31.BÖLÜM

7.4K 235 28
                                    

2 ay sonra

"Anıııııll. Hadi ya her sabah aynı şey."

"Off. Sende her sabah aynı be yavrum. Cırlama artık" dedi homurdanarak.

"Bir sabahta beni zorlamadan kalk o zaman. Geç kalıcaz okula hadi. Pamir bizi bekliyor."

"Tamam ya. Tamam" dedi ve yataktan kalkıp hazırlanmak için dolaba yöneldi.

Okullar açıldığından beri her gün yaptığımız tartışmayı bugünde yapıp Anılı uyandırdıktan sonra odadan çıktım. Bir aydan fazla olmuştu okula başladığımız ama beyefendi hala alışamamıştı erken kalkmaya.

Evet. Sonunda bizde Masal sayesinde üniversiteli olmuştuk. İkinci tercihlerde ilk sıraya yazdığımız Maltepe üniversitesi işletme bölümünü kazanmıştık. Hepimizin puanları farklıydı ama hiç birimizinki üniversitenin aldığı puandan düşük değildi. Bizde hepimiz ilk sıraya yazıp işimizi sağlama almıştık.

Tüm yoğun istek ve ısrarlarıma rağmen bir türlü istediğim bölümü yazamamıştım. Anıl PDR okumayacağını kesin bir dille belirttikten sonra tartışma sona ermişti. Sırf bu yüzden ona iki hafta trip atmıştım ama Masal araya girip 'en azından üniversitelisin tadını çıkar' deyince bu tribe bir son vermiştim. Tabi sınavlardan düşük alıp sınıfta kalma ihtimalim olursa Anılı öldüreceğimi de kesin bir dille belirtmiştim.

Hep birlikte okula kaydımızı yaptırmaya geldiğimizde okulun çevresinde ev bakmıştık. En son hem bizim okula hem Masalın okula yakın tam ortada bir sitede iki daire satın almıştık. Her ne kadar kiralayalım desekte Selim baba 'siz üniversiteden sonra kesin gelmezsiniz orda kalırsınız' deyip evleri satın almıştı.

Oğuzda İstanbulda okul kazanmasına rağmen karşı yakada olduğu için bizimle birlikte kalamıyordu. Ama en geç iki haftada bir buluşup hafta sonları bir şeyler yapıyorduk. Bende bu sayede Su'ya rapor iletip Oğuzu uyarmaktan geri kalmıyordum. Su Anılın kardeşi olduğu kadar benimde kardeşimdi. O yüzden onun üzülmesini istemiyordum. Ki Oğuz da Su'yu ne kadar sevdiğini uzun uzun anlatarak dile getirmişti.

Mutfağa girip bir bardak su aldıktan sonra tam oturmaya geçecekken kapının çalmasıyla kapıya yöneldim.

"Günaydın yenge."

"Günaydın yenge."

"Günaydın Maya." Ahh tabi ya nasıl unuturum. Başımın belaları. İkisi tatlı belayken biri gerçekten belaydı.

"Günaydın" dedim Berk ve Emreye gülümseyip yanlarındaki cadıya suratımı asıp bakarak. İçeri geçip her zamanki gibi koltuklara yayıldılar.

Emre, Berk ve biricik cadı kardeşleri Gizem de bu sene bizimle birlikte maltepe üniversitesine başlamışlardı. Emre liseden sonra bir sene kaybedip bir sene de Berki beklemişti. Gizem ise bizim gibi bu sene liseden mezun olmuştu ama ailesi abileriyle birlikte okumasını istedikleri için o da özel okula yazılmıştı. Onlarda bizim gibi işletme okuyorlardı.

Şimdi doğal olarak neden Gizemden hoşlanmadığım merak ediliyordur. Çünkü Gizem, küçükken -küçükkenden kastım iki sene önce- Anıldan hoşlanıyormuş ve evli olduğunu bildiği halde hala o gözle bakmaktan vazgeçmiyor. Sürtük abi ayağına kocama sırnaşıyor ya. Tabi ben Anılın ona o gözle bakmadığını biliyorum ama gene de kocamın yanında olmasından hoşlanmıyorum.

"Siz rahatınıza bakın ben Anıla bakıp geliyorum" deyip odaya yöneldim.

"İstersen ben bakabilirim Mayacım" diye Gizeme ateş saçan gözlerle bakıp kendimi sıkarak ters cevap vermedim. Bu sırada Berkte kardeşini sessizce uyarmıştı. Bu Berki seviyordum işte.

Adını Sen KoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin