28.BÖLÜM

8.1K 290 12
                                    

Geç oldu biliyorum ama kusura bakmayın. İyi okumalar...

Üç haftadır olduğu gibi gene sıcaktan bunalıp üzerimdeki pikeyi atmaya çalıştım. Ama gene üç haftadır olduğu gibi atamadım. Çünkü Anıl her zamanki gibi beni bir koala gibi sarmalamıştı. Bu çocuk bu sıcakta nasıl bu şekilde yatabiliyordu acaba?  

Kolunu üzerimden kaldırıp yatağa bırakınca homurdanıp tekrardan sarıldı. Of Allahım bu anı her gün yaşamak zorunda mıyım? Tekrardan kolunu kaldırıp kurtulmaya çalışınca bu sefer daha uzun homurdanıp daha sıkı sarıldı.

"Anıl çeker misin kolunu?" dedim en sonunda dayanamayıp.

"Biraz daha uyu."

"Acıktım."

"Uyanır uyanmaz acıkıyor musun sen?"

"Hayır, acıkır acıkmaz uyanıyorum" dedim. Hızlıca cevap vermeme şaşırarak tek gözünü araladı. 

"Hayır bu kadar yiyorsun nereye gidiyor? Onu da anlamadım."

"Yakıyorum ben. Hadi kalk" diyerek itiklemeye çalıştım ama bana mısın demedi. "Anıl. Hadi sevgilim. Bir gün de yorma beni."

"Olmaz. Önce öpücük" dedi her sabah yaptığı uyuzluğu yaparak. Üzerime çıkıp boynuma öpücük kondurunca omuzlarına ellerimi bastırdım.

"Tamam. Sulanma hemen."

"Ne zaman sulanmama izin verdin ki zaten?" diye homurdanıp kendini yana attı. Tam kalkacakken kolundan tutup engel oldum. Ona yaklaşıp dudaklarımı önce yanağına sonra da dudağına bastırdım. Hiç bekletmeden karşılık verince kollarımı boynuna doladım. O da ellerini belime koyup uzanmamı sağladı.

Yarın evliliğimizin birinci ayıydı. Tamam belki evlendiğimizden beri evli gibi davranmıyorduk ama yine de bir ay olmuştu. Üç haftadır gerçek karı koca olmamıza rağmen her şey tamamlanmamıştı. Anıl her ne kadar istesede beni zorlamadığı için ona minettardım. Ama artık bazı şeylerin zamanı gelmişti. Yarın akşam ona bir sürpriz hazırlayacağım ve gecenin sonunda tamamen onun olacağım. Bu düşünce beni biraz heyecanlandırsa da sakin kalmalıydım. 

Bir an önce Anılı evden postalamak ve nefes almak için geri çekildim. Daha alışverişe gidip önce kıyafet bakıp ardından da yemek yapmak için bir şeyler almam lazımdı. 

"İşte hayat" dedi sırıtarak ve üstümden kalkıp banyoya yöneldi. Bende gülümseyerek yerimden kalktım ve yatağı topladım. Anıl daha çıkmadığı için aşağı inip kahvaltıyı hazırlamaya karar verdim. Çaydanlığı ocağa koyduktan sonra ısıtıcıya da su koyup kaynaması için bıraktım. Kahvaltılıkları çıkarıp eksik olanları tamamladıktan sonra masaya yerleştirdim. 

Anılın indiğini görünce bende çay olana kadar yukarı çıkıp üstümü değiştirmeye karar verdim. Yüzümü yıkadıktan sonra dolabın karşısına geçip sarı tişört ve lacivert beyaz puantiyeli  eteğimi çıkardım. Pijamalarımı çıkarıp çıkardıklarımı giydikten sonra tişörtümün uçlarını eteğimin içine soktum. Etek dizlerimin biraz üstündeydi. Anılın bunu dert etmeyeceğini düşünüp odadan çıktım. Daha gitmeme çok vardı. Saçımı ve makyajımı çıkmaya yakın yapardım.

Mutfağa girdiğim de Anılın çayı demlediğini gördüm. Yanına gidip kalçamı tezgaha yasladıktan sonra kollarımı önünde kavuşturdum.

"Benim kocam çay da mı demlermiş?" diye dalga geçtiğimde gözlerini devirdi.

"Suyu koyup ortalıklardan kayboluyorsun" dedi ve daha sonra gözlerini üzerimde gezdirip bana yaklaştı. "Benim için yandığını biliyorum bebeğim ama işe gitmezsem olmaz."

Adını Sen KoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin