32.Bölüm

904 90 25
                                    

Herkese iyi okumalar

*********

Kimsesiz bir masalım kanla kaplı

İster cennet, ister azap olsun adın razıyım 

Zindanlar var ömrümde saçlarından daha kara, duvarlarına yalnız seni yazdığım.

Kurtuluşumu bahşet artık gözlerindeki umut dolu nazarlarla  

Kar beyaz tenindeki koku olsun nefesim

Şimdi bu masalın sahibi sen ol, kölesi ben

Yalvarırım okyanus gözlü kadın...

32.Bölüm

Bir saatin ardından öğrendikleri ile dumura uğrayan Kalilah o genç adamın içinde bulunduğu karanlık dehlizinin sebebini anlamıştı bir parça. Aasraf sadakatsiz bir adam değildi, aslında aşka sadık bir köleydi... Lakin bir zamanlar. Anlaşılan o ki ilk eşinin yalanlarla kendisinden alınması adamı uçsuz bucaksız bir karanlığa hapsetmişti. Üstelik İmen Nayahout'un işlediği günahın bir benzerini kendi kızı da işliyordu. "Aasarf ile kızının nikâhını kanıtlayan bir belge olmalı, nerede o belge?"

"Bilmiyorum, kızım Aasraf'ın cezası üzerine bir ceza daha almasından korkuyordu ve eğer varsa öyle bir belge kızımın ölümü ile gömüldü." Kalilah düşündü ama bir çıkar yol bulmadı. "Bu nikâhı belgeleyen bir kanıt olmadan Aasraf'ın ilk evliliğini ortaya çıkaramayız Mushab."

"Ama efendim!"

"Dinle beni çocuğum. Eğer düşünmeden hareket edersek Jada'nın yaptığı her şey boş olur. O şerefli bir şekilde Aasraf'ı, kocasını bir zina davasından korumak adına ölümü göze almış. Eğer nikah'ın kanıtı yoksa, Aasraf yıllar önce bile olsa zina suçuyla yargılanabilir yeniden. Evet Mâlik'ten önce evlenmiş olmasını örtbas edebiliriz ama Haffa'nın doğumunu açıklayamayız."

"Yine de en azından Haffa bilmeli gerçekleri, artık bir babası olduğunu öğrenmeli Hanımefendi."

Dehşetle öne atıldı yaşlı İmen, asla torununa öyle bir babası olduğunu anlatamayacaklardı. "Hayır hanımefendi Kalilah, o adam benim kızımı çaldı benden. Kısasa kısas yaptım, bende onun kızını aldım. İmen Haffa benim hakkım! Üstelik Arram'ın şimdi ki karısı sizin kızınız, o bunu duyarsa ne olacak?!" Kalilah kadının sonuçsuz ve zavallıca bulduğu çırpınışı ile güldü zalimce. Kalilah gibi yıllarını oyunlarla geçirmiş bir kadını gerçekten böyle kışkırtabileceğini zannetmesi komik gelmişti kadına.

"Kızımı ben düşünürüm yaşlı İmen, sen bu yaptıkların ortaya çıktığında kendini nasıl savunacağını düşün. Soyu Arram bir çocuğu çaldın, bunun bedeli kanunlar önünde bile ağırken bir de Arram'ın öfkesini hayal et." Birkaç saniye kadını süzdü ve derin bir nefes verdi. "Gelinimin hayatını kurtardığın günün hatırına bu savunmayı aldığımı farz edeceğim ve seni bu suçundan azat edeceğim."

"Efendim!" gelen bu itirazla "Bir anneye verilebilecek en büyük ceza verilmiş zaten Mushab, evladını kaybetmek. Üstelik o anne senelerdir kızının mezarının yerini bile bilmiyor." Kurnaz gülümsemesini saklayarak yeniden şifacıya döndü Kalilah. "Kabul ediyor musun İmen Nayahout?" Ahh İmen köşeye sıkışmanın verdiği öfkeyle biran için arkasını dönüp gitmek istese bile kızı hanımefendi Kalilah'ın elindeydi. "Bir şartım var." Kimsenin itiraz etmesine izin vermeden "Sadece kızımın mezarını görmek istiyorum" dedi.

"O başka bir konu şifacı. Kabul ediyor musun?" Yaşlı kadının omuzları daha da düştü ve başı ile onayladı. "Şimdi diğer meseleye gelelim. Mushab seni kızının mezarına götürecek" Mushab tarafından yine bir itiraz gelmemsi için bakışları ile uyardı adamı. "Lakin önce yapılacak olan mahkemede 'Kızın ve Aasraf'ın evlilik belgelerini sonradan bulduğunu ama o acıyla belgeleri yok ettiğini söyleyeceksin." Mushab kahkahalarla gülmek istiyordu hanımının oyununa. Bu kadınla kimse baş edemezdi asla, hiç kimse hem de. Karanlık zindanlara bile güneş ışığını, hem de gecenin kör karanlığında getirebilirdi efendisi. Hayranlığı bin kat daha artı genç adamın. "Cevabını duymadım şifacı?"

Çöl Kırağı (Kum Diyarı Aşkları-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin