Medyada Elif...
Güne tekrardan güneş ışınlarının gözlerime tecavüz etmesiyle başlamıştım. Gözlerimi açmadan elimi belime götürdüm. Nasıl olsa birazdan dönünce yeterince ağrıyacaktı. Döndüğümde hissetmem gereken acı olmazken şaşkınlıkla kaşlarımı çattım. Gözlerimi açıp etrafa bakındığımda yatakta olduğumu gördüm. Ne ara gelmiştim ben buraya? En son kanepede yatıyordum. Acaba gece Anıl mı taşıdı buraya? Yani bu gecede onunla mı yattım?
Hızla doğrulup yerimden kalktım. Dolabın kapaklarını açıp giyeceklerime karar vermeye çalıştım. Koyu kot pantolonumu ve açık kot gömleğimi yatağın üstüne koydum. Beyaz babetlerimi de çıkardıktan sonra bavulumu aldım. Dün geceki kavgadan sonra 'çakma balayımıza' devam edemezdim heralde. Eşyalarımı katlayarak bavula yerleştirmeye başladığım sırada banyonun kapısı açıldı. Bu adam dışarıda değil miydi? Umursamadan eşyalarımı yerleştirmeye devam ettim.
"Hayırdır?" dedi bir süre sonra. Cevap vermeden katlamaya devam ettim. "Maya. Bir açıklama yapar mısın?"
"Bursaya dönmek istiyorum."
"Nasıl ya? Daha dört gün oldu geldiğimiz. On gün kadar kalacağız demiştik" dedi şaşkın sesiyle. Daha fazla dayanamayıp ona döndüm ve geri arkamı dönmem bir oldu.
"Sen niye öyle dolanıyorsun ya? Burda bir kız var demi? Git üstünü giy" dedim hızlı hızlı. Belinde sadece bir havluyla şuan arkamda duruyordu.
"Unutmuşum eşyalarımı almayı. Boşver onu neden gidiyoruz?"
"Daha fazla seninle kalmak istemiyorum" dedim geri bavuluma dönerken.
"Peki. Teyzeme de sen açıklama yaparsın artık" dedi ve tişört ve pantolonunu alıp banyoya girdi. Bir süre sonra üstünü giyinmiş bir vaziyette banyodan ardından da odadan çıktı. Hah! Artist. Bende dolaptaki son eşyalarımı alıp dolabı kapattım. Banyoya girip üzerimi değiştirdikten sonra çıkardıklarımı da bavula koydum. Bavulun fermuarını çektikten sonra kaldırıp kapının yanına koydum. Derin bir soluk alıp odadan çıktım.
"Günaydın" dedim kahvaltı masasında oturanlara gülümseyerek.
"Günaydın güzel kızım" dedi Songül teyze her zamanki gülümsemesiyle. Ben bu kadına nasıl söyleyecektim şimdi gideceğimizi. Masadaki herkes cevap verirken Anıl tabağına gömülmüş yemek yiyordu. Uyuz. Daha fazla ayakta dikilmeyip masada Elifle Burağın arasına oturdum. Herkes şaşırsada bir şey demeden yemeklerine devam ettiler. Kahvaltı devam ederken artık söylemenin sırası diyerek boğazımı temizledim.
"Şey... Ben nasıl söylesem bilmiyorum ama... Biz Bursaya dönmeye karar verdik."
"Biz değil. Sen!" dedi Anıl her zamanki uyuzluğuyla.
"Neden kızım daha bir hafta bile olmadı geldiğiniz. Mutlu değil misin yoksa?"
"Hayır Songül teyze. Çok mutluyum. Sakın yanlış anlama. Sadece Pamirin şirkette bana ihtiyacı var" dedim başka yalan bulamayarak.
"Peki siz bilirsiniz" dedi Songül teyze ve yemeğine devam etti. Herkes bir şey söylemek istiyordu ama kimse söylemiyordu. Elif alttan bacağıma vurup başıyla mutfağı işaret etti. O kalkıp gittikten sonra bende kalktım. Mutfağa girdiğim gibi kolumdan tutup sandalyeye oturttu.
"Dökül."
"Neyi döküleyim. Pamirin yardıma ih..."
"Gerçekleri dökül Maya. Dün tartıştığınız için gidiyorsunuz demi?" dedi gözlerime bakarak. Başımı yere eğip usulca salladım.
"Yalan söylemek istemedim ama Songül teyzeyi de üzmek istemiyorum" dedim.
"Maya gitmeseniz olmaz mı? Düzelir aranız. Bak Anıl ne yaptı bilmiyorum ama affettirir kendini" dedi ısrarla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Sen Koy
Teen Fiction"Evet gençler sizin ödevleriniz nerde?" diye sordu hoca bize bakarak. "Benimkini bir öküz suya attı hocam" dedim sinirle. "Bir ayı da bana çarparak ödevimi suya düşürdü" dedi bay öküz. "Sensin ayı." ...