33.Bölüm

592 76 18
                                    

(İstedim ki ilk gördüğünüz Adala'mız olsun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(İstedim ki ilk gördüğünüz Adala'mız olsun. Yalnız bence şarkıyı dinleyerek bakın Kibir Sultanımıza, daha bir seversiniz kesinlikle)

Kızının mezarı başındaki kadının sol yanında başlayan sızı öyle derindi ki her hissini yakıp yıkıyordu adeta. Dayanamadı dizleri daha fazla acıya, yıkıldı bir mezar taşı bile olmayan toprak tümseğinin önüne. İlk aklına onu kucağına aldığı ilk zamanlar geldi hatırına, sonra usul usul büyüyüşleri. Uzun kıvırcık siyah saçlarının her telini ayrı severdi yaşlı kadın ama açık edemezdi bu sevgisini gelenekleri bir yana atıp. Ahh her zaman zayıf bir bebekti Jada'sı, her zaman bir lokma daha fazla yesin diye kızdığı zamanlar geldiğinde gözlerinin önüne burukça kıvrıldı dudakları. Sonra lanetli güzelliği yüzüne oturduğu genç kızlık dönemlerini anımsadı. Esmerden bir ton daha kotu teni, burnundaki altın hızması, usul kahkahaları ve daha birçok anı.

Şimdi bir avuç toprak mıydı yani o güzel kız? Bu toprak mıydı o kıvrak dansları annesine sunan ince beden? Ya ruhu, neredeydi acaba kızının aşkla perişan olan kalbi?

Kırışmış zayıf elleri önünde duran toprağa gömüldü titreyerek. Avucuna aldığı taşlı toprağı yüzüne sürerken bir çığlık koptu dudaklarından. "Jadaaa!!! Ben miyim bahtsız, kızının mezarında ağlayan? Sen misin kızını bile koklayamayan!" bir parça daha aldı topraktan acı ve kızgınlıkla, başından aşağı dökerken tırnakları yüzünü parçalamak istercesineydi ki istediklerini aldı. Yüzünde yırtılan derisinin acısını bile duyumsamayarak bağırdı bir kez daha. "Sen bir kalpsizi sevdin, ben de kalpsiz oldum sana belki beni daha çok sev diye!!! Günah mı kızım?! Kızııımm!"

Yumrukları acımasızca yüzüne, dizlerine vuruyordu yaşlı kadının... Şimdi kimselere acımasız olmuşsa haksız mıydı yani? Yapacaklarından kim sorumlu tutabilirdi ki yaşlı İmen Nayahout'u? Asla o adama, önce kızını şimdide torununu ondan almak isteyen o adama acımayacaktı. Bu bir avuç toprak üzerine yemin ederdi ki ölüm onu mezalim bir acımasızlıkla alacak olsa bile Arramda o ölümden nasiplenecekti. Hem de en mutlu olduğu gün yakacaktı onu, evlat acısının ne karanlık bir mahzen olduğunu görecek bulamayacaktı çıkış yollarını.

And olsundu ki yapacaktı...

****

Aynı saatlerde Mâlik bin Esved hazırlanan telefona baktı çatık kaşlarının altından. Başıyla işaret verdiğinde kayda geçti güya saklanmış bir köşeden çekilen telefon.

"Aasraf bin Arram El Ziyad, sultanın yaveri olman dolayısı ile ondan önce yaptığın evliliğin yasak olduğunu biliyor muydun?!"

"Evet Sultanım!"

"O halde verilen cezan kabul mü?!"

"Evet sultanım!"

"Teşhir cezanı kaldırıyorum Aasraf bin Arram el Ziyad!" diye bağırdı. Kardeşi gibi gördüğü bu adamı bir de teşhir ederek utandıramazdı daha fazla. Muhafızlara dönmeden "Gömleğini çıkarın!" diye verdi emrini. Ellerinden iki direğe bağlı adamın üzerindeki gömlek yırtılarak çıkarılırken Aasraf'ın aklındaki tek varlık sadece birkaç dakika görebildiği kendi kanından olan biricik kızıydı.

Çöl Kırağı (Kum Diyarı Aşkları-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin