Saçlarımın arasında gezinen parmaklarla uykumdan sıyrıldım. Dün gece yaşadıklarımız aklıma gelince gözlerimi açmak istemedim. Offf. Allahım ben nasıl bakıcam bu çocuğun yüzüne. Allahtan gece Anıl uyuduktan sonra duşa girip üzerimi giymiştim. Bir de çıplak olmanın utangaçlığını çekmeyecektim.
"Gözlerini açabilirsin artık." Alaylı çıkan sesiyle uyandığımın farkına vardığını anladım. Yavaşça gözlerimi açıp burnumun dibindeki yüze bakmamaya çalıştım. "Günaydın."
"Gü-Günaydın" dedim ve ayağa kalkıp ona arkamı döndüm. Konuşmasına izin vermeden hemen arkasından ekledim. "Bak sakın benimle alay etme tamam mı? Güldüğünü de görmeyeceğim. Şimdi sen işe gitmek için hazırlanacaksın bende kahvaltı hazırlayacağım sonra da kızlarla buluşacağım."
"Sen nasıl istersen" dediğinde sesinin boğuk çıkmasının nedeni gülmemek için kendini tutmasıydı.
"Güzel. Ben kahvaltı hazırlamaya gidiyorum" dedim ve odadan çıktım. Kapıyı kapattığım gibi sırtımı duvara yaslayıp derin bir nefes aldım. Şimdi kurtuldun ama hep kaçacak değilsin ya. Allahım nasıl bakacağım ben yüzüne yaa. Saçmalama Masal. Sakin ol Masal. Kocan o senin. Utanmanı gerektiren bir şey yok.
Kendimi sakinleştirmeyi başardıktan sonra merdivenleri inip mutfağa girdim. Dolaptan kahvaltılıkları çıkarıp masaya koydum. Hava sıcak zaten çay içmez heralde. Dolaptan portakal suyunu ve bardakları falan çıkardıktan sonra portakal suyunu bardaklara doldurup yerime oturdum.
Bir süre bekleyip Anıl gelmeyince çağırmak için yerimden kalktım. Kapıdan çıkacağım sırada Anılla çarpışınca düşmekten son anda kurtuldum. Tabiki Anıl sayesinde.
"Hop hop hop. Dikkatli ol."
"Şey... Ben seni çağırmaya geliyordum" dedim kendimi geri çekip.
"Geldim işte" deyip yerine oturdu. Bende yerime geçip oturunca kahvaltımıza başladık.
Sessiz bir kahvaltının ardından birlikte sofrayı topladıktan sonra bulaşıkları yıkadım.
"Hadi sen geç kalma işe."
"Tamam" deyip mutfaktan çıktı. Bende arkasından çıkıp ayakkabılarını giymesini bekledim. "Görüşürüz. Kendine iyi bak."
"Sende" dedim ve yanağına öpücük kondurdum. "Aa bir dakika bekler misin? Bir şey unuttum."
"Tamam" dedikten sonra mutfağa girip dün yaptığım tatlıları güzelce sarıp poşete koydum. Geri yanına dönüp poşeti eline verdim.
"Dün yaptığım tatlı. Pamirle birlikte yersiniz" dedim. "Aaa Selim babaya koyamayı unuttum. Bekle hemen ona da bir..."
"Tamam hayatım. Gerek yok babam bugün gelmeyecek zaten" dedi ve beni öptükten sonra evden çıktı. Kapıyı kapattığım gibi koşarak odaya çıktım ve telefonumu aldım. Kızlarla açtığımız gruba gelen mesajları görünce gözlerim kocaman açıldı. Kızların yolladığı mesajları es geçip bende mesaj yazdım.
Anıl gitti. Gelin hadi. Çatladığınızı biliyorum.
Mesajı gönderdikten sonra telefonu cebime koyup odadan çıktım. Aşağı indiğimde üçlü koltuğa oturup kumandayı elime aldım. Televizyonda zaplarken güneşin kızlarının tekrarını görünce onu izlemeye karar verdim. Zaten Anıl yüzünden izleyemiyorum bari Anıl yokken izleyeyim. Neymiş efendim o diziyi izleyince Savaşın ağzının içime düşüyormuşum. Allah Allah. Yani yakışıklı çocuk. Ama ben evli barklı kadınmışım bakamazmışım öyle. Sanki ben kendim için bakıyorum. İlerde oğlum olursa ona benzesin diye bakıyorum yani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Sen Koy
Teen Fiction"Evet gençler sizin ödevleriniz nerde?" diye sordu hoca bize bakarak. "Benimkini bir öküz suya attı hocam" dedim sinirle. "Bir ayı da bana çarparak ödevimi suya düşürdü" dedi bay öküz. "Sensin ayı." ...