Masala baktığımda sırıtarak bana bakıyordu.
"Sen çağırdın demi?" diye sordum sessizce. Masaya yaklaştıkları için cevap vermek yerine benim suçum yok der gibi ellerini kaldırdı.
"Selam" dedi yanımıza geldiklerinde.
"Selam."
"Anılı ben çağırdım. Burada bütün gün iki kızla oturacağımı sanmıyordunuz heralde" dedi Pamir açıklama yaparak.
"Sende gidebilirdin o halde. Anılı buraya kadar yormana gerek yoktu" dedim iğneleyici bir sesle.
"Sen bu kıyafetleyken mi?" dedi ve yalancı bir kahkaha attı. "Hayatta olmaz."
"Sinir ediyorsun beni. Hem siz nereden tanışıyorsunuz. Bizim eve geldiğinde de şaşırmıştın?" dedim ortaya.
"Spordan" dedi Anıl gözlerimin tam içine bakarak.
"Evet geçen yaz gittiğim spor salonunda tanışmıştık" dedi Pamir de onu destekleyerek.
"Ah ne güzel" dedim yapmacık bir şekilde gülerken. Anıl hala daha dikkatle bana bakıyordu. İnatlaşarak bakışlarımı ona çevirmedim ve bize doğru yaklaşan garsonu bekledim.
"Hoş geldiniz gençler. Karar verebildiniz mi?"
"Evet. Ben bir pasta bırakmıştım hazırlanması için onu istiyoruz" dedi Masal heyecenla.
"Ne pastası Masal delirdin mi sen?" dedim ona dönerek.
"Doğum günü hiç pastasız kutlanır mı? Hem Pamirle birlikte üfleyeceksiniz" dedi. Ben başımı başka yöne çevirirken garson yanımızdan ayrılıp pastayı getirmeye gitti.
Garson gelene kadar biz sessiz oturmayı tercih ederken Anıl ve Pamir koyu bir sohbete dalmışlardı. Garson pastanın üstünde yanan mumlarla masaya doğru gelirken herkes birden 'doğum gününüz kutlu olsun ikizler' diye bağırdı. Dönüp Masala gülümsedikten sonra sıkıca sarıldım.
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim birtanem. Sen daha iyilerine layıksın" dedi ve benden ayrıldı. "Hadi birlikte kesin pastayı." Pamire doğru yaklaşıp bıçağı aldım. O da elini benimkinin üstüne koyup pastaya uzattı ve kestik. Gülümseyerek Pamire döndüm ve onunda gülümsediğini gördüm.
"Doğum günün kutlu olsun" dedim ve sarıldım. O da kollarını bana doladıktan sonra başımın üstünü öptü.
"Seninde güzelim" deyip geri çekildi. Masala tekrardan sarılırken Pamir de Anılla sarıldı. Masaldan ayrılırken Anıla da sarılsam mı sarılmasam mı kararsız kaldım. Ama Pamir Masala sarılınca bende Anıla sarıldım. Kazık gibi durmaktan iyidir.
Yanaklarından öptükten sonra geri çekildim. "Doğum günün kutlu olsun" dedi ellerini cebine sokarak.
"Teşekkür ederim. Geldiğin için de" dedim ve yerime oturdum.
Garson pastayı tabaklara koyduktan sonra tekrardan servis etti. Pastalarımızı yemeğe başlarken kolalarımız da geldi.
"Ben bir sigara içip geleyim kardeşim" dedi Anıl ayaklanarak.
"Burada iç kardeşim."
"Yok şimdi kızlar rahatsız olmasın. Dışarda içer gelirim" dedi ve daha pastasına dokunmadan çıktı. Masal ve Pamir kendi aralarında sohbet ederken benimde canım sıkıldı ve ayaklandım.
"Biraz hava alacağım" dedim ama duyduklarına şüpheliyim. Umursamadan kafeden çıktım ve dışarıda gördüğüm Anılın yanına gittim. "Çok sık içer misin?" Şaşkınlıkla dönüp bana baktı. Daha sonra sigarasından son kez çekip çöpe attı.
"Aslında çok içmem. Canım sıkılınca öyle arada" dedi.
"Sıkıldın yani?"
"Hayır. Sadece canım sigara içmek istedi."
"Az önce canım sıkılınca içerim dedin."
"Evet ama canım isteyince de içebilirim demi?" dedi dikkatle bana bakıp.
"Peki. Keyfin bilir" dedim. Arkamı döneceğim sırada kolumdan tutup beni kendine çekti. Midem de oluşan hareketlenmeye dikkat etmemeye çalışarak yüzüne baktım. "Ne oldu?"
"Hiç. Güzel olmuşsun onu diyecektim" dedi ve kolunu benimkinden çekip cebine götürdü. Cebinden bir paket çıkarıp bana uzattı. Anlamsızca yüzüne açmamı söyler gibi baktı. Paketi açıp içindekini çıkardım. Güzel zarif bir bileklikti. Gülümseyerek Anıla baktım.
"Teşekkür ederim."
"Önemsiz. Takmayacak mısın?" dedi. Başımı sallayıp bileğime taktım. Kolumu uzatıp bileğime baktım. "Yakıştı."
"Teşekkür ederim."
"Çok fazla teşekkür ediyorsun" dedi ve kolunu omzuma atıp kafeye doğru yürüdü. Anıl.Benim.Omzuma.Kolunu.Attı. Dönüp kızarmış suratımla ona bakınca göz kırptı ve yürümeye devam etti. Etraftaki kızlar kıskançlıkla bana bakarken bir çoğu da hayran hayran Anılı inceliyordu.
Şaşkınlığım hala devam ederken kafenin kapısına geldiğimizde kolunu omzumdan çekip geçmem için yol açtı. Ben geçtikten sonra kendiside girdi. Masaya döndüğümüzde Pamir ve Masal hala sohbet ediyordu.
"Neredeydiniz?" diye sordu Masal sırıtarak. Alttan bacağına vurup sinirle baktım. Yüzünü buruştursa da bir şey belli etmedi.
"Siz o kadar derin bir sohbetin içindeydiniz ki bende sıkıldım hava almaya çıktım" dedim. Masal hala daha gülerek bana bakıyordu.
"Bizde hava alalım mı Pamir" dedi en sonunda Pamire bakarak.
"Olur" deyip ayaklanınca Masal da ayağa kalktı. Onlar kafeden çıktıktan sonra Anılın telefonu çaldı ve açtı.
"Efendim. Dışardayım arkadaşlarımla. Sürpriz? Tamam bebeğim geliyorum" dedi ve telefonu kapattı. Bebeğim? Konuştuğu sevgilisi miydi yani? "Benim çıkmam lazım. Sonra görüşürüz" dedi ve bir şey dememe fırsat vermeden çıktı. Artık sevgilisi ne sürpriz hazırladıysa beyfendi heycanlandı. Düşünmemeye çalışarak kolamı bitirdim.
Pamir ve Masal gelmeyince bende çantamı ve ceketimi alıp kasaya gittim. "Ne kadar borcumuz?"
"Sizin hesabınız ödendi efendim" dedi adam gülümseyerek.
"Peki. İyi günler" deyip çıktım. Dışarıda gözlerim Masal ve Pamiri aradı ama hiçbir yerde göremedi. Çantamdan telefonumu çıkarıp Masalı aradım.
"Maya?"
"Nerdesiniz siz?"
"Sakin ol yavrum. Ben siz baş başa kalın diye..."
"İyi halt yedin Masal" dedim lafını keserek.
"Ne oldu güzelim ya?"
"Eve gidiyorum ben" deyip telefonu kapattım. Sinirle hızlı yürüyerek bir taksiye bindim. Evin adresini verdikten sonra arkama yaslanıp dışarıyı seyretmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Sen Koy
Teen Fiction"Evet gençler sizin ödevleriniz nerde?" diye sordu hoca bize bakarak. "Benimkini bir öküz suya attı hocam" dedim sinirle. "Bir ayı da bana çarparak ödevimi suya düşürdü" dedi bay öküz. "Sensin ayı." ...