Odada yankılanan alarmın sesiyle gözlerimi araladım ve telefonumu bulup alarmı kapattım. Yavaşça yerimden kalkıp yatağımı topladım ve banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Saçlarımı da düzgünce topladıktan sonra mutfağa gidip kahvaltı hazırlamaya başladım.
Kilerden üç tane patates alıp soydum. Yağı tavaya boşalttıktan sonra patatesleri ince ince kestim. Patatesleri yağın içine bırakıp olmasını beklerken dolaptan salatayla domates çıkardım ve salata yapmaya başladım. O da bittikten sonra masaya koydum ve çayı demledim.
Patatesleri bir kere karıştırdıktan sonra dolaptan iki bardak çıkarıp masaya koydum. Kahvaltılıkları da masaya koyduktan sonra patatesleri tabağa boşalttım. Çayın altını kısıp Pamiri uyandırmak için odasına gittim. Kapıyı çaldım ama ses gelmeyince içeri girdim. Hala daha yatıyor beyefendi.
"Pamir" diye seslendim yanına gidip. "Pamir hadi kalk." Biraz kıpırdandı ama gözlerini açmadı yine de. "Pamir hadi. Okula geç kalacağız" dedim. Bu sefer gözlerini araladı ve bana ters ters baktı.
"Kahvaltı mı hazırladın sen? Mis gibi kokular geliyor içerden" dedi kaşlarını çatıp.
"Evet patates kızarttım sana ama biraz daha kalkmazsan kalmayacak."
"Aslan kardeşim. Kalktım, hemen geliyorum" dedi ve banyoya koştu. Onun bu haline gülerken odadan çıktım ve mutfağa girip çaylarımızı doldurdum. Çatal koymadığımı fark ederek iki çatal çıkardım. O sırada Pamir de mutfağa girdi ve yerine yerleşti. Ağzına bir parça ekmek atıp üstüne patates aldı.
"Aslansın valla. Bitanesin" dedi ağzındakileri yutmadan.
"Ağzında yemek varken konuşma be iğrenç insan" dedim yüzümü buruşturarak. O ise sadece alayla gülmekle yetindi.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra masayı akşam geldiğimde toplamaya karar verdim ve odama hazırlanmaya gittim. Formamı giydikten sonra maşanın fişini takıp ısınmasını bekledim. Aynanın karşısına geçip saçlarımı açtım ve hafif şekiller vermeye başladım.
Saçlarım bittikten sonra çok hafifte bir makyaj yapıp çantamı ve telefonumu alıp odadan çıktım. Çantamı kapının önüne koyup ayakkabılarımı giymeye başladım ve bu sırada Pamire seslendim.
"Pamir. Ben hazırım hadi çıkalım."
"Tamam, geliyorum" dedi ve ben ayakkabılarımı giyene kadar geldi. O da ayakkabılarını giyince ikimizde ceketimizi alıp evden çıktık. Ben arabaya doğru ilerlerken Pamir de kapıyı kilitleyip geldi. Arabaya bindikten sonra sessizce okulumuza doğru yol aldık.
Pamir ve ben Nilüferde oturuyoruz ama Çekirgedeki Doğa Kolejinde okuyoruz. O okula gitmeyi her ne kadar istemesem de teyzemler orasının bizim hakkımız olduğunu düşünerek oraya gitmemizi istediler. İkimizde lise son öğrencisiyiz. İkimizin de üniversite sınavından aldığı puanlar pek parlak değil. İkinci sınava şunun şurasında bir ay kaldı ama biz gene çalışmıyoruz. Zaten Pamir Beyin niyeti özelde okumak ve beni de yalnız bırakmamak. 'Ben nereye sen oraya' kuralını uyguluyoruz yani.
"Geldik." Pamirin sesiyle kendime gelip arabadan indim. Masal her zamanki gibi girişte beni bekliyordu.
"Maviş. Günaydın" dedi gülümseyerek.
"Günaydın canım."
"Günaydın Masal" dedi Pamir arkamızdan gelip.
"Günaydın Pamir" dedi Masal da gülümseyerek. Ne çok gülümsüyordu bu kız böyle? "Sana anlatmam gereken şeyler var Maya. Çok heyecanlı. Yürü" dedi ve beni çekiştirmeye başladı. Bakalım Masal hanım bugün neler anlatacak bize.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Sen Koy
Teen Fiction"Evet gençler sizin ödevleriniz nerde?" diye sordu hoca bize bakarak. "Benimkini bir öküz suya attı hocam" dedim sinirle. "Bir ayı da bana çarparak ödevimi suya düşürdü" dedi bay öküz. "Sensin ayı." ...