Saate baktığımda henüz üç olduğunu gördüm. Ödevimi bitirmiştim ama fazlasıyla kollarım ağırmıştı. Masala baktığımda hala daha devam ettiğini gördüm.
"Yardıma ihtiyacın var mı? Benim bitti."
"Yok canım sağol hallederim. Az kaldı zaten" dedi gülümseyerek.
"Peki. Ben bir lavaboya gideyim. Sonra sende bitirirsen ödevi verip gideriz" dedim ayağa kalkarak. Başıyla beni onaylayıp ödevine devam etti. Kütüphaneden sessizce çıkıp tam karşıdaki lavaboya girdim.
Ellerimi yıkarken tuvalete ağlayarak giren kız dikkatimi çekti. Elini yüzünü yıkamasına izin verdikten sonra elimi omzuna koyup sıvazladım.
"İyi misin?" diye sordum tereddütle. Başını kaldırıp kırmızı gözleriyle bana baktı.
"İyiyim teşekkür ederim" dedi gülümsemeye çalışarak. Tuvaletlerden birinden peçete koparıp kıza uzattım. "Teşekkürler" dedi yüzü kurulayıp.
"Daha iyi misin?"
"Evet. Oldukça."
"Anlatmak ister misin?" diye sorunca şaşırdı ama gülümsedi.
"Sağol. Önemli değil gerçekten" dedi. Başımı sallayıp tuvaletten çıktım. Sessizce kütüphaneye geri girdiğimde Masalın beni beklediğini gördüm.
"Nerede kaldın ya?"
"Kusura bakma canım ya. Öyle uzadı işte işim" dedim ve bende çantamı aldıktan sonra çıktık. "Eee nereye götüreceğiz ödevleri?" diye sordum.
"Daha toplantı bitmemiştir biraz dışarda bekleyelim" dedi Masal da. Başımla onaylayıp dışarı doğru yürümeye başladım.
Kapıdan dışarı çıktığımızda birinin beni itiklemesiyle karşımdan gelen çocuğa çarptım ve elindeki dosyalar yere düştü. Hem de su dolu yere...
"Ben özür dilerim istemeden oldu. Gerçekten" derken çocuk sinirle başını yerden kaldırıp bana baktı.
"Kör müsün? Senin yüzünden sabahtan beri uğraştığım ödev gitti" dedi sinirle.
"Özür dilerim. Arkamdaki beni itle..."
"Arkandakinin seni itlemesi umrumda değil tamam mı? Daha ilk günden sıfır alacağım senin yüzünden" dedi sözümü keserek. Ama benim de bir sabrım var değil mi? Bilerek yapmadım diyorum anlamamakta ısrar ediyor.
"Bilerek olmadı diyorum işte. Ne yapabilirim? Benim suçum ne?"
"Senin suçun ne mi?" dedi sinirle. Daha sonra elimdeki dosyayı alıp suyun içine attı. "İşte şimdi bir suçun kalmadı. Ödeştik."
"Ya sen ne tür bir manyaksın. Gerizekalı sabahtan beri o ödev için uğraşıyordum ben" dedim sinirle bağırarak. Resmen ödevimi mahvetmişti.
"Bende öyle. Hayatımda ilk kez ödev yapmak istemiştim ve sen onu mahvettin" dedi ve bana çarparak uzaklaştı.
"Gerizekalı. Öküz" diye bağırdım arkasından. Oturup ağlamak istiyordum şuan. Masala döndüğümde donmuş bir şekilde bana bakıyordu. "Masal?"
"Oydu..." dedi mırıldanarak.
"Kim?"
"Az önce kavga ettiğin çocuk. Sana anlattığım çocuktu" dedi. Şimdi şoka girme sırası bendeydi.
"Sabahtan beri anlattığın yakışıklı kumral bu muydu yani?" dedim. Başını sallayıp onayladı. "Nesi yakışıklı be onun? Bildiğin öküz. Ödevimi mahvetti" dedim sinirle. Masal kendine gelip benim bu halime güldü.
"Neyse hadi sınıfa gidelim. Anlatırız bir şekilde hocaya" dedi ve beni çekiştirmeye başladı. Sınıfa girdiğimizde o öküzün benim sıramda oturduğunu gördüm ve Masalla birbirimize baktık. Masal bana boşver der gibi baktı ve Masalın yanındaki boş sıraya oturdum. Birkaç dakika sonra sınıf dolmuştu. En son hocanın sınıfa girmesiyle herkes ödevini verip çıktı. Sadece ben, Masal ve Öküz kalmıştık. Hoca bize merakla bakınca Masal yerinden kalkıp yanına gitti. O da ödevini verdikten sonra sınıftan çıktı. Süper(!) Baş başa kaldık.
"Evet gençler sizin ödevleriniz nerde?" diye sordu hoca bize bakarak.
"Benimkini bir öküz suya attı hocam" dedim sinirle.
"Bir ayı da bana çarparak ödevimi suya düşürdü" dedi bay öküz.
"Sensin ayı."
"Hey hey çocuklar! Tamam sakin olun. Yani ikinizinde ödevi yok şuan öyle mi?" diye sordu. İkimizde başımızı sallamakla yetindik. "Pekala size bir şans daha. Yarın okul çıkışına kadar vaktiniz var. İkiniz birlikte Cumhuriyet edebiyatının başından geldiğimiz yere kadar hepsini istiyorum" dedi.
"Hocam çok değil mi?"
"Ben bir daha ödev yapmam." İkimizin ağzından aynı anda çıkan farklı cümlelerle hoca şaşırdı.
"Madem çok diyorsunuz özet olsun Maya Hanım" dedi ve öküze döndü. "Size gelince Anıl Bey. O ödeve yardım edeceksiniz" dedi ve sınıftan çıktı. Demek adı Anıldı bizim öküzün. Ona dönüp ters ters baktım.
"Senin yüzünden." İkimizde aynı anda söyleyince afalladım ama kendimi bozmadan devam ettim.
"Ödevimi atmasaydın böyle olmazdı."
"Sende bana çarpmasaydın böyle olmazdı" dedi sinir bozucu bir tavırla.
"Peki. Seninle uğraşmayacağım. Ben kütüphaneye gidip konunun tamamını buluyorum ve daha sonra paylaşıyoruz. Sende istersen gelirsin" dedim ve çantamı alıp çıktım. Sınıfın önünde duran Masal peşime takılıp arkamdan geldi.
"Ne oldu? Sıfır verdi değil mi?"
"Hayır. İkimize ortak bir ödev verdi. Şimdi onu yapmaya gidiyorum" dedim. Masalın gülme sesini duyunca sinirle arkama döndüm. "Ne gülüyorsun?"
"Hiç. Sadece... çok şanslısın. Bak çocuk ayağına geldi" dedi ve gülmeye devam etti.
"Bazen gerçekten sinirlerimi bozuyorsun Masal. Ne şansından bahsediyorsun Allah aşkına? Çocuk uyuzun teki. Ödevimi yapmak istiyorum. Pamire kütüphanede olacağımı haber verirsen sevinirim" dedim. Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken başını salladı. "Gülme" deyip kütüphaneden içeri girdim. Hadi bakalım başlasın maraton...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Sen Koy
Teen Fiction"Evet gençler sizin ödevleriniz nerde?" diye sordu hoca bize bakarak. "Benimkini bir öküz suya attı hocam" dedim sinirle. "Bir ayı da bana çarparak ödevimi suya düşürdü" dedi bay öküz. "Sensin ayı." ...