Sabah çalan alarmla gözlerimi araladım. Anıl yerinde dönerek homurtular çıkarınca uyandırmamak için hemen kapattım. Bu alarmı kendim için kurmuştum. Banyoya gireceğim ve kahvaltı hazırlayacağım için erkenden kalmak istemiştim.
Başımı sağ tarafımda yatan kocama çevirdim. Her zamanki gibi üstünü açmış ve yayılarak yatıyordu. Pikeyi çekip üzerini örttükten sonra yanağına ufak bir öpücük kondurup geri çekildim. Evet kesinlikle kalkıp duşa girmem gerekiyordu.
Siyah eşofmanımın üstüne mavi tişörtümü aldıktan sonra çamaşırlarımı da alıp banyoya girdim. Hızlıca üzerimdekilerden kurtulup suyun altına girdim.
Su o kadar iyi geliyordu ki uzun bir süre burda kalabilirdim. Aklıma okula gideceğim ve Açelyayla karşılaşacağım geldikçe suyun içinden çıkasım gelmiyordu. Beni bu kadar rahatlatabilen bir şeyin ardından, anında sinir krizine sokabilecek bir şeyle karşılaşmak... Ahh! Gerçekten sinir bozucu.
Duşumu aldıktan sonra saçlarıma uzun zamandır sürmediğim güzel kokulu saç kremimi sürdüm. Bir dakika kadar bekledikten sonra güzelce duruladım. Suyu kapattıktan sonra bornozuma sarılıp duşakabinden çıktım. Saçlarımı da küçük bir havluyla sardıktan sonra aynanın karşısına geçip kendime baktım.
Evlenmeden önce kendime daha mı bakıyordum sanki? Cildime her banyodan sonra krem sürerdim ama şimdilerde aklıma bile gelmiyordu.
Dolapları karıştırıp çilek kokulu kremlerimi vücuduma sürmeye başladım. Üzerimi giyindikten sonra saçlarımı salıp güzelce taradım ve biraz kuruttum. Saçlarımı önüme alıp şampuanım ve saç kremimle aynı olan saç spreyimi sıktım. Saçlarımı geri atıp kremlerimi yerine koydum. Oh be! Uzun zaman sonra kendim gibi hissetmemi sağlamıştım.
Saçlarımı biraz elimle düzeltip doğal halinde bıraktıktan sonra banyodan çıktım. Anıl hala daha uyuyordu. Onu uyandırmamak için sessizce odadan çıkıp mutfağa girdim. Dün sardığım börekleri fırına attıktan sonra kahvaltılıkları çıkarmaya başladım.
Böreği son kez kontrol ettikten sonra eldiveni elime geçirip fırından çıkardım. Fırın düğmelerini kapatıp tepsiyi tezgaha bıraktım. Ohh mis gibi börek kokmuştu mutfağımız. İki tane büyük servis tabağı alıp börekleri doldurdum. Bir tanesini sofraya eklerken bir tanesini de elime alıp mutfaktan çıktım. Anahtarımı alıp sessizce evden çıkıp kapıyı kapattım. Karşı dairenin kapısına sessizce vurup açılmasını bekledim.
"Günaydın."
"Günaydın da. Hayırdır bu saate?" dedi Masal uykulu gözlerle bana bakıp. Yeni uyandığı belli oluyordu.
"Dün geceden sarmıştım kahvaltıda yeriz diye. Size de getirdim" dedim ve tabağı uzattım.
"Sağol tatlım. Bende tam sofrayı hazırlıyordum."
"Kim gelmiş Masal?" Arkadan gelen Pamirin sesiyle kafamı içeri sokup ona el salladım.
"Ben. Size börek getirdim" dedim ve geri çekildim. "Neyse ben gideyim. Bugün bir işin yok değil mi? Okuldan sonra birlikte bir şeyler yaparız. Kız kıza."
"Yok. İşim yok. Süper olur valla. Bende özledim."
"Tamam o zaman. Sonra görüşürüz" dedim ve kendi evime girdim. Anahtarı portmantoya astıktan sonra odaya girdim. Anıl hala daha uyuyordu. Bir kere de kendin uyan be adam. "Anıl. Hayatım hadi kalk kahvaltı hazır."
"Hı hı." Homurdanıp diğer tarafa döndü ve uykusuna devam etti. Onun bu haline gülmek istesemde ciddiyetimi bozmadan işime devam ettim.
"Anıl hadi. Hadi sevgilim" dedim ve kolundan tutup kendime çevirdim. Tek gözünü açıp bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Sen Koy
Teen Fiction"Evet gençler sizin ödevleriniz nerde?" diye sordu hoca bize bakarak. "Benimkini bir öküz suya attı hocam" dedim sinirle. "Bir ayı da bana çarparak ödevimi suya düşürdü" dedi bay öküz. "Sensin ayı." ...