12.BÖLÜM

8.2K 360 35
                                    

"Ciddi ciddi seni kafede bırakıp gitti yani öyle mi?"

"Evet Masal öyle" dedim belkide bininci kez. "Kaç kere daha anlatmam gerekecek acaba?"

"Ya tamam. Kızma hemen. Ben sadece şaşırdım. Sevgilisi olduğunu düşünmemiştim" dedi şaşkın bir şekilde.

"Bende düşünmemiştim ama varmış işte" dedim ve telefonumu elimde çevirmekten vazgeçtim. "Artık yatalım mı? Çok yoruldum bugün."

"Olur yatalım" dedi ve ışığı kapatmak için ayağa kalktı.

Son kez telefonuna bakıp masaya koyduktan sonra gelip yanıma kıvrıldı. Her zamanki gibi kolunu belime dolayıp bana sarıldı. Evet. Bazen bende Masalın lezbiyen olma ihtimalini düşünüyorum ama değil. Zaten erkeklere olan tavrından anlamışsınızdır bunu. Kız bir şeye sarılmadan uyuyamıyor ne yapalım yani? Bende ona sarılıp gözlerimi kapattım ve uyumaya çalıştım.

Sabah gözüme vuran güneşle gözlerimi araladım. Yanıma baktığımda Masalı göremedim. Zaten her zaman benden önce uyanırdı. Uyuşuk bir şekilde yatağımdan kalkıp banyoya yürüdüm. Yüzümü yıkayıp kendime geldikten sonra saçlarımı tepeden topuz yaptım. Nasıl olsa bugün cumartesi ve bir yere gitmeyeceğim.

Banyodan çıktıktan sonra pijamalarımı önemsemeden odadan da çıktım. Mutfaktan mis gibi kokular geliyordu. Kesin Masal gene döktürmüştür.

Mutfağa girdiğimde bir de ne göreyim? Pamir Masala yardım ediyor. Masal salataları doğrarken, Pamir kreplerin başında duruyordu.

On sekiz yıllık ikizimi ilk defa yemek yaparken görüyordum ve bu gerçekten inanılmazdı.

"Günaydın tatlım niye kapıda dikiliyorsun?"

"Bir dakika Masal. Pamir sana yardım mı ediyor yoksa ben mi yanlış görüyorum?" dedim şaşkınlığımı belli eden ses tonuyla.

"Hayır hayatım doğru görüyorsun" dedi gülümseyerek. Pamir ise sanki çok dikkat gerektiren bir iş yapıyormuş gibi gözlerini tavadan ayırmıyordu.

"Allahım sana geliyorum galiba" dedim başımı yukarı kaldırarak. "Pamir mutfakta ve krep yapıyor."

"Amma dır dır yaptın be. Otur ye işte bir daha göremezsin" dedi sonunda dayanamayarak.

"Heh öküz geri döndü" diye mırıldandım Masala bakıp. İkimiz gülerken Pamir krepleri tabağa koyup masaya bıraktı.

"Hadi bir an önce yapın kahvaltınızı daha şirkete gideceğiz."

"Ne şirketi ya?"

"Bizim şirketimiz kardeşim. Birilerinin yönetmek zorunda olduğu şirketimiz."

"Of Pamir. Teyzem devam etseydi ya ne diye inat ediyorsun sanki."

"Gerek yok hallediyorum ben. Sende bana yardım edeceksin. Bugün ortağımız Selim amcayla tanışacaksın" dedi masaya oturarak. "Selim amca Anılın babası. Yani bir nevi Anıl da bizim ortağımız."

"Ne?" Masalla aynı anda aynı tepkiyi vermemize şaşırıp ikimize de baktı.

"Neden bu kadar şaşırdınız? Teyzem daha önceden tanıyormuş Selim amcayı. Zaten bu zamana kadar o ilgilenmiş bütün işlerle" dedi.

"Aman ne hoş. Ben gelmek istemiyorum şirkete falan. Şimdi Anıl da gelir."

"Gelecek zaten. Sende geleceksin. Selim amca bizimle bir şey konuşmak istiyormuş" dedi ve başka bir şey demeden yemeğe devam etti. Masalla bir süre birbirimize baktıktan sonra bizde yemek yemeye başladık. Bir de bu şirket eksikti.

Evden çıkana kadar Pamir canımıza okumuştu. Yok o kıyafet olmaz pantolon giy. Yok o pantolon olmaz etek giy. Yok o etek olmaz şunu giy. Yüz tane kıyafet değiştirtmişti. En sonunda kot pantolon ve beyaz gömlek giyip çıkmıştım.Şu an ise Selim amca denen adamın odasında onu bekliyorduk.

Tam o sırada kapı açıldı ve içeriye orta yaşlarda uzun boylu, karizmatik ve bir o kadarda yakışıklı bir adam girdi. Arkasından da anıl. Babasına ne kadar da benziyordu. Adam gülümseyerek bize doğru yaklaştı.

"Merhaba gençler. Maya sen olmalısın" dedi bana bakarak. Gülümseyerek başımı salladım. Adamın sorması normal yanımızda Masalda var.

"Evet efendim. Sizde Selim bey olmalısınız."

"Evet ama şu beyi kaldırsak. Selim amca de bana" dedi gülümseyerek.

"Peki Selim amca" dedim bende gülümseyerek. Masala bakınca "Arkadaşım. Masal" dedim. Ona da elini uzatıp tokalaştı.

"Oturun bakalım gençler. Biraz sohbet edelim sizinle."

Hepimiz eski yerimize geçerken Anıl ayakta kalmayı tercih etti ve bir duvara yaslandı.

"Bakın gençler ben babanızı çok severdim. Çok iyi bir dostluğumuz vardı. Siz hatırlamıyorsunuz belki ama siz küçükken hep birlikteydik diyebilirim. Anılı zaten tanıyorsunuz. Aynı okuldasınız" dedi Anılı göstererek. Babamdan bahsetmesi beni biraz duygulandırsa da umursamaz görünmeye çalıştım.

Selim amca boğazını temizleyip konuşmasına devam etti. "Bakın çocuklar konuşmayı uzatmak istemiyorum. Son zamanlarda özellikle siz on sekiz yaşınıza girdikten sonra ortaklığımızın bozulduğunu düşünüyorlar. Babanız ölmüş olabilir ama medyaya teyzenizle devam ettiğimizi duyurmuştuk. Teyzeniz şirkete fazla uğramadığı içinde ortaklığımızın bozulduğunu düşünüyorlar."

"Ee ortaklık bozulmadı ama. Medya ne düşünürse düşünsün. Sorun ne?" dedi Anıl düşüncelerime tercüman olarak.

"O o kadar basit bir iş değil işte. Medya ortaklığın bozulduğu haberini yaydıkça işlerimiz engelleniyor. Hiçbir şirket iş yapmaya yanaşmıyor" dedi Selim amca.

"Ortaklığın bozulmadığını açıklayabiliriz. Bundan sonra Pamir de size elinden geldiğince yardımcı olacak zaten" dedim.

"Denedik Mayacığım. İşe yaramadı. Her geçen gün çalıştığımız firmalar eksiliyor. Teyzenle birlikte bir sürü röportaj yaptık ama hiç biri ikna edemedi firmaları" dedi yüzündeki gülümsemeyi silmeden.

"Ne yapabiliriz ki bu durumda?" dedim.

"Ortaklığımızın bozulmadığını, aramızdaki bağın hala kuvvetli olduğunu göstermemiz lazım" dedi.

"Peki ama hala anlamadım ne yapmamız gerekiyor?"

"Biliyorum bu çok zor ama bunu senden istemek zorundayım."

"Şirketi kurtaracaksa yapabileceğim her şeyi yaparım" dedim. "Ne yapmam gerekiyor?"

"Anılla evlenmen gerekiyor."

Adını Sen KoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin