Sabah telefonumun zurna gibi çalan zil sesiyle uyandım. Sabahın köründe kim, neden arıyor ki beni? Gözlerim kapalı telefonu bulduktan sonra açıp kulağıma götürdüm.
"Nerdesin sen?" diye kükredi Anılın sesi. "15 dakikan var" deyip telefonu suratıma kapattı. Eyvah! Nişan alışverişi.
Aceleyle yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Dolabımı açıp içinden kot şort ve beyaz tişörtümü çıkarıp hızla giydim. Saçlarımı açıp biraz dağıttıktan sonra kendi haline bıraktım. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra çantamı ve telefonumu alıp hemen çıktım.
"Ben çıkıyorum." Ayakkabılarımı giyerken Pamire seslendim. Ne olur ne olmaz diye ceketimi de yanıma aldım ve evden çıktım. Hızla arabaya binip yerime yerleştim.
"Özür dilerim ben uyuyakalmışım" dedim kemerimi takarken ama hiç bana bakmadan arabayı çalıştırdı. "Bir şey demeyecek misin?"
"Birilerini beklemekten nefret ederim ve sen sürekli beni bekletiyorsun."
"Bende birilerinin telefonu yüzüme kapatmasından nefret ederim ama sen sürekli kapatıyorsun" dedim en az onun ki kadar sinirli sesimle. Kısa bir süre dönüp beni inceledikten sonra bir şey demeden önüne döndü.
"İlk nereye gideceğiz?" diye sordu bir süre sonra.
"Ne bileyim ben daha önce nişanlanmadım" dedim tersleyerek. "Gerçi benim hiç sevgilim de olmadı ya" diye mırıldandım duymayacağı şekilde.
"Bende nişanlanmadım ama sen kızsın bir fikrin olmalı. Ayrıca en son ne dedin sen?"
"Hiçbir şey demedim ben..." devam edeceğim sırada telefonum çalınca susmak zorunda kaldım.
"Masal?"
"Canım ben uyuyakalmışım ya. Sen gideceğiniz yeri bana mesaj at ben direk oraya gelirim" dedi hızla.
"Bizde yeni çıktık. İlk nereye gitsek diye düşünüyorduk."
"Tabiki de ilk elbiseni alacaksın. Bunda düşünecek bir şey yok. Siz çarşıya çıkın hangi mağazada olduğunuzu bana mesaj atarsın."
"Tamam hayatım. Görüşürüz."
"Görüşürüz" dedi ve kapattı.
"Emir büyük yerden ilk bana elbise almaya gidiyoruz" dedim. Sessizce başını sallayıp yola bakmaya devam etti. "Bir otopark falan bulsana arabayla gezemeyiz" dedim çarşıya girdiğimizde. Bir park yeri bulup park ettikten sonra arabadan indi. Arkasından bende inince arabayı kilitledi.
Birlikte yürürken köşedeki büfenin önünde gördüğüm gazetedeki haberle duraksadım.
"Bu da ne?" dedi Anıl gazeteye bakarak.
"GÜNDOĞAN HOLDİNGİN ORTAKLARI EVLİLİĞE İLK ADIMLARINI ATIYOR. GünDoğan holdingin ortaklarından Selim Güngör'ün yakışıklı oğlu Anıl Güngör ve merhum Murat Doğan'ın güzel kızı Maya Doğan önümüzdeki hafta sonu nişanlanıyor." Gazetedeki haberi Anılın duyabileceği seste okuduktan sonra gazeteyi bıraktım. "Oyun başladı desene."
"Oyun çoktan başladı" diye karşılık verdi ve benimle birlikte yürümeye başladı. Bir süre sonra elimde hissettiğim ellerle irkildim. Başımı kaldırıp Anıla baktığımda bana göz kırptı. "Herkes bizi sevgili sanıyor" dedi ben masumum diyen ses tonuyla. Bir şey demeden önüme döndüm. Daha önce bir erkeğin elini tutarak yürümemiştim. Bu biraz garip gelsede umursamadan yürümeye devam ettim.
"Buraya bakalım dedim karşıma çıkan ilk mağazada. Elini elimden çekip belime koydu . Geçmem için hafifçe ittirerek mağazaya girdi.
"Hoş geldiniz efendim. Nasıl yardımcı olabilirim?" dedi yanımıza gelen genç bir bayan. Gözü benden çok Anıldaydı. Hey! Ona değil bana kıyafet bakacağız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Sen Koy
Teen Fiction"Evet gençler sizin ödevleriniz nerde?" diye sordu hoca bize bakarak. "Benimkini bir öküz suya attı hocam" dedim sinirle. "Bir ayı da bana çarparak ödevimi suya düşürdü" dedi bay öküz. "Sensin ayı." ...