafta?"
"İşte biz on sekiz olunca Pamir artık teyzemlerle yaşamak istemediğini söyledi ve ev aldık. Bir haftadır taşınma telaşındaydık yani anlayacağın" dedim ve koluna girip yürümeye başladım.
"Neden haber vermedin yardıma gelirdim."
"Biliyorum canım ama gerek yoktu. Olsaydı ilk seni çağırırdım" dedim gülümseyerek. O da gülümsemekle yetindi ve sınıfa çıktık. Her zamanki gibi tüm sınıf yerindeydi. Beni görünce birkaç kişi selam verdi. Sadece gülümseyerek karşılık verdim ve yerime oturdum. Zaten çok beklemeye gerek kalmadan hoca da gelmişti.
Ders edebiyattı. Yani her zamanki gibi uyumak. Aslında edebiyatı severim ama bu adamla değil. Mıy mıy anlatışından dolayı hiç dinleyesim gelmiyordu. O yüzden bende genelde uyumayı seçiyordum.
Bu sefer uyumadan sınıfta gözlerimi gezdirdim. Bu sınıfta tek samimi olduğum arkadaşım Masaldı. Diğerleriyle de konuşurdum ama sadece 'günaydın, nasılsın' gibi basit şeyler.
Masal çok iyi bir kızdır. Deli doludur biraz heyecanlıdır ama çokta tatlıdır. Masal fiziği oldukça düzgün, uzun siyah saçlı, esmer, kahverengi gözlü ve uzun boylu. Fazlasıyla da güzel bir kız. O ne kadar bu konuda mütevazı davransa da okuldaki bir çok kişinin onun peşinden koştuğunu biliyoruz. Hatta Pamir bile... Evet kesinlikle Pamir bile Masaldan hoşlanıyor ve hala daha beni görme bahanesiyle yanıma gelip Masala sırnaşıyor. Ama Masal hiç kimseye yüz vermiyor. Daha önce tabi ki sevgilileri olmuş. Benim aksime. Evet benim hiç sevgilim olmadı. Hem ben istemedim hem de Pamir engelledi.
Neyse konu ben değilim. Masal kimseyle birlikte olmak istemiyor çünkü bir çok erkeğin beyninin altında yatan gerçeği görüyor. Hepsinin onunla neden sevgili olmak istediklerini biliyor ve bu yüzden hiç birine yüz vermiyor.
Teneffüs zilinin çalmasıyla kendime geldim ve başımı masadan kaldırdım.
"Kantine gidelim mi? Sabah kahvaltı yapmadım da" dedim Masala dönerek.
"Olur bende acıktım zaten" dedi ve birlikte kantine indik. İkimizde tost ve çaylarımızı aldıktan sonra masalardan birine oturduk.
"Nabersiniz kızlar" diyerek yanımızdaki boş sandalyeye kurulan Pamire ters ters bakışlar attım.
"İyi Pamir. Sen?" diye sordu Masal nazikçe.
"İyi. Kardeşim?"
"Ne?"
"Sen hala kızgın mısın bana güzelim ya?" dedi gülerek.
"Ben sana neden kızgın olayım ki işe yaramıyor nasılsa. Neyse hadi Masal sınıfa gidelim ders başlar zaten birazdan" dedim ve ayaklandım. Masalda benim arkamdan kalkıp Pamire 'hoşçakal' dedikten sonra benimle yürümeye başladı.
Bir haftadır okula gelmediğimden dolayı yorculuğunu unutmuştum sanırım. Pamirin arabasına yaslanıp telefonumla uğraşarak onu beklemeye başladım. Kısa bir süre sonra gelip arabanın kapılarını açtı.
"Ağaç oldum burda senin yüzünden."
"Beklemeseydin" dedi sinir bozucu bir rahatlıkla.
"Çok yorgunum seninle uğraşamayacağım. Hadi gidelim bir an önce" dedim ve arkama yaslanıp arabayı çalıştırmasını bekledim.
Eve geldiğimizde direk odama girip çantamı köşeye attım ve üstümü değiştirdim. Günün yorgunluğuyla kitabımı elime alıp kendimi yatağıma attım. Biraz kitap okuduktan sonra kitabımı yatağımın yanındaki komodinin üzerine bıraktım. Gözlerim daha fazla dayanamadı ve istemsizce kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Sen Koy
Novela Juvenil"Evet gençler sizin ödevleriniz nerde?" diye sordu hoca bize bakarak. "Benimkini bir öküz suya attı hocam" dedim sinirle. "Bir ayı da bana çarparak ödevimi suya düşürdü" dedi bay öküz. "Sensin ayı." ...