İşte sizlere yepis yeni yazılmış bir bölüm... Yeni bölümlere hazırmısınız kızlar çünkü bombalar patlamak üzere çöllerde
*********
Adala günlerdir çıkamıyordu yataktan. Yorgun değildi bedeni, sanki ruhunu yitirmiş gibi bir ruh hali içinde debeleniyordu. Yemek bile ağır bir külfetti artık kadın için. Eğer hamile olmasa, kızları olmasa Aasraf'ın yüreğine sapladığı hançeri bu kez kendi yüreğini yarmak ve bu acıdan, bu yitik ruhtan kurtulmak için sol yanına saplardı.
Annesini aramak gelse de aklına alabileceği cevaplardan koruyordu kadın. Bu acının sebebi ya Aasraf'ın bir başka kadına âşık olan yüreğinin habercisi ise? Ya da... Ah Allah'ım ya Aasraf'a bir şey olduysa? Hangi haber alırdı canını? Yok iki haberde ölüm emri olurdu lakin ilkinde ölürken mutlu bir yanı da olurdu kesinlikle. Aasraf bir başkasına âşık olsa da yaşardı, evet onu seven bu kul ölürdü belki ama Aasraf yaşardı en azından.
Usulca çalınan kapı yine usulca açıldığında kapadı gözlerini genç kadın. Şimdi, şu anda aklında dolanan onca soru varken kimseyi, hele de kendisine aşkla bağlı Nayef Hamada'yı görmek istemiyordu. Yatağın sol yanı çöktüğünde ve hatta yüzünde artık kimin elleri olduğunu bildiği parmaklar dolandığında bile açmadı gözlerini Adala.
Hamada ise hüzünle izledi uyumadığını bildiği kadını. Aklındaki plan tutarsa eğer bu gün karısı olabilirdi Adala. Günlerdir, haftlardır yapıyordu planını kurnazca adam ve sonunda o gün gelmişti işte. Derin bir nefes alırken kadının karnına kaydı kapkara bakışları. Bu bebekler kendisinin olabilirdi, olmamıştı!
Ne var ki geleceğinden umutluydu. Belki de bir sene sonra kucağına bu kadından olacak oğlunu alabilirdi. Yüreği kabardı, gözleri gülümsedi, dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Olacaktı, olmalıydı bir oğlu ama sadece Adala gibi bir kadından! İri parmakları hayaliyle kadının karnını severken yüreği usulca fısıldadı 'oğlum.'
"Gecenin sultanı hâlâ mı saklar nazarlarını bu kulundan?" cevap gelmeyeceğini bildiğinden gözlerini kapadı Hamada. Gözlerinin gerisinde can bulan hayalle yüreği hızlandı. Eğilse o küskün dudaklardan bir lahzalık minik bir dokunuş çalsa ne yapardı bu Esved güzeli kadın? Doğrusu kestiremedi Hamada, çünkü Adala onun bildiği hiçbir kadın gibi değildi. "Uyansın artık bu güzel sultan, günlerdir gözlerinden mahrum bu adamı aşkın ızdırap celladından kurtarsın olmaz mı? Bu adam da eğer sultanı isterse onu Ard Al-Ramal'a götürsün."
Sonunda usulca açıldı o kapkara kirpikler ve derince soludu Hamada bir kez daha hayretle. Her gördüğünde nasıl yakardı kalbini böyle bir çift Esved mavisi gözler şaşkındı doğrusu. Allah nasılda özenmişti bu kulunu yaratırken, nasılda çok vermişti nurundan onun tenine?
Koyu kırmızı dudakların kıpırdandığını gördü şaşkınlığı içinde. Ne dediğini ise geç olsada anlamıştı Hamada. Aşktan aptallaşmak böyle güzelse sevdi genç adam bu hali. "Neden gidemezsin sultanım?" dedi kadının 'gidemem' sözlerinin ardından.
"Çünkü sultanım ülkeme girişime yasak koydu."
"Sultanın, Adala bin Esved'in Ard Al-Ramal'a girişine yasak koydu. Adala El Saiyni olarak girmene yasak koyamaz değil mi?" Hamada kadının önce anlamayan başıklarına, kirpiklerini kırpıştırmasına gülmek istese sonra ki haline hayran kaldı. Şaşkınlığın ardından yatağında doğrulan ve oturan kadının yüzüne soylu bir soğukluk giyinmesiyle soluksuzca yutkundu. "Senin aşkına karşılık vermedim Saiyni, nikahını da istemem." Nerdeydi az önceki o şaşkın kız, neredeydi bu kendinden emin, öfkeli kadın?
Boynun bir parça eğdi Haamada ve Adala'nın okyanus rengi gözlerine kenetledi bakışlarını konuşmadan hemen önce. "Aşkıma bir gün karşılık vereceksin sultanım ama o gün bu gün değil. Nikahım ise şimdilik sadece ikimizin arasında bir sır olarak kalacak." Derin bir nefes aldı yenden ve kadının güzel parmaklarını avuçlarına aldı. "Ben bir erkek olarak sana aşkımı layıkıyla ispatlamadan senden hiçbir beklentim olmaz Adala. Sadece yüzünden o hüzün gitsin istiyorum. Belki aileni görürsen huzur bir parça olsun ruhunun ışığını yeniden nurlandırır. Sana şerefim üzerine yemin ederim sen bana gelmeden gözümde asla kadınım olarak görülmeyeceksin. Mecnunu olduğum kadın olacaksın yine, bunu inkâr edemem zira bu inkâr ne şerefime, ne yüreğimde ki umuda ne de aşkıma yakışmaz ama asla sen istemeden kadınım olarak görülmeyeceksin." Kadının düşünceli bakışları ile yüreği hızlandı adamın. Düşünüyorsa eğer sultanı, aklına yer edebilirdi bu plan değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl Kırağı (Kum Diyarı Aşkları-2)
RomantikGece karası saçları çöl meczuplarının diline destan bir prensesti Adala. Cesareti olanların bile, onun turkuaz gözlerine bakmaktan çekinmesine neden olan öfkesinin sebebi gizliydi kalbinin en kuytularında. Dudaklarının rengi, kan koyusu bir kırmızıy...