19.BÖLÜM

8K 314 8
                                    

Anıl beni eve bıraktıktan sonra gitmişti. Eve girdiğimde gözlerim Pamiri aramıştı ama bulamamıştım.

"Pamir... Pamir evde misin?" Hiçbir yerden ses gelmeyince belki uyuyordur diye odasına girdim. Ama orda da yoktu. Telefonumu cebimden çıkarıp Pamiri aradım.

"Efendim Maya" dedi bir süre sonra açtığında.

"Neredesin?"

"Sen eve gelmeyince bende Masalla buluştum. Dışardayız. Bir şey mi oldu?"

"Yok. Ben sadece merak ettim" dedim. İster istemez gözlerim dolmuştu ve bunu sesimede yansıtmıştım.

"Emin misin? Yanına gelebilirim istersen" dedi telaşla.

"Eğlenmenize bakın. Hoşçakal" dedim ve daha fazla konuşmasına izin vermeden telefonu kapattım. Odama girip telefonu yatağımın üzerine bıraktım. Gözlerimin yavaş yavaş buğulanmasından dolduklarını anladım. Sıkıca göz kapaklarımı kapatınca yanağımdan bir damla göz yaşı süzüldü. Ağlamak istemiyordum ama bunu durdurmak için de elimden hiçbir şey gelmiyordu. Ayakta durmaktan yorulunca yatağıma çöktüm. Ayaklarımı karnıma doğru çekip cenin pozisyonunu aldıktan sonra gözlerimi açıp etrafa bakmaya çalıştım. Her şey o kadar bulanıktı ki...

Neden ağlıyordum şimdi? Pamiri mi istiyordum? Masalla konuşmam mı gerekiyordu? Anıla mı ihtiyacım vardı? Hiçbirinden emin değilim. Evet Pamirin yanımda olup bana sarılmasını istiyorum ama bana soracağı sorulardan korkuyorum. Masalın yanımda olup bana destek olmasını istiyorum ama benim bile kaçtığım düşüncelerimi gün yüzüne çıkarmasından korkuyorum. Anıl... Onu yanımda istemiyorum. Evet evet bu konuda kesinlikle kararlıyım.

O düşüncesizle bir oyuna kalkışmıştık ama o buna dair hiç bir adımda bulunmuyor. Beyefendi gene istifini bozmadan yaşamaya devam ediyor. İnsan biraz yaşadıklarının bilincinde olur ama nerde o düşüncesizde bu cömertlik.

Yerimde doğrulup göz yaşlarımı sildim. Yatağımın üzerindeki pijamalarımı giyip çıkardığım eşyaları köşedeki sepete attım. Geri yatağıma uzanıp aklımdaki düşünceleri kovamaya çalışarak gözlerimi kapattım.

Saçalarımın arasında hissettiğim ellerle irkilerek uyandım. Gözlerimi açmaya çalışıyordum ama öyle bir ağırlık vardı ki...

"Şşş. Zorlama kendini." Duyduğum sesin şokuyla gözlerimi aralayıp ona baktım. Yanıma uzanmış bir kolu başının altında bana bakıyordu ve hala saçlarımla oynamaya devam ediyordu.

"Pamir... Ne zaman geldin?"

"Çok olmadı" dedi sadece ve gözlerime bakmaya devam etti. "Ağlamışsın."

"Hayır" dedim gözlerimi kaçırarak.

"Neden gözlerin şiş ve kızarık o zaman?" Bir şey de kaçsın gözünden ya.

"Çok uyumuşum heralde ondandır."

"Maya" dedi uyarıcı bir tonda.

"Yok bir şeyim Pamir. Yorgunum sadece" dedim. "Ve birazda aç."

"Dışarda yemek ister misin?"

"Olur. Ama İbrahim amcaya gidelim. Onun patates kızartmasını özledim" dedim.

"Tamam o zaman hazırlan sen" dedi ve alnımdan öpüp yataktan kalktı. Odadan çıktıktan sonra bende yataktan kalkıp dolapta bir şeyler aramaya başladım. Yaz olmasına rağmen akşamları hala serindi. Dolaptan siyah kot pantolonunu ve siyah ince bluzumu çıkarıp yatağın üzerine koydum. Kendime gelmek için elimi yüzümü yıkadıktan sonra çıkardıklarımı giydim. Yatağımı topladıktan sonra aynanın karşısına geçip hafif bir makyaj ve saçlarımı dağınık topuz yaptım. Son kez aynada kendime baktıktan sonra siyah deri ceketimi üzerime geçirip telefonumu aldıktan sonra odamdan çıktım. Çanta taşımak istemiyordum yanımda.

Adını Sen KoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin