Sıkıntı yok arkadaşlar. Bir arkadaşımızın dahiyane fikriyle internet paketi yaptım ve telefondan yazmaya devam edeceğim. Bölümler tatil boyunca her gün gelemeyebilir. Akşamları elimden geldiğince yazmaya çalışacağım. Merak edenler için tatilim bir hafta sonra bitecek. Yani haftaya çarşamba en geç perşembe Bursadayım. Bölümlerin tüm hızıyla geleceğinden emin olabilirsiniz.
Olaylara biraz da Anılın gözünden bakalım istedim.
İyi okumalar...
Anıldan
Sabah uykumu almışlığın rahatlığıyla gözlerimi araladım. Başını göğsüme yaslamış olan kolumun altındaki karımın saçlarını okşayıp öpücük kondurdum.
Ona ilk karşılaşmamızda ne kadar sinir olsamda güzel bir kız olduğunu biliyordum. Hatta normal bir şekilde karşılaşsaydık yavşardım bile. Babam evleneceğimizi söylediğinde istememiştim. Güzel bir kız olabilirdi ama ben evlenecek adam değildim.
Nişan için çıktığımız alışverişte seçtiği elbiselerin içindeyken onu yiyecekmiş gibi bakan adamları öldürmek isteyince ona olan duygularımın farklı olduğunu hissetmiştim ama kendime bile itiraf edememiştim. Başta sadece başıma sarılan bir bela olarak görürken ona olan duygularım netleşince başıma gelen en güzel şey olduğunu anlamıştım.
Daha önce hiçbir kıza böyle duygular beslememiştim. Ona benden başka kimsenin dokunmasını hatta bakmasını bile istemiyordum. İlk öpücüğünün benim olduğunu duyunca, zorla öptüğüm için kendime sinirlensem de en ufak şeyiyle bile bana ait olduğu düşüncesi beni mutlu ediyordu.
Bu kazayı yapmamıza sebep olan adamı öldürmek istediğim kadar ona teşekkür de etmek istiyordum. Bu kaza yaşanmamış olsaydı birbirimize söylememekte inatlaşacaktık.
Düşüncelerden ayrılıp yavaşça telefonuma uzandım. Saatin daha erken olduğunu görünce karımı yastığına yatırıp yavaşça yataktan kalktım. Dolaptan giyeceğim eşyaları aldıktan sonra banyoya girip kısa bir duş aldım. Saçlarımı kuruladıktan sonra kendi halinde dağınık bıraktım ve üzerimi giyip banyodan çıktım.
Maya hala bıraktığım şekilde uyuyordu. Onu uyandırmamak için telefonumu alıp yavaş adımlarla odadan çıktım. Merdivenlerden indiğim sırada telefonuma gelen mesajla şaşırdım. Sabahın yedisinde kim neden mesaj atıyordu?
Kimden:Emre
Abi uyanınca beni ara. Acil.
Emre Bursaya tatile geldiğim zamanlarda tanıştığım bir arkadaşımdı ve ciddi bir konu olmadan sabahın köründe bana mesaj atmazdı gerçekten.
Kendimi koltuğa attıktan sonra numaraya bastım ve açmasını bekledim.
"Anıl. Uyandırdım mı kardeşim? Kusura bakma" diye açtı telefonu. Velveleci herif.
"Yok uyanmıştım zaten. Hayırdır bir şey mi oldu?"
"Oldu abi oldu" dedi iç çekerek. Şimdi endişelenmeye başlamıştım işte. "Senin arabanın frenini patlatan adamı arıyordum uzun zamandır ve buldum da."
"E o zaten bulunmuştu oğlum. Babam polise bile teslim etti."
"Nasıl yani Musa hapiste mi? Gözlerimle görsem inanmam lan."
"Ne Musası oğlum? Frenleri kavga ettiğim bir adam patlatmış."
"Abi ne kavgası? Fena oyuna gelmişsiniz. Frenlerle oynayan Musa. Eminim."
"Nasıl lan? Ne istiyor hala bu adam benden?" Sesimi biraz yükselttiğimin farkına varınca kendime geldim.
"Abi kız hala kötü durumda sanırım. Adam hala seni soruştuyor buralarda. Anlaşılan bulmuşta."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Sen Koy
Teen Fiction"Evet gençler sizin ödevleriniz nerde?" diye sordu hoca bize bakarak. "Benimkini bir öküz suya attı hocam" dedim sinirle. "Bir ayı da bana çarparak ödevimi suya düşürdü" dedi bay öküz. "Sensin ayı." ...